Demet Tezcan
Malumunuz üzere ülkemizde çok sayıda vakıf ve dernek var ve her biri kendi alanında uzak- yakın topluma hizmet verme gayretinde. Her biri toplumun ihtiyacına göre birbirinden değerli çalışmalara imza atıyorlar. Bu çalışmalar yapılırken Müslümanlara vizyon oluşturacak, toplumun İslami ilkeler çerçevesinde şekillenmesini sağlayacak, gerektiğinde coğrafyalar arası adımlar atılıyor, uzun soluklu yürüyüşler yapılıyor. Bu çalışmalardan biri de çocuklara, gençlere yönelik vahiy odaklı, mümin kimlik inşaasına yönelik eğitim çalışmaları oluyor. Kadın- erkek, çocuk-yetişkin, aileyi ve toplumu oluşturan her bir ferde yönelik birçok çalışmalar var ve samimiyetinden hiç kuşkumuz yok. Paneller, sempozyumlar, ders halkaları, konferanslar, raporlar, yayınlar vb. pek çok çalışmayla sürekli bir hareketlilik, canlılık içinde kurumsal çalışmalar adeta ete kemiğe bürünüyor. Ne ki, bu çalışmaların sadece dernek-vakıf gibi çatılar altında kalmaması özellikle aile kurumunun çatısı altında nüvesini vermesi gerekiyor.
Bu sorumluluğu hatırlatan bir çalışmayı 17-18 Mayıs tarihlerinde Medeniyet Vakfı geniş katılımcı konuk ve çok çeşitli başlıklar altında gerçekleştirdi. İki günlük Sempozyuma ilginin büyüklüğü konunun ana ve alt başlılarının ne kadar önemli olduğunu, dikkat çekilen çözülmenin, aileye yönelik modern dünyanın, seküler hayatın etkilerinin, her geçen gün yara alan aile kurumunun karşı karşıya olduğu tehlikenin bir nevi etkileri salona katılımın hiç eksilmeden iki gün boyunca dinamikliğini, ilgisini korumasından anlaşılıyordu. Görülen oydu ki bir muzdariplik söz konusuydu ve çare aranıyordu.
Yeni bir yüzyılı, yeni bir bin yılı yaşayan aile kurumu geçmişten bugüne taşıdığı pek çok değeri, ilkeyi, olmazsa olmazlarını maalesef kaybetmiş olarak karşıladı. Bu durum hız ve haz çağına yeterli önleyici tedbirleri alamadığımızı gösterdi. Şimdi ise mevcut duruma çözümler üretmeye, Müslümanca kalabilmek, Müslüman bir aile olabilmek, iki dünyalı Müslümanların dünya ve ahiret saadetlerini sağlayacak aile kurumunu aldığı tüm yaralara rağmen toparlayıp, ayakta tutmanın çareleri aranmaya başlandı. Küresel dünyada kültürel etkileşimin taarruzu altında bulunan ailenin çözülmesi tüm toplumun çözülmesi anlamını taşıyordu. Batı, seküler dünya tercihi içinde aile mevziini çoktan yitirmişti ve kültürel etkileşimle şimdi Müslüman toplumlar bu tehlikelerle karşı karşıya. Aile kurumu seküler, modern etkileşimin yoğun baskınlığından kendini korumanın kıldan ince kılıçtan keskin çizgisinde mevcudiyetini korumaya çalışıyor. Her türlü etkiye rağmen bu kurum Müslüman fertlerin en büyük sığınağı, kalesi olma özelliğini koruyor. Müslümanca bir hayat inşaası, Müslüman bir toplum inşaası, dış müdahalelere, etkilere karşı tüm çözülmelere rağmen en önemli mevzi durumunda. Geride kalan Sempozyum bu mevziinin, bu son kalenin aldığı yaraları sarmaya, yeniden onarmaya, önemine dair yeni nesilde farkındalık oluşturmaya ve bu yapının hali hazırdaki bireylerine ise içinde oldukları bu nimetin değerini bilmeye bir davet niteliği taşıyordu. Konuşmacılar ve konular önemliydi evet ama bir defaya mahsus bir çalışma yeterince üzerinde durulmazsa çözülmenin hızla artacağına dair bir kapı aralama olarak kalır. Müslüman aile kurumunun özellikleri ve önemine dair aralanan bu kapının, devamlılığı olan farklı çalışmalara açılması halinde hedeflenen, murad edilen yararı sağlayacağını düşünüyorum.
Bu Sempozyum bir başlangıç olmalı ve çıkan neticeden ilhamla günümüz gerçekliği, ihtiyaçlar göz önünde bulundurularak değişen dünyaya kendi rengini verebilmenin yeni ufukları açılmalı. Bölgesel ve yerel çalışmalar, bölgesel sorunlar, toplumun kültürü, örf ve adetleri de göz önünde bulundurularak yapılmalı ve bu “etkinlik” ile sınırlı olmamalı.
Vakıf-dernek gibi kurumların, belediyelerin, okulların, medya kuruluşlarının, kanaat önderlerinin, yazarların, eğitimcilerin toplumsal sorumlulukla dalga dalga yayılan bir çalışma için konuyu gündemine alması sağlanmalı. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı toplumun tüm bu kesimleri ile sürekliliği olan koordineli çalışmalar, istişareler yapmalı. Aile yapısının yeniden gözden geçirilmesi sağlanmalı, kadın ve erkeğin aileye karşı sorumluluklarına karşı farkındalık oluşturulmalı, ideal olan yine yeniden hatırlatılırken mevcut halin sorunlarına elbirliği ile toplumun her kesim ve katmanıyla çözümler üretilmelidir.
Yeniden Sempozyum çalışmasına gelecek olursak bu çalışmanın, emeğin, çabanın o çatı altında belli kişiler ve fikirlerle ve ne kadar çok olursa olsun sınırlı sayıda katılımcı ile ve sadece iki gün ile sınırlı kalmaması için yeni açılımların startı kabul edilirse inşaallah maksat, nihai çözüm üretemese bile –ki, insanın olduğu yerde imtihanın da bir parçası olarak sorunlar hep olacak- uzun soluklu çalışmalara ilham olabilir. Bu organizasyona tüm emek verenlerin “Bir hayra vesile olan onu yapan gibidir” hadis-i şerifinin bereketine mazhar olabilmesi duası ile.
NOT: Bu yazı Genç Birikim Dergisinin Haziran 2014 sayısında Yayımlanmıştır.