Tesettür ve Kadın
Arşiv Genel Yazarlar

Tesettür ve Kadın

İslam’da kadının tesettürü meselesi, sadece bir kıyafet tercihi değil imanın, aidiyetin, iffetin ve Allah’a teslimiyetin bir göstergesi olarak değerlendirilmelidir. Bu konuda hem Kur’an-ı Kerim’in ayetleri hem de Peygamber Efendimizin (sav) hayatı ve sahabe kadınlarının uygulamaları, bize son derece açık bir yol göstermektedir.
Kur’an’da kadınların örtünmesiyle ilgili en çok referans verilen ayetlerden biri Nur Suresi 31. ayettir: “Mümin kadınlara söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. Ziynetlerini açmasınlar. Ancak kendiliğinden görünen kısmı müstesnadır. Başörtülerini yakalarının üzerine örtsünler…” Bu ayette geçen, “kendiliğinden görünen kısmı” ifadesi, müfessirler arasında farklı yorumlara konu olmuştur. İbn Abbas, İbn Ömer, Ata, Mücahid gibi sahabe ve tabiin imamlarına göre burada kastedilen, “kendiliğinden görünen” yer, yüz ve ellerdir. Ancak bazı âlimler, bu ifadenin “giysinin dışından fark edilen elbise, dış giyim gibi ziynetler” anlamına geldiğini savunmuştur. Dolayısıyla yüz ve ellerin açılması zaruri ya da caiz değildir, derler. Bu noktada her iki yorum da klasik tefsirlerde yer alır. Ancak uygulamaya bakıldığında farklı bir durum ortaya çıkar.
Hadisler ve siyer kaynakları, kadınların yüzlerini örttüğüne dair çok sayıda rivayet içerir. Peygamberimizin hanımları, ayetlerin inmesinden sonra dışarı çıktıklarında yüzlerini örttüler. Aişe validemiz (r.anha) der ki: “Yanımızdan erkek kervanı geçtiğinde başörtümüzü yüzümüze indirirdik” (Ebû Dâvûd, Libâs, 33). “İhramlı iken yüzünüzü örtmeyin” hadisi (Buhârî, Hac 26), normalde yüzün örtüldüğünü gösteren delillerden biridir. Çünkü ihramda yasaklanan şey, olağan dışı bir davranış olur. Hz. Fatıma, Hz. Zeyneb gibi sahabi kadınların da yüzlerini örttüklerine dair rivayetler vardır. Yani Peygamberimizin uygulamaları ve sahabenin pratiği, tesettürde yüzün de genellikle örtüldüğü şeklindedir.
İslami tefsir geleneğinde peçenin yeri de güçlüdür. İmam Nevevî, İmam Şafii, Ahmed bin Hanbel gibi âlimler, fitne endişesi varsa yüzün örtülmesinin vacip olacağını belirtmişlerdir. Hanefi ve Malikî mezheplerinde ise genel görüş: Yüz ve eller avret değildir; ancak fitne endişesi varsa örtülmesi gerekir. İmam Kurtubi, “Kadınlar yüzlerini örtmekle emrolundular” diyerek, özellikle “cilbab” ayetinin yüzü de kapsadığını söyler (Ahzab, 59).
Ahzab Suresi 59. ayet şöyledir: “Ey Peygamber! Eşlerine, kızlarına ve mümin kadınlara söyle: Dış elbiselerinden üzerlerine giysinler. Bu, onların tanınıp incitilmemeleri için daha uygundur.” Bu ayetin inmesinden sonra kadınların dışarı çıkarken vücut hatlarını belli etmeyecek şekilde dış giysi (cilbab) kullanmaya başladıkları bildirilmektedir. Cilbabın tarifinde, baştan aşağı örten, yüz dâhil kapatan bir giysi olduğu belirtilir.
İslam’da içtihatlar, zaman ve şartlara göre şekillenebilir. Fitne dönemi, haramların kolay işlendiği, iffet ve hayâ duygusunun zedelendiği zamanlardır. Nitekim Peygamber Efendimiz, “İnsanların iffetsizliğe meylettiği bir zamanda iffetli olanlar çok büyük ecir kazanacak” buyurmuştur. Dijital çağda kadınların siması bile büyük bir fitne aracına dönüşebiliyor. Görsel mecralarda yüz ifadesi, makyaj, mimik gibi unsurlar cinsel çekicilik unsuru olarak kullanılmakta. Dolayısıyla kadınların ağız ve burun kısmını örten, dikkat çekmeyen bir peçe ya da maske kullanması, İslami hayâ ve iffet açısından çok daha makul ve koruyucu bir yol haline gelmiştir.
Kur’an, doğrudan yüz örtüsünü emretmese de, peygamber (sas) uygulaması, sahabi kadınlarının pratiği ve İslam’ın hayâ ve iffeti önceleyen ahlak sistemi, yüzün örtülmesini kuvvetli bir sünnet ya da şartlı farz konumuna taşır. Özellikle fitne dönemlerinde, kadınların yüzlerini örtmeleri (tam peçe ya da en azından ağız-burun kısmı) hem daha ihtiyatlı, hem daha faziletli hem de ümmete örnek olacak bir duruştur.
Evet, itiraf ediyorum: Eğer bir kadın gerçekten “ben Müslümanım” diyorsa -bu sadece bir kimlik değil bir aidiyet, bir teslimiyet, bir bağlılık ve bir kulluk iddiasıdır- o zaman bu iddia, hayatın her alanında tezahür etmek zorundadır. Özellikle de dışarıdaki duruşunda, giyinişinde, bakışında, yürüyüşünde…
Kur’an’da kadınların örtünmesiyle ilgili ayetler, son derece açıktır. “Ziynetlerini açmasınlar. Ancak kendiliğinden görünen kısmı müstesnadır. Başörtülerini yakalarının üzerine örtsünler…” (Nur, 24/31). Sadece saç örtüsü değil yani başla birlikte üst bedenin silueti de örtülmeli.
Ahzab Suresi 59. ayetteki cilbab da vücudu örten bol bir dış kıyafet anlamındadır. Fonksiyonu önemli: Tanınmayı, teşhiri, fitneyi önleyecek; kadınla erkek arasına mesafe koyacak; iffetli bir duruş sergileyecek.
Peygamber Efendimizin (sas), “Cehennemliklerden henüz görmediklerimden biri de giyinik ama çıplak kadınlardır. Başkalarını cezbeden, kendileri de cezp edilen; başları deve hörgücü gibi… Bunlar cennete giremezler.” (Müslim, Cennet 53) hadisinden de anlıyoruz ki: giysi var gibi ama yok gibi ise o, tesettür değildir. Dar, şeffaf, beden hatlarını belli eden giysilerle tesettür olmaz.
Bir Müslüman kadının giysisi şu özellikleri taşımalıdır:
1. Başörtüsü (hımar): Saçı, enseyi, boynu ve göğüs hattını tamamen örtecek şekilde olmalı. Süs olarak takılmamalı, dikkat çekmemeli.
2. Dış kıyafet (cilbab): Vücut hatlarını belli etmeyen, bol ve düz kumaştan. Şeffaf değil dikkat çekici renk ve desenlerden uzak. Kalçayı, bacakları, göğüsleri örtecek uzunlukta.
3. Yüz ve eller: Fitne korkusu varsa ya da ortalık fesat doluysa (ki şu an öyle), yüzü örtmek çok daha faziletli, belki de zarurî olur. En azından makyajsız, sade ve dikkat çekmeyen bir yüz ifadesiyle dışarı çıkılmalı.
4. Koku, yürüyüş, bakış: Parfüm sıkılmış bir kadın hakkında Efendimiz (sas) şöyle der: “Bir kadın, kokusunu duyurmak için geçerse o zaniyedir” (Tirmizî, Edeb 35). Yani kokuyla dahi dikkat çekmek, zinaya yaklaşmak anlamına gelir.
Bu söylediklerim bir kural koymak, birini dışlamak için değil hakkı teslim etmek, Kur’an ve sünnete sadakat göstermek ve içten içe bilen ama erteleyen gönüllere bir çağrı içindir.
Gerçekten Allah’a teslim olmuş bir Müslüman kadın; baştan aşağı örtülüdür, beden hatlarını belli etmez, sade ve dikkat çekmeyen bir tarzla çıkar, zaruret olmadıkça yüzünü örtmeyi fazilet bilir, süsünü, kokusunu, cazibesini yalnızca eşi için saklar, giyinerek değil örtünerek dışarı çıkar.
Rüfeyde DURMAZ

GRUBA KATIL