Vakur edalar bürünüyorken Mekke
Binler yıllık yortuların
Esrik sevdaları yoklar
Artakalan ruhumu
Nübüvvet sahnesi sanki
Çöl incisi, Ümmü’l-Kura
Hacer’ in umudu gizli, tanelerinde
İsmail’in sedası
İbrahim’in duası
Muhammed Mustafa’nın
Gizli sevdası
Bilmem ki yerli yerinde midir
Şirk belası
Ebu Cehil nöbet tutar mı
Simsiyah örtünün yamacında
Darü’n-Nedve’nin ismi aynı mı
Kibir, Ebu Leheb kılığında mıdır
Bilal’in kayasında yeşerir mi merhamet
Yoksa zulmün inadında mıdır
Sümeyye, ah Sümeyye
Yasir’in vuslatı tutuşur mu hâlâ yüreğinde
Ammar, gözyaşlarında mı
Sen mahzun,
Gazze yalnız
Urumçi’nin çığlıkları sessiz
Sessiz ve kimsesiz
Bir torun nazlı nazlı süzülüyor
Dedesinin ellerinde, nefessiz
Aylan bebek sahilde güneşleniyor
Yüzükoyun, renksiz
Minik eller babasını sımsıkı tutuyor
Kızıl renkli demir kapılar ardından
Uyan da haber uçur Resul’e
Ümmetin kan kusmakta
Kızılcık şerbeti kıvamında
Ebu Cehil değil,
Yüzlercesi sökün etti ufuklardan
Ümmetinden habersiz
Ebu Leheb’in kuruyası elleri
Ümmetinin her iki yakasında
Hattaplar zindanlarda
Yusuflar kuyularda
Uhdud kuyuları kaynamada
Ümmetin tepesinde
Lakin la teknetu min rahmetillah
Taşkın Önel