Bir dilenci mafyasının çöküşüne şahit oluyoruz. Fethullah Gülen 1979 tarihli bir vazında her seçim öncesinde siyasetçilerle seçim pazarlığı yaptıklarını açık açık anlatıyor. Bu seçim pazarlıkları kırk senedir hem genel seçimlerde hem yerel seçimlerde değişik bir biçimde devam edegeldi. Bu pazarlıklar bir din adamının masum talepleri gibi görülse de aslında köylü kurnazlığıyla atpazarlığı şeklinde geçti hep…
Bu at pazarlığının bir tarafında Fetö/PDY vardıysa karşı tarafında, kolay yoldan ucuzundan oy devşirmek isteyen politikacılar vardı. Süleyman Demirel, Turgut Özal, Tansu Çiller Bülent Ecevit… Tayyip Erdoğan ve Akparti ise dersanelerin kapatılması tartışmalarıyla kucaklarında bir bombayla uyanmış oldu.
Tahdit, şantaj ve atpazarlığı bu örgütün kimyasında vardı ve bu yeni bir şey değildi; yapılarının karakter analizlerini doğru yapabilen herkes için de bu durum hiç de şaşırtıcı değil… Olan biten yeni değildi kırk senelik bir hikayeydi bu. Şimdi ise bir dilenci mafyası çatırdaya çatırdaya çöküyor.
Rahmetli Erbakan Hoca’nın dediği gibi civatayı anlatmak için demir cevherinden başlamak lazım, tarihsel arkaplanlarını çözümlemeden sadece günün resmini çekmekle doğru bir yargıya varamayız. Cevherinde şantaj tahdit ve atpazarlığı olan bir yapıyı sadece bir gecelik bir darbe girişimiyle anlamak/ anlatmak tekbaşına yeterli değil eksik kalır. Bu günden bir resim çekmek lazımdır lakin kafi değildir. Büyük fotoğrafa bakmasını bilen herkes az çok işin nereye vardığını görüyordu…
Mitçi Mehmet Eymür bu yapıyı bir istihbarat projesi olarak nitelendirdi. Arkasından bu Fetö örgütlenmesini sufle eden güç dantel gibi ince ince işlemiş projelendirmiş. Muhsin Yazıcıoğlu’nunifadesiyle tarlalarımızı önceden sürmüşler…. Dini oluşum sivil toplum NGO gibi yakıştırma ve yapıştırmalar sadece maskelerden ibaret olduğu bağıra bağıra kendini hissettiriyordu.
Masonlar güçlerini kendilerinin çok güçlü oldukları şayiasından alırmış; aynı şekilde Fetö/ PDY kendisini olduğundan daha güçlü göstermek için her türlü üçkağıdı yaptı bu ülkede ve hala daha yapıyor. En basitinden hiç okunmayan Zaman Gazetesini bir milyon sattı gibi şişirme haberlerle algı operasyonları yaptılar uzun bir zaman. Hem devlet içinde hem halk arasında çok güçlü ve kalabalık oldukları şayiasını yayarak adam devşirdiler senelerce.
İşadamı Mehmet Tanrısever’in ‘Bediuzzaman’ filmini hatırlayın fiyaskoyla sonuçlandı ona dedİler ki ”nurcular heryerde çok güçlü bu filmi yaparsan çok iyi iş yapar”. Ne oldu kendi cemaat üyeleri bile sırt çevirdi sonuç fiyasko… Bir çok işadamı bürokrat bu şekilde tava ya da gaza geldi. Bu masonik örgütlenme biçimi onlara her yerde rahat hareket edebilme gerektiğinde kendini kamufle edebilme becerisi kazandırdı.
Dersanelerin kapatılması tartışmalarıyla birlikte hatırlayın Gülen Hareketinin oyu %9 çarpanlarıyla %15 deniliyordu ne oldu destekledikleri hiç bir oluşuma(Kılıçdaroğlu Demirtaş Sarıgül ve Ekmeleddin) %1 den fazla bir halk desteği sağlayamadılar. Yani Fetö bir balondu dışarıdan şişirilen bir balondu hiçbir yerli ve milli tarafı olmayan bir balon…
Bu topraklar üzerinde herkes birbirinin ciğerini biliyor. Masum bir cemaat görüntüsü altında tanıştığı bulaştığı herkesi sömüren istismar eden sağmaya çalışan dergi gazete abonesi yapmaktan tutun burs vermek kurban derisi ve gerisi dahil her fırsatta soyan bir dilenci mafyası var orta yerde.
Çok güçlü oldukları şayiasını yayarak iş yapan bu çevrelerin halk nezdinde beş paralık itibarlarının olmadığı da açık açık ortaya çıktı. Feto, Humeyni gibi Mehdi gibi Türkiye’yi teslim alacağı zehabına kapıldı. Oysa şimdi kıyamet sabahına kadar mezarına tükürecek bir millet var burada onu bekleyen…
Not: İddia ediyorum Amerika Feto’yu canlı teslim etmeyecek. Suç ortaklarını açıklayacağını her konuşmasının satır arasına serpiştiriyor Feto… En iyi bilidiği işi yapıyor hala. Tehdit şantaj at pazarlığı….