Hayatımızın Fırsatı Şehr-i Ramazan
Genel Yazarlar

Hayatımızın Fırsatı Şehr-i Ramazan

Rahmetinin ve şefkatinin tecellisi olarak kulları için özel aylar, haftalar, günler ikram eden ve o günler içinde geceleri yine rahmetiyle dolduran âlemlerin rabbine sonsuz hamt olsun.
El-aziz isminin tecellisi, âlemlere rahmet olarak indirilmiş nebisine binlerce salat ve selam olsun (sallallahu aleyhi ve sellem).
Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Ramazan ayı… O ay ki insanlara yol gösteren, hidayet ve Furkan’dan apaçık deliller barındıran Kur’an, onda indirilmiştir. Sizden o aya yetişen, oruç tutsun. Sizden her kim hasta ya da yolcu olursa (oruç tutmadığı günlere karşılık) başka günlerde (oruç tutsun). Allah sizin için kolaylık diler, zorluk dilemez. (Bu kolaylaştırma) sayılı günleri tamamlamanız ve sizi hidayet etmesinden ötürü Allah’ı yüceltip/en büyük olarak bilmeniz ve şükretmeniz içindir.” (2/Bakara, 185)
Allah Teâlâ, Kur’an-ı Kerim’in birçok yerinde Kur’an’ın, Furkan olduğundan ve insanlara hidayet kaynağı olduğu gibi muttakilere de yol gösteren bir kitap olduğundan bahsetmiştir.
Kur’an-ı Kerim, kendi kendini tefsir eden ilk müfessirdir. İkinci müfessir, Resulullah’tır (sallallahu aleyhi ve sellem). Daha sonra sahabilerdir. Allah onlara rahmet etsin, peygamberimize salat ve selam olsun.
Rabbimiz, ayet-i kerimede bu aydan bahsediyor. Öyle bir ay ki Kuran o ayda indirildi. O ayın içindeki bir gece, bin aydan daha hayırlı kılınmış, “Şüphesiz biz, o Kur’an’ı Kadir Gecesi’nde indirdik.” (Kadir suresi)
Öyle bir kitap ki indiği gece Kadir Gecesi oluyor, indiği aya bir senenin en kıymetli ayı olması değeri yükleniyor ve Ramazan ayı oluyor. Ve indirilen muhterem zat, hatemulenbiya iken bütün peygamberlerin imamı oluyor. Önder bir ümmetin sahibi oluyor. Bugün Yahudilerin, Resulullah’ı devreden çıkarmalarının sebebi budur. Hak etmedikleri için liderlik ellerinden alınmış, peygamberimize verilmiştir. Ve ümmeti de öncü bir ümmet kılınmıştır. Ah keşke ümmet bunun farkında olsa, kitabıyla tanışsa, kitabıyla yaşasa, hayatını kitap merkezli düzenlese! Elbette ki Allah Teâlâ, seçilmiş ümmeti kurtuluşa erdirecektir.
“Şehr-i Ramazan” diye başlamış Rabbimiz ayet-i kerimeye. Meşhur kelimesinden geliyormuş şehr kelimesi, meşhur ay! Selef o kadar ileriye gitmiş ki tek başına Ramazan demeyi caiz görmemişler ve “Ramazan ayı” diye zikretmişler. Hatta bu konu için bablar açmışlar. İmam Buhari, kitabında bu konuya destek vererek sadece Ramazan denmez, babı açmıştır. İmamlardan İbn Atiyye, ne güzel açıklamış: “Öyle bir kitap ki Kur’an, meşhur bir ayda iniyor ve öyle bir kitap ki iki kapağının arasında harfleri, ayetleri, sureleri, kıssaları, emirleri/nehiyleri, müjdeleri, azap ve tehditleri toplayan ‘karae’ kökünden geliyor.”
Kur’an’la şöhret bulan bir ay. Kur’an, nereye iniyorsa orayı, izzet sahibi kılıyor: Ay, gece, şahıs, ümmet… Uzak kalanlar da zillete düşüyor hâliyle. İşte bundan dolayı bu ismi almıştır, diyor İmam Beğavi (rahimehullah).
Ramazan kelimesi için dil bilimciler, şöyle bir açıklama yapmışlar: Ramadan; kızgın taş, kum manasına geliyormuş. Sıcak günlerde insanın içini yakan anlamında yorumlayan âlimlerimiz var.
Ebu Hureyre’den rivayet edildiğine göre Resulullah (aleyhisselam), şöyle buyurmuştur: “Size mübarek aylardan ay olan Ramazan ayı gelmiş bulunuyor. İzzet ve celal sahibi Allah, bu ayda oruç tutmanızı farz kıldı. O ayda göğün kapıları açılır ve cehennem kapıları kapanır. İsyankâr şeytanların azgınları zincire vurulur. Bu ayda bin aydan daha hayırlı bir gece vardır. O gecenin hayrından mahrum edilen, gerçek anlamıyla mahrum edilmiş olur.”
Günahların kendisiyle yandığı ay, tükendiği ay, faziletinden dolayı, büyüklüğünden dolayı, sevaplarının çokluğundan dolayı.
Açık beyyinatla geldi. Furkan, hidayettir; hakkı batıldan ayırır. Hakkı batıldan öyle ayırır ki akıllar ikna olur, kalpler ikna olur, hayatlar ikna olur, hayatlar da insan da huzur bulur.
İbn-i Abbas (ra) diyor ki: “Öyleyse sizden Ramazan ayını idrak edenler, o ayda oruç tutsun.” ayetinde, “felyesum”, hemen oruç tutsun emri verildi. Kim de hasta ise ya da bir yolculukta ise başka günlerde tamamlayacak.
Ayetlerden ve onlarla gelen emirden şunu anlıyoruz ki hiç kimse, kafasına göre oruç tutsun ya da tutmasın, fetvasını veremez. Doktorlara giderek fetva alamaz. Zaten bunun fetvasını fıkıh âlimleri vermemiş. Orucun fetvasını, Allah Teâlâ ayetiyle hastalık veya yolculuk, diye belirlemiştir.
Açık mana, üst başlık belirlendi. Alt başlıklar da nasıl bir hastalıktır, sonra âlimler bunun üzerinde konuşmuşlar. Kimi demiş ki; hastalık, kişiyi ayakta duramayacak kadar takatsiz bırakacaksa iyileşinceye kadar tutmasın. Yahut kişinin Ramazan ayında oruç tutmasına imkân vermeyen veya çoğalan bir hastalığı varsa (İmam Şafi’ye ait bir görüştür); mesela şeker, tansiyon, migren vs. ya da hamile olanlar orucu tutarak hastalığın artmasına sebep olurlarsa yanlıştır. “İbadet yapayım, ecir alayım.” derken emre itaat etmediği için isyan etmiş olurlar. Kısacası Şari (kanun koyucu), kanunlarını kuşatıcı yönleriyle indirir, kullarını köşeye sıkıştırmaz:
“Allah, sizin için kolaylık diler, zorluk dilemez.” Kimse de onun adına kolaylaştırmaya girişmesin.
Cabir b. Abdullah’tan rivayetle… Bir ağacın altında bir adama su serpiyorlar. Resulullah soruyor: “Ne oldu?” Diyorlar ki “Oruçluydu ya Resulallah, baygınlık geçirdi.” Resulullah Efendimiz buyurdu ki: “Yolculuk esnasında oruç tutmak, takvadan değildir.” (Buhari, Müslim)
Son söz; bir kimse oruçlu iken zorluk çekiyorsa bu durumda Allah ona ruhsat vermiştir. Ama tutamadığı orucunu kesinlikle iade etmesi gerekir. Size zorluk dilemez. Arkasından bir ibare geliyor ki imamlar, üzerinde çok durmuşlar. Orucu kaç gün yediyse tamamlayacak. Ama bu sayı için Allah Teâlâ peş peşe dememiş. İstediği zaman tutabilir.
İbn-i Abbas şöyle der: “Ayette geçen, sayıyı, arkasından tamamladıktan sonra Allah’ı tekbir edin. Size nasıl bir din göndermiş. Nasıl kolaylıklar getirmiş, diye onu tekbir edin. Sen de onu hemen idrak ettiğin zaman sağa sola yalpalanmadan hemen tut. Allah, kimseye zorluk istemez. Ama Allah, o borçlarınızı yerine getirmenizi de istiyor.”
Tekbir edin, emirlerinin yüceliğini gündem edin, yaşantınızla tekbir edin, gündemde tutun buyuruyor Hak Teâlâ.
Bu mübarek ayda inen mübarek kitap;
Huden lin nas: İnsanları doğruya, yaşam gayelerine ulaştıran,
Beyyinat: İçerisinde çelişki olmayan açık ve net,
Furkan: İyiyi, kötüden; hakkı, Batıldan; doğruyu, yanlıştan ayıran,
Kitabıyla var olanlara müjdeler olsun.
En Emin’e (cc) emanet olun.
Sümeyye DEMİRCİ

GRUBA KATIL