Tefekkür ve tevekkül, dinimizde önemli ibadetlerdendir. Tefekkür, herhangi bir şey hakkında düşünme, kafa yorma, zihni çalıştırma, işin şuuruna varma, günahlarını, yaratılanları ve kendini düşünmek, Allah’u Teâla’nın yarattığı şeylerden ibret almaktır.
Tefekkür faaliyeti, tamamen insan kalbinin bir faaliyetidir. Rabbimiz, Kur’an’da birtakım nimetleri veya oluşları saydıktan sonra insanları tefekkür etmeye çağırıyor. Bu tefekkürden mahrum olanlar, Rabbimizin büyüklüğünü anlayamazlar. Nitekim tefekkür etmek, Kur’an’ın bir emridir. “Eğer Kur’an bir dağın tepesine indirilseydi dağ paramparça olurdu. Allah, böyle örnekleri insanlar tefekkür etsinler diye vermektedir” (Haşr 21) buyuruyor.
Her fırsatta İnsan, Allah-u Teâlâ’nın yarattıklarını tefekkür etmelidir. Mesela eline bakmalı; parmakları olmasaydı, bir şeyi tutup alması ne kadar zor olurdu. Yahut parmakları hiç kıvrılmasaydı, eller hiç olmasaydı, gözü olmasaydı, göz başka yerde olsaydı, halimiz nasıl olurdu? Tırnağın devamlı büyüdüğü gibi, dişlerimiz de büyüseydi ne olurdu? Dişlerimiz kemikle beraber olsaydı, çürüyünce nasıl çekilecekti? Saç uzadığı halde, kaşın ve kirpiğin uzamadığını düşünmeli. İnsan, kavak gibi büyüyüp gitseydi, ne olurdu hali? Bitkilerin, meyvelerin yaratılışını, yıldızların, gezegenlerin bir ahenk içinde oluşunu düşünmeli insan. Bunları ne kadar mükemmel yarattığı için Allah-u Teâlâ’ya hamd etmeli, şükretmeli! Böylece insanın imanı daha da kuvvetlenir ve tefekkür etmiş olur.
Bir Müslüman, daima Allah’a şükür halinde olmalı, emelini kısa tutmalı, tefekkür ederek kabirleri ziyaret etmeli, bu insana, ölümü ve dünyanın geçiciliğini hatırlatacaktır.
Peygamber Efendimizi (s.a.s) en çok etkileyen ayetlerden biri, tefekkürle ilgilidir.
İki kişi Hz. Aişe’yi (r.an) ziyaret etmişlerdi. Onlardan biri, “Hz. Muhammed’de (s.a.s) gördüğünüz etkileyici bir şeyi bize anlatır mısınız?” deyince, Hz. Aişe (r.an) ise şöyle demiştir: “Resulullah (s.a.s), bir gece kalktı, abdest alıp namaz kıldı. Namazda çok ağladı. Gözlerinden akan yaşlar sakallarını ve secde esnasında yerleri ıslattı. Sabah ezanı için gelen Hz. Bilal (r.a): ‘Ya Resulullah (s.a.s)! Geçmiş ve gelecek bütün günahlarınız affedildiği halde, sizi ağlatan nedir?’ deyince, O: ‘Bu gece Yüce Allah bir ayet indirdi. Beni bu ayet ağlatmaktadır’ dedi ve bu ayeti okudu:
“Göklerin ve yerin yaratılışında, gecenin ve gündüzün gidip gelişinde elbette aklıselim sahipleri için ibret verici deliller vardır” (Al-i İmran, 190).
Ondan sonra Resulullah (s.a.s): ‘Bu ayeti okuyup da üzerinde tefekkürde bulunmayan, düşünmeyen kişilere yazıklar olsun’ dedi.”
Tevekkül ise hareketlerini ilahi kanunlara uydurduktan sonra Allah’a güvenerek ve emniyet ederek neticeyi beklemektir. Tevekkülün hedefi hep Allah’tır.
Tevekkül, fiil ve türevleriyle beraber kırktan fazla ayette geçmektedir ki hepsinde de Allah’a tevekkül, O’nu vekil bilme, O’na güvenip dayanma söz konusu edilmektedir. Şüphesiz ki tevekkül, bazılarının anladığı gibi havadan ekmek beklemek, gayret etmeden bir başarıya ulaşmak, yerinde oturarak Allah’tan bir şey beklemek değildir. İnsan evvela elinden geldiği kadar, gücünün yettiği kadar çalışacak, kendine düşen vazifeleri yapacak, bütün maddi sebepleri hazırlayacak, ondan sonrası için sadece Allah’a güvenip dayanacak, neticeyi ondan bekleyecektir. Bir başka deyişle işi insanın, götüreceği sahaya kadar götürdükten sonra işinin sonunu, Allah’a havale edecektir.
Mesela çiftçi, tarlayı güzelce sürer, tohumunu atar, icabında sular, yapabileceği her şeyi yapar, sonra neticeyi Allah’tan bekler. Bir kimse yaşadığı toplumun düzelmesi için, ıslah olması için çalışır, gayret sarf eder ve gerisi için Allah’a dua eder. Bir hasta derdinin devasını araştırır, insan bilgisinin ulaşabildiği tedavi çarelerine başvurur, ondan sonra Allah’tan şifa dilerse işte bu tevekküldür, yaptığı doğrudur ve yerindedir.
“Bir kere azmettin mi artık Allah’a güvenip dayan, tevekkül et” (Al-i İmran 159).
Peygamberimiz (s.a.v) tevekkül ile ilgili şöyle buyuruyor: “Eğer siz Allah’a hakkıyla tevekkül etseydiniz kuşların rızkını verdiği gibi sizinkini de verirdi. Görmez misiniz kuşlar yuvalarından sabahleyin aç giderler de akşam tok dönerler” (İbn Mace, Zühd).
Allah (c.c.), mümin kullarının yalnızca kendisine tevekkül etmelerini emrediyor (Maide 11, Tevbe 51, İbrahim 11).
Harun AKÇA
Faydalanılan eserler:
Ahlakımız, İmam Muhasibi, Şerh, Abdulfettah Ebu Gudde
İslam Akaidi, Ahmet Lütfi Kazancı
İslamın Temel Kavramları, Hüseyin K. Ece
https://dinimizislam.com/detay.asp?Aid=3904