Bir Noel Akşamı
Arşiv Yazarlar

Bir Noel Akşamı

Bir Noel akşamıydı… Bembeyaz karlar kaplamıştı her yanı. Bütün karanlıkların, çirkinliklerin saklanmaya çalıştığı masum bir akşam! Ama bu beyazlıklara rağmen bütün karanlıklar, her zamanki gibi yine iş başındaydı.
Bir Noel akşamıydı… Yüksek yüksek çamlar devriliyordu yüreğimin en ücra köşelerinde. Acılar kıvranıyordu, aydınlığın karanlık vakitlerini yaşayan gönlümde, sevincime, mutluluğuma aldırmadan. Bir yankı, bir akis: Eyvah! Kurtarın beni, bu dikenlerin feryatlarından.
Bir Noel akşamıydı… Bir yerlerde, birileri, “vur patlasın çal oynasın” eğlenceleri tertip ederken, birilerinin de yoksul çocuklar yararına(!) programlar düzenlemeleri. Kimileri, bir akşamlık da olsa çocuklarını sevindirmek için Noel Babalar kiralıyordu. Ve bütün bunlar olurken sanki ben yoktum, benler yoktu.
Bir Noel akşamıydı, Newyork’un, şey pardon, İstanbul’un ışıltılı mekânlarında. Birileri aç imiş, birileri yatacak yer bulamıyormuş, kime ne! Karlı havaların buz kestiren soğuğunda, birileri çıplak geziyormuş, bana ne! Su yerine içki içiliyormuş, bulaşıkçıları, bulaşık yıkama derdinden kurtarmak için düzinelerce (Arcoroc) tabak kırılıyormuş, dansözler birilerini eğlendirmek için, iffetlerini hiçe sayarak raks ediyormuş, size ne! Sahi bütün bunlardan size ne! Siz de çalışın, çabalayın, yorulun ve eğlenmeyi hak edin, bir gecelik de olsa. Neden böyle ilgisiz şeyleri hatırlatarak, güzelim Noel gecelerini zehir ediyorsunuz?
Bir Noel akşamına denk gelmişti, Noel gürültüleriyle süslenmiş gecelerde içilmek için oluk oluk kanların akıtılması. Evet, bu kızıl kanlar dökülmeliydi ki, bu eğlencelere kırmızı şaraplar yetişsin. Yetişsin ki Coni’ler, yani Mehmet beyler, (Hep de bir başka ülkeyle karıştırıyorum. Nasıl karıştırmayayım ki) susuz kalmasınlar.
Bir Noel akşamıydı… Bir yerde havai fişekler atılırken, bir yerde Scut ve Patriot füzelerinin, tüyü bitmemiş çocukların kafasında patlaması. Kimileri de yaptığı nükleer başlıklı füzeleri, havai fişek niyetine bir başka Halepçe’ye atmak üzere yapmaya devam ediyorlardı. Cana’lar, Halepçe’ler, Hiroşimalar, Nagasaki’ler hep Noel akşamı için düzenlenmiş bir havai fişek gösterisi sonucunda meydana gelmiş birer kaza ve yanlışlık eseriydi.
Bir Noel akşamıydı… Gece yarılarına kadar içilen içkilerden sonra, sahura kalkmalar. Yine bir Noel akşamına denk gelmişti, nefislere uydurulmuş, talihsiz fetvaların verilmesi.
Bir Noel akşamıydı… Beynimin Bosna köşesinde, Çeçenistan karanlığında, Ogadin bilinmezliğinde patlayan kurşunlar. Sam amcanın gariban(!) Yahudi’ye şehri, mukaddes Kudüs’ü vermesi, kıble-i evvel Mescid-i Aksa’nın Yahudi oyunları sonucunda yıkılmaya çalışılması. İngiliz cariye hastası Arafat’ın, sapan taşlarından başka hiçbir silahı olmayan İntifada’yı satması.
Bir Noel akşamıydı… Sıcacık sobamın başında kurulmuş, televizyonda başlayan Noel Özel programını seyrediyordum. Kutuplardaki buzlar erimiş, Cobe’de deprem olmuş, Halepçe’ye kimyasal bomba düşmüş, Amerika kıtasında El-Nino kasıp kavuruyormuş, bana ne!
Bir Noel akşamıydı… Bu güzel dünyada hiçbir şey olmuyormuş, her şey “güllük gülistanlıkmış” diye insanlığın ninnilerle uykuya dalması. Öyle bir uyku ki Noel Baba bile uyandırmaya muktedir değil, hem niye uyandırsın ki! Onun istediği ne?

Taşkın ÖNEL

GRUBA KATIL