Suriye Hakkında Hafıza Tazeleyelim
Genel Gündem İktibas

Suriye Hakkında Hafıza Tazeleyelim

Metin DOĞRUYOL

Suriye halkı direnişe başladığında hiçbir Suriyeli eline silah almamıştı ve silahlı bir mücadele düşünmüyordu.

Sivil halk Cuma namazlarında toplanıp namaz çıkışında rejim aleyhinde gösteriler yapıyor sadece (dinlerini daha rahat yaşamak için) özgürlük talep ediyordu.

Ama baskıcı Esed rejimi halkın gösteri yapmasına dahi tahammül edemeyip gösteri sırasında halkın üzerine ateş açmaya başladı.

Onlarca insan öldürüldü ve birçok kişi gözaltına alındı.

Kırk yıllık zulüm artık tahammül edilemez boyutlara gelince halk silahlanmaya başladı.

Sonucunda yerli cemaatlerin ve ordudan ayrılan askerlerin oluşturdukları küçük askeri birlikler meydana geldi. Ardından on binleri bulan direniş grupları oluştu.

Bunun yanında çevre ülkelerden Esed rejimine karşı savaşmaya gelen gönüllü yabancı Mücahidlerinde katılımıyla birlikte muhalif cephe genişledi.

MUHALİF CEPHE NE DURUMDA (REJİME KARŞI SAVAŞANLAR TEK CEPHE DEĞİL)

İnsanlar olayların ilk başladığı dönemlerde mezhep savaşını körükleyen İran rejiminin etkisi altında kalıp Suriyeli muhalifleri ABD’nin kuklası olarak görmeye başladılar.

Tabi Katar’da, Londra’da ve dünyanın birçok bölgesinde bulunan ayrıca Suriye içerisinde ABD ve batıya hizmet için yanıp tutuşan birçok koalisyon mevcut.

Rejim ordusundan ayrılıp Esed’e karşı savaşan Generallerden bir kısmı iktidar için savaşıyor olabilir.

Ordular, ülkeler ve bilmem ne koalisyonları iyi niyetli olmayıp bölgede istikrarsızlığı tetikliyor olabilirler.

Ama bizim asıl görmemiz gereken konu Suriye’deki mazlum halk ve onlar için mücadele eden Suriye’nin temiz evlatları olmalı.

Unutmamalıyız ki!

Esed rejimine karşı savaşan her grup halkı ve dini için mücadele ediyor diye bir kural yok.

Bilgi kirliliği o kadar yoğun bir şekilde yaşanıyor ki artık muhalif denince Suriye’deki rejime karşı savaşan herkes tekbir komuta içerisinde hareket ediyormuş gibi algılanıyor.

Aslında durum bundan çok farklı.

İşte bu farkı ayırt etmeye başlayan insaf sahibi insanlar Suriyeliler için doğru olanı yapmaya başladı.

Şii yayılmacılığı ve Nusayri oyunlarını fark etti ve ezilen Suriye halkının yardımına koşmak için kolları sıvayıp ülke (Türkiye’de) genelinde insani yardımlar toplamaya başladı.

Sınır bölgelerde bulunan STK’lar gelen mültecilerin hastane ve insani ihtiyaçlarını gidermek için seferber oldu.

Hatırlamamız Gereken Husus!

Suriye’de katliamlar başladığında hatırlarsanız İrancı camia ve CHP zihniyeti sürekli şunu diyordu:

– Suriye’den geldiği söylenen videoların aslı yok!

– ABD Suriye’yi işgal etmek için suni bir direniş varmış gibi gösteriyor

– Ayaklananlar Müslümanlar değil

– Suriye’de kimsenin öldüğü yok videolar montaj

– Ceset resimleri İsrail’in öldürdüğü Filistinlilere ait

– Emperyalistler Suriye rejimini yıkmak için fitne yapıyor

– Resimler ve videolar montaj

Hatta bölgeyi gezmeye giden Türkiyeli gazetecilerden bazıları

– Suriye’de kesinlikle savaş yok, her şey normal

– Halk sokaklarda mutlu ve huzurlu bir şekilde dolaşıyor

– Kimsenin ayaklandığı yok

Ama geçen zaman mazlumların duyuramadığı seslerini gün yüzüne çıkartmak için yetti.

Yaşanan sınırsız vahşet artık aşikar oldu. Kimse “savaş yok” “katliam yok” diyemez hale geldi.

Katledilmiş insan videoları o kadar çok ki artık kimse montaj olup olmadığını önemsemiyor.

Suriye sınır kapılarına giden herkes açık açık zulmü ve vahşeti görüyor.

Halkı bombalayan savaş uçakları Türkiye’den izleniyor. Halkı muhalefet katlediyor diyenler bu uçakların da muhalefete ait olduğunu sanıyor galiba.

Esed rejimine ait havan topları Urfa’ya düşüyor. Hatay’da bombalar patlıyor.

AMA HALA ARSIZLAR VAR!

Yaşanan ve gün yüzüne çıkan bunca fitneye rağmen İran taassubundan kurtulamayan. İran’ı dini merci kabul eden gruplar hala gördüklerine değil de İran’ın politikalarına tav olmaya devam ediyorlar.

Onlar için Suriye’deki haklı taraf Esed rejimi.

Çünkü onlara göre Esed ülkesini emperyalistlere teslim etmemek için direniyor.

Çünkü İsrail’e karşı direniyor.

Bunun içinde Lübnan’da bulunan Hizbullah örgütü de Esed rejimini bu savaşında yalnız bırakmıyor.

İran ve Hizbullah Esed’i destekliyorsa mutlaka Esed haklıdır diye bakan bu insanların uyanması için daha kaç bin mazlumun can vermesi gerekiyor?

HİZBULLAH’IN NİYETİ SAMİMİ Mİ?

Hizbullah lideri Hasan Nasrallah yaptığı bir açıklamada “Suriye bize elimizde olmayan silahları verecek” diye bir açıklamada bulundu.

Bu açıklama bile niyetinin halis olmadığını ortaya seriyor.

Nasrulah açıklamasında “Nasıl ki Suriye, güneyin (Güney Lübnan) kurtarılması için yanımızda durmuşsa, biz de Golan Tepeleri’nin işgalden kurtarılması ve mukaddesatın korunması için, maddi manevi tüm gücümüzle Suriye’nin yanında olacağız.” diyor.

Yani adalet ölçüsü kendisine yapılmış silah yardımları.

Eğer birisi Hizbullah’a silah yardımı yapıyorsa o desteklenmesi gereken bir mercidir.

Hâlbuki o yardımlar sadece rejim tarafından değil Suriye halkı tarafından da yapılıyordu.

Bugün rejim tarafından katledilen Suriyeliler o günlerde sokaklara dökülüp İsrail’in yok edilmesi için yürüyüşler düzenliyordu.

Hizbullah Müslümanları kandırıyor.

Zaten ülkesini Sünni Müslümanların kontrol altında tutulması için Birleşmiş Milletlere açan bir liderden ne beklenir ki?

 Sütunhaber

GRUBA KATIL