Hamd, övgü, sena, teşekkür âlemlerin Rabbi olan yüce Allah’a, salat ve selam da biricik örneğimiz, rehberimiz, önderimiz, öğretmenimiz olan Hz. Muhammed’edir.
Her yıl; rahmet, mağfiret, bereket, muhabbet, selamet iklimi olarak gönüllerimize, hanelerimize, köy, kasaba, şehir ve ülkelere misafir olan sultanlar sultanı bir ay var, yüce Rabbimizin ikramı.
Bu ay ki büyük muştularla gelir, geldiği zaman. Öyle ansızın olmaz, gelişi. Önce haberdar eder, hazırlık için mühlet tanır. Kendinden önceki iki ay ile hazırlıklar tamamlanmaya çalışılır. Onda yapılacakların provasına durulur, motivasyon için harekete geçilir.
En büyük, en değerli, en kıymetli, en farklı, en eşsiz armağanı ve ikramı, kerim kitabımız Kur’an. Bu mübarek, muazzam, muazzez ve muhteşem ay gelince -zaten onunla âleme selam vermiş, merhaba demiştir- Kur’an-ı kerim, daha anlamlanır, daha sahiplenilir. Çünkü bu ay, Kur’an’ın ayıdır çünkü bu ayda doğmuştur Kur’an çünkü bu aydaki bütün ses, söz ve öz Kur’an’adır, Kur’an’dadır ve dahi Kur’an’dandır.
Kur’an geldi, hayat bahşedildi insanlığa. Kur’an geldi, hidayet depreşti solgun ve ölgün ruhlarda. Kur’an geldi, gözler açıldı, gönüllere rahmet saçıldı. Kur’an geldi; tevhit geldi, hak geldi, adalet geldi, merhamet geldi, iyilik geldi, güzellik geldi. Kur’an geldi; şirkin, batılın, zulmün, merhametsizliğin, kötülüğün, çirkinliğin saltanatına korku geldi.
Güzel ahlakıyla en güzel ahlakı tamamlamak ve âlemlere rahmet olarak dünya iyisi, dünya güzeli, dünya doğrusu, dünya harikası bir elçi geldi, sonra Kur’an’la birlikte (yüce Allah’ın salat ve selamı üzerine olsun). Yaşayan Kur’an, yaşayan din, yaşayan İslam, yaşayan güzel ahlak, yaşayan adalet, yaşayan merhamet, yaşayan dost, yaşayan arkadaş, yaşayan önder, yaşayan rehber, yaşayan öğretmen oldu dünyaya ve dünyalılara.
Tariflere gelmez bu eşsiz ay, daha ne getirmemiştir ki bizlere! Hakkı batıldan, tevhidi şirkten, adaleti zulümden ayırarak işe koyulmuştur evvela. Yaratan Rabbin adıyla; okumayı, anlamayı, düşünmeyi, konuşmayı, yürümeyi, koşmayı, susmayı, durmayı, tutmayı, vurmayı, korumayı, savunmayı, savrulmamayı öğretmiş, belletmiş, belli ettirmiştir.
Kendini bilip kendini gerçekleştirdikten sonra başkalarına açılmayı, başkalarıyla saçılmayı getirmiştir yine. Paylaşmayı, kaynaşmayı böylelikle aklaşıp paklaşmayı berkitmiştir zihinlere ve yüreklere. Kardeşlik ve ümmet için kendinden geçmeden kendini geçmekle, başka kalplere erişmekle tanıştırmıştır, zamanı.
Bu ay, vermek ile ermek arasındaki kesin ve keskin ilişkiye, bilirkişi etmiştir kişiyi. Verince nelerin derileceğini zerk etmiştir, tutkun ve cimri varsıllara. Var olanın rahmeti ve lütfuyla ulaştıklarını vereceklerdir, üzerinde hakları bulunan yoksullara. Var, yok’a; varlık, yokluğa; varsıl, yoksula gebe. Öğretir, vermek.
İzlenen yanlışlara, işlenen günahlara af ve mağfiret kapısı açılmıştır bu ayda, hiç kapanmamacasına. Yanlışa, günaha, hataya meyyal kulların bağışlanmak için af ve mağfirete yönelmelerini, acizliklerinin farkında olarak ömür sürmelerini hatırlatmıştır.
Sonunda… Yüce Allah’a ram olanlara bayram sunmuştur, bu mübarek iklim. Hak edene sevinç halk etmiştir yaratan.
Yüce Rabbimiz; Kur’an’la doğrulan, sünnetle yoğrulan, iman ve salih amelle kavrulan bütün müminlerin ve Müslümanların ramazanını ramazan, bayramını bayram eylesin. Âmin.
Fatih PALA
fatihpalafatih@gmail.com
Arşiv
Genel
Yazarlar
Eşsiz Bir Aya Eşlik Edebilecek Miyiz?
- by Fatih Pala
- 20 Nisan 2025
- 0 Comments
- 0 Views