Son yıllarda art arda yaşanan küresel olaylar ve insani krizler, dünyamızın ve insanlığın büyük bir dönüşüm ihtiyacında olduğunu gözler önüne seriyor. Özellikle Gazze ve Filistin’deki trajediler, bu dönüşümün gerekliliğini daha da belirgin hâle getiriyor. Bugün artık tepkisel bir yaklaşımdan uzaklaşıp öngörülü ve stratejik bir bakış açısı benimsememiz gerektiği ortada.
Bu doğrultuda kısa bir süre önce düzenlediğimiz çalıştay, tam da bu anlayışla planlanmış, önemli bir girişim oldu. Savaş sonrasını da içine alan kapsamıyla Türkiye’de, belki de dünyada bir ilki gerçekleştirdiğimizi söyleyebilirim. Akademisyenler, uzmanlar ve sağlık çalışanları, bu platformda bir araya gelerek yalnızca yaşanan krizlere dair çözüm önerileri geliştirmekle kalmadı, atılması gereken adımlar için sağlam bir zemin oluşturdu. Çalıştayın belki de en önemli çıktılarından biri, gönüllü sağlıkçılar grubunun temellerinin atılması oldu. Ancak bu başlangıç, çok daha büyük bir ihtiyacın, yalnızca küçük bir yansımasıydı: zihinsel bir dönüşüm.
Zihinsel Dönüşümün Gerekliliği
Bugün hâlâ krizlerin ardından koşuyor, ortaya çıkan her yeni soruna anlık çözümler üretmeye çalışıyoruz. Ancak bu yaklaşım, dünyayı daha güvenli, daha adil ve daha yaşanabilir bir yer hâline getirmek için yeterli değil. İhtiyacımız olan şey, olayları sadece analiz etmekle yetinmeyen, aynı zamanda geleceği öngören ve ona uygun stratejiler geliştiren bir zihniyettir. Bu dönüşüm, yalnızca bireyler için değil, topluluklar ve kurumlar için de hayati bir öneme sahiptir.
Örneğin, Mısır’daki darbe sürecinde birçok uzman, bu rejim değişikliğinin Siyonist rejimin güvenliği için planlandığını dile getirdi. Bu analiz doğruydu ancak eksikti. Çünkü Siyonist rejimin yapısını bilen biri, bu değişimin uzun vadede Filistin ve Gazze’ye yönelik daha büyük tehditler doğuracağını tahmin edebilirdi. Eğer o gün “Gazze’ye nasıl ulaşırız?” sorusunu detaylı bir şekilde planlamış olsaydık bugün hâlâ bu sorunun cevabını arıyor olmazdık.
Dolayısıyla mesele sadece analiz yapmak değil, aynı zamanda geleceği şekillendirecek adımları bugünden atmaktır. Gazze’de yaşanan trajediler, bize bu anlayışın ne kadar acil olduğunu bir kez daha hatırlatmıştır. Artık krizlere tepki veren değil, krizleri öngörüp önlemlerini bugünden alan bir zihniyet geliştirmek zorundayız.
Bir Başlangıç: Gönüllü Sağlıkçılar Grubu
Düzenlediğimiz çalıştaydan sonra kurulan gönüllü sağlıkçılar grubu, bu anlayışın somut bir örneğidir. Bu grup, gelecekte karşılaşılacak zorluklara karşı dayanışma ve çözüm platformu olmayı hedefliyor. Ancak bu, yalnızca bir başlangıç. Yapmamız gereken, bu yaklaşımı daha geniş bir ölçeğe yaymak ve toplumsal yapıya entegre etmektir. Gönüllülük esasına dayalı bu tür organizasyonlar, krize verilen anlık tepkilerden ziyade, stratejik bir bakış açısıyla hareket eden bir yapıya dönüşmelidir.
Sonuç: Krizlerden Stratejiye
Dünyamız, bizden yalnızca krizlere çözüm üretmemizi değil, bu krizleri önceden görüp harekete geçmemizi bekliyor. Bu, bireysel bir sorumluluk olduğu kadar, toplumsal bir görevdir. Olayları doğru okumak, bu okumadan hareketle yarına yön verecek stratejiler geliştirmek, yalnızca bugünün değil, geleceğin de ihtiyacıdır.
Bu nedenle zihinsel bir devrim şarttır. Geleceği şekillendirenler, bugünü doğru okuyan ve yarını düşünenler olacaktır. Gazze’de yaşananlar, bu yolculuğun ne kadar önemli ve acil olduğunu bizlere bir kez daha hatırlatmıştır. Krizlerin ardından koşan değil, krizleri öngören ve önleyebilen bir dünya yaratmak, hepimizin omuzlarında duran bir sorumluluktur.
Dr. Hüseyin DURMAZ
Arşiv
Genel
Yazarlar
Zihinsel Devrim: Krizlerden Stratejiye Geçiş Zamanı
- by Dr. Hüseyin Durmaz
- 02 Nisan 2025
- 0 Comments
- 0 Views