(Yazar, analist ve Taliban politik ofisi üyesi)
Çeviren: İsmail Ceylan
16 Eylül 2021, El Cezire
Savaş bitti ve Afganların harap olmuş ülkelerini yeniden inşa etme zamanı geldi. Ama yardıma ihtiyaçları var.
Taliban, şu anda Afganistan üzerinde tam kontrole sahip. ABD ve müttefikleri, son 20 yıldır Taliban’a karşı savaştı ve kökünü kazımak için çok uğraştı. Bu iş için iki trilyon dolardan fazla para harcadılar ve 3.000’den fazla yabancı asker hayatını kaybetti.
Tüm bu savaş çabalarına rağmen Taliban, Afganistan’ı bir kez daha yönetiyor.
Taliban; askeri gücü, ekonomik gücü ve teknik uzmanlığı nedeniyle değil, Afgan toplumunda sahip olduğu dini ve sosyal ağırlık nedeniyle muzaffer oldu. Eski Cumhurbaşkanı Eşref Ghani ve müttefikleri, halktan böyle bir destek görmediler. Bu yüzden, Taliban saldırısının Kabil’e yaklaşmasından birkaç gün sonra hükümetleri (ABD hükümeti ve uluslararası toplumun onları desteklemesine rağmen) çöktü.
29 Şubat 2020’de, Taliban ile ABD hükümeti arasındaki barış anlaşmasının imza töreninden sonra, dönemin Dışişleri Bakanı Mike Pompeo şunları söyledi: “Kapsamlı, kapsayıcı ve kalıcı bir barış, ancak Afgan halkının kendisi tarafından sağlanabilir.”
ABD hükümeti ve uluslararası toplumun, Afganistan’da barış ve istikrar inşa etme çabalarına öncülük eden Taliban ile ilişki kurmaktan başka seçeneği yok. Afganistan’daki savaş sona erdi ve Afganların harap olmuş ülkelerini yeniden inşa etme zamanı geldi. Ama yardıma ihtiyaçları var.
Uluslararası toplum, gerçekten, Afganların müreffeh bir yaşam sürmelerini ve gelişmiş bir ülkeye sahip olmalarını istiyorsa, o zaman Taliban hükümetine de Gani hükümetine olduğu gibi yardım sağlamaya devam etmelidirler.
Bugünkü Taliban’ın, 1996-2001 Taliban’ından çok farklı olduğu şimdiye kadar anlaşılmış olmalıdır. 1990’larda TV kanalları yasaklandı ve kadınların çalışmasına izin verilmedi. Bugün ise Taliban’ın Kabil’e gelişinden sonra medya kuruluşları faaliyetlerine devam ediyor. Taliban, Afganistan Radyo Televizyonunu (RTA) yeniden etkinleştirdi ve kadınlar gazeteci olarak çalışabiliyor; hatta Taliban liderleriyle röportajlar yapıyorlar.
Okullar, üniversiteler ve diğer eğitim merkezleri hem kız hem de erkek öğrencilere, öğretmenlere ve öğretim görevlilerine açıktır. Geçmişte Kabil’de çalışan bazı STK’lar eskisi gibi günlük faaliyetlerini sürdürüyor.
Tüm kamu çalışanlarının görevlerine dönmeleri istendi. Kabil sakinlerini, başka ülkelere kaçmaya zorlayacak herhangi bir tehdit yok. Taliban’ın Kabil’e gelişinin ardından meydana gelen tek olay, Horasan Eyaleti İslam Devleti’nin (İSKP) Kabil havaalanında gerçekleştirdiği ve çok sayıda can kaybına neden olan intihar saldırısı oldu. Ancak saldırı, direkt olarak Kabil uluslararası havaalanındaki ABD askerlerinin tedbirsizlikleri ve tahliyelerin yanlış yönetilmesiyle bağlantılıydı.
Aslında, 15 Ağustos’ta Taliban, Afgan başkentine güvenliği sağlamak amacıyla girdi. Eski Cumhurbaşkanı Ghani, Kabil’den kaçmaya karar verdiğinde -halk desteği eksikliğinin bir yansıması- şehirde kaos patlak verdi. Bu güvensizlik ve istikrarsızlığın yıkıma yol açmasını önlemek için Taliban’ın müdahalesi gerekliydi.
O zamandan beri durum kontrol altında ve istikrarlı; Kabil sakinleri arasında korku yaratacak hiçbir şey yok. Taliban ayrıca Çin, Rusya, Türkiye, İran, Pakistan ve diğer ülkelerin büyükelçiliklerine uygun koruma sağladı.
Afganlar, ülkeyi terk etmeye çalışmamalı, ABD ve diğer ülkeler onları buna teşvik etmemelidir. Nedeni açık: Bu kişiler toplumun iyi eğitimli katmanlarının bir parçası ve Afganistan’ın gelecekteki gelişimi için deneyim ve yeteneklerine çok ihtiyaç var.
Eski Cumhurbaşkanı Hamid Karzai, eski Başkan Yardımcısı Abdullah Abdullah, Senato Başkanı Fazal Hadi Müslimyar ve diğerleri de dâhil olmak üzere, burada kalmaya karar veren önceki hükümetlerin üst düzey yetkililerinin de barış içinde burada yaşadıklarını vurgulamakta fayda var. Taliban, onlara çok saygılı davrandı ve bu durum, ulusal ve uluslararası medya kuruluşlarına da yansıdı.
Afganistan, son kırk yıldır çatışmalardan muzdarip, bu da Afganlar arasında bir savaş zihniyeti yarattı. Bu nedenle, ne zaman bir taraf üstünlük kazansa, diğer taraf intikam hedefi olmaktan endişe duyar. Ancak Taliban, Afganistan’daki tüm düşmanlarına af ilan ederek bu şiddet döngüsüne son vermeye karar verdi. Bu affın en büyük örneklerinden biri, 18 Ağustos’ta Taliban yetkilisi Annas Hakkani’nin Müslimyar’ı karşılamak için evine gittiği zaman gösterildi. Müslimyar’ın daha önce infazı için çağrıda bulunmasına rağmen Hakkani ona kardeşçe sarıldı.
Afganlar, barışçıl insanlardır; ülkelerini ve dinlerini savunma cesaretine sahiptirler. Afganlar, son üç yüzyılda, üç süper güçle savaşmış olsalar da asla başkalarına saldırmadılar. Sadece meşru ve yasal hakları olan kendi ülkelerini savunmak için savaştılar.
Afganistan, son kırk yılda ilk kez birleşik bir liderlik altına girdi. Afganlar, son kırk yılda çok acı çekti. Artık milletlerin yaralarını sarmanın, acil sorunlarına çare bulmanın zamanıdır. Uluslararası toplumun bir üyesi olarak Afganistan’ın uluslararası yardıma ihtiyacı var.
Şimdi ABD hükümeti ve uluslararası toplumun Taliban ile barışçıl ve diplomatik bir şekilde etkileşim kurma zamanı. Bu, her iki tarafın da dostane ilişkilere sahip olmasının önünü açacağı gibi, dünyanın da Taliban’ın dostluğunu yaşamasını sağlayacak ve bu da olumlu bir sonuç doğuracaktır. Eğer, uluslararası toplum Afganları görmezden gelirse, tecritte kalacaklar. Böyle bir izolasyon, kimsenin çıkarına olmayacak ve kötü sonuçlara yol açacaktır. Uluslararası toplum, Afgan Talibanı ile ilişki kurmalı ve ona yardım etmelidir.