Doğarken koşmaya and içenlerdendir o. Sabit durmaz yerinde. Duruyor gibi gözükse de yine/yeni bir iş üzerindedir, zihninde bir şeyler kurguluyordur. Hızlı yaşadığı içindir ki, onu konu alan sözlerimizde de bir hızlılık vaki şimdi. Ondaki hız, bir an önce olup biten, geçip giden türden değil; köklü ve ayakları yere sağlam basıp ömre yayılan sürat nevindendir. Hamd olsun Rabbimize ki, bize böyle güzelleri bağışlamış.
Ne yapıyorsa ve ne yazıyorsa hep Rabbinin rızası içindir. Hem yazandır, hem de konuşan. Bunlarla birlikte koştuğu da vardır. Konuşması da yazması da koştuğundan gelir. Koşmasaydı olmazdı. Kara kaşlı, kara gözlü kıymetli bir Müslüman adamdır Ali Kaçar. Anteplidir, lakin başkentte yaşar. Başkentin nabzını tutmak için yollar nice aşar.
Yakın tarih ve ümmet coğrafyasıyla ilgili muazzam bilgi/donanım sahibidir. Şubat 98’de yayın hayatına atılan ve yoluna hâlâ dirayetle devam eden Genç Birikim dergisini hem çıkarıyor ve hem de dergiye yazılarıyla katkıda bulunuyor. Bazı zamanlar, memlekette esen rüzgârlar dolayısıyla müstear isimle yazdığı da olmuştur. Müstear kullanmış olsa da, onu bilenler yazdıklarından kimliğini çıkarırdı. O, dergiyle özdeşleşmiştir. Dergi anıldığında akla ilk o gelir. Onu gören de, aklına ilk dergiyi getirir. Derginin yükünü yıllardır omuzlayan bir mümindir o. Elbette ki diğer emektarların hakkını teslim etmek gerek. Kolektif çalışmaların ürünüdür dergicilik. Dergi çatısı altında çok miktarda program tertip etmişlerdir. En yakın ve çok önemli olanlarından birisi de 2012 Mayıs’ının 5-6’sında gerçekleştirmiş oldukları “Uluslar arası Hasan el Benna ve Müslüman Kardeşler Sempozyumu”dur. Ankara’da organize edilen bu muhteşem sempozyum, katılanların dilinden ve gönlünden çok vakit düşmedi. Konu da kıymetliydi, konuklar da çünkü. Bu sempozyumun haberi daha evvel “Hasan El Benna sempozyumu Ankara’da” başlığıyla verilmişti burada.
Yakın tarih ve ümmet coğrafyasıyla ilgili muazzam bilgi/donanım sahibidir. Konferans, panel ve seminer türü sunumlarında kendini hayretler içerisinde dinlersiniz. Neden mi hayretler içerisinde dinlersiniz? Tarihten size sunduğu bütün olayların ve kişilerin isimlerini ve oluş tarihlerini şaşırmadan ve tek tek iletir. Hafızasında tarih ve kişi besler. Yaşanmışlıkları olduğu gibi ve etraflıca bildirmeyi sever ve önemser. Bu usulündendir ki, eşine pek az rastlanır cinstendir. Akademisyen değildir, ama belki de bir akademisyen ancak bu kadar olur, bu kadar bilir. Dergide aylık olarak neşrettiği makalelerini iki kitap halinde yayın dünyasına kazandırmıştır: Zirvedeki Mankurtlar (2003Taha İslam müstearıyla) ve Emperyalist Kuşatma ve İslam Dünyası (2011). Her iki eser de birbirini tamamlayıcı nitelik taşıyor. Her ikisi de ayrı ayrı ele alınıp değerlendirmeyi hak ediyor.
Allah için tanır, Allah için tanışır ve Allah için uzaklaşır. Olaylara ve kişilere vahyin penceresinden bakma erdemini gösterme yolundaki sebatını sürdürenlerdendir Ali Kaçar Ağabey. Şartlar ve ortamlar, onun ne söylemlerinde bir değişiklik yapmıştır ne de eylemlerinde. Mücadelesine ve davasına aynı minval üzere devam etmektedir. Heyecanı ve sevdası hiç ama hiç bitmiyor. Gözügönlü kardeşlerinde. Kalbi ümmetle atıyor. Omuzlarının genişliği ruhunun genişliğine işaret eder.
Bakışları, içinde ulvi bir kaygıyı taşıdığının muhabiridir. Gelişigüzel değil, yaşamak için yaşar. Adımları, sanki cetvelle çizilmiş misali planlı programlıdır; kaymaz asla çizgisinden. ‘Bugün ne yapsam, nereye gitsem’ kararsızlığı onun yanından bile geçemez. Muhakkak yapacağı bir şey ve gideceği bir yer vardır. İş’i İslam, yeri İslam’dır onun. Sert mizaçlı gibi dursa da, “yufka yürekli” tabiri en çok ona yakışır. Öyle müşfiktir ki gönlü, hiçbir âdemoğlunun vahyin yolundan sapıp da cehennem narına yakıt olmasına razı gelmez. İnsanlığın Kitap ve Sünnet etrafında anlam bulacak bir hayat sistemi için soluk alıp vermesinin derdindedir. Geçip giden ömürlerin ‘hesabı verilemez’ olmasına dayanamaz bir türlü.
Medyatik değildir; asla olmak da istemez. Yazardır, ama önceliği ‘yaşarlığa’ verir, verdirir. Eğer yaşamazsa ve bu yaşam için gayret sarf etmezse, yazdıklarının pek anlam ifade etmeyeceğini bilir, bildirir. Rabbinin beğenisi yeter, yetmeli, der.
Tanıdıklarını, yakından tanır. Yüzlerindeki kıvrımlara kadar bilir. Tanımak için tanışmaz; bilişmek için, birleşmek için kollarını açar. Tanış olduklarının sayısını ifadeye aciz cümlelerimin gücü kifayet etmez, edemez. Allah için tanır, Allah için tanışır ve Allah için uzaklaşır. Başka bir kıstas geçerli değildir onda.
Allah için seven, mücadele eden, gündüzünü ve gecesini feda eden; yine Allah için buğz eden, şeytanî ve tağutî tüm sistem ve oluşumlardan uzak durma payesinde/gayesinde olan bu güzel Müslüman’ın ve bu güzel Müslüman gibi olanların serinliğini üzerimizden hiç eksik etmesin
Rabbimiz Allah (cc). Amin. Velhamdulillahi rabbilalemiyn…