Sahte Feminizm Gezegeni Terk Etti
Arşiv Genel Yazarlar

Sahte Feminizm Gezegeni Terk Etti

Gezegen yanarken ve kadınlar hayatta kalmak için mücadele ederken bir milyarderin nişanlısı uzayın ihtişamından ilham aldığını iddia ediyor.
Pazartesi günü, 14 Nisan’da, altı “seçkin” Amerikalı kadın, Amazon’un kurucusu milyarder Jeff Bezos’un sahibi olduğu uzay teknolojisi şirketi Blue Origin tarafından geliştirilen ve kendi kendini pilote eden bir uzay aracıyla Batı Teksas’tan uzaya fırlatıldı. Blue Origin tarafından yalnızca kadınlar için değil, tüm dünya için büyük bir sıçrama olarak pazarlanan, çokça duyurulan, tamamı kadınlardan oluşan uçuşun “mürettebatı” arasında pop yıldızı Katy Perry, televizyon kişiliği Gayle King ve Bezos’un nişanlısı, “Uzaya Uçan Sinek” adlı çocuk kitabının yazarı ve sözde feminist, uzay gezisinin organizatörü Lauren Sanchez vardı.
Yıldızlarla dolu gösteriye hazırlık olarak Elle dergisi, derginin “ilk kez saçı ve makyajı yapılmış bir şekilde uzaya giden kadınlar” olarak tanımladığı “tarihi görev ekibi” hakkında yaltakçı bir kapak hikâyesi yayınladı.
“Mürettebattan” Perry, ünlü uzay seyahatlerinin göz kamaştırıcı lojistiğini de paylaşırken alıntılanıyor: “Ne giyeceğim?” diye düşündüm. Sonra, “kapsülde kirpik uzantılarım uçar mı acaba!” endişesinde de bulunan Sanchez ile kirpiklerin “kalıp kalmayacağını” merak eden King arasında bir konuşma geçiyor ve Sanchez’den şu yanıtı alıyor: “Benimkiler yapıştırılmış. Sorun yok, iyiler.”
Aynı “mürettebat” üyesi, havacılık mühendisi ve girişimci Aisha Bowe, saçının rokete hazır olduğundan emin olmak için “bir test yaptığını” açıklıyor: “Saçlarımın bozulup bozulmayacağından emin olmak için benzer saç modeliyle Dubai’de paraşütle atladım.”
Elbette bunların hiçbiri kadınların kirpiklerine ve saçlarına önem vermeyecekleri anlamına gelmiyor. Ancak kadınların çoğunun yemek yiyecek parası olmadığı bir dünyada, -uzayda 11 dakikalık, milyonlarca dolarlık bir yolculuk sırasında saçlarının nasıl olacağını görmek için gezegenin en pahalı yerlerinden birinde paraşütle atlamak hiç de kolay değil- bu tür gevezeliklerin elbette kadınlara bir faydası yok.
Elbette hepimizin mart ayı itibarıyla 231,2 milyar dolarlık net servete sahip olan dünyanın en zengin ikinci insanıyla bir “biz”den bahsetmek, astronomik bir ikiyüzlülük gerektirir. Bezos ülkede kalan haklardan geriye ne kaldıysa onu mutlu bir şekilde ortadan kaldırırken ve her geçen gün daha fazla Başkan Donald Trump’a yanaşırken biz, gerçekten “bu işte birlikte” değiliz.
Blue Origin, web sitesi ziyaretçilerine şirketin “Dünya yararına var olduğunu” garanti ediyor ve “Dünya’yı koruma tutkusuyla” övünüyor, “Dünya’nın sonsuza dek evi” olan “Dünya’yı korumak için”. Bu amaçla, Blue Origin’in “karbon ayak izimizi en aza indirmek ve operasyonlarımızın her alanında sürdürülebilir uygulamaları teşvik etmek” için çabaladığı iddia ediliyor -tekrar kullanılabilir roketler, tekrar kullanılabilir motorlar vb.- ki bu da nihayetinde süper zenginlerin dünyayı ve atmosferini yok etmeye devam etmesine izin verirken bunu yapmadıklarını iddia etmelerine izin veren tipik bir kurumsal saçmalıktan başka bir şey değil.
Ve Bezos’un kendi karbon ayak izinin “insanlığın sonsuza dek evi”ni boğmasını sağlayan sadece Blue Origin değil. Geçtiğimiz yıl Washington DC merkezli Food & Water Watch grubunun da belirttiği gibi, yüz milyonlarca pound plastik ambalaj üreten Amazon’un icra kurulu başkanı ve en büyük hissedarı olmaya devam ediyor.
Raporda, plastiğin parçalandıkça “yediğimiz yemeğe, içtiğimiz suya ve soluduğumuz havaya karıştığı, bunun da dünya genelindeki insanlara ve ekosistemlere zarar verdiği” belirtiliyor.
Zenginlerin uzaya kaçmaya çalışmasına şaşmamalı.
Açıkçası Bezos, Dünya’nın çöküşünden tek başına sorumlu değil. Sürdürülebilirliği vaaz ederken altımızı kazan birçok başka plütokrat da var, bunların arasında en meşhuru, dünyanın en zengin insanı, uzay teknolojisi şirketi Space X’in kurucusu ve Mars’ın hevesli kolonileştiricisi Elon Musk.
Ancak Blue Origin’in “tarihi” reklam gösterisi, yıkım ve eşitsizliğe dayalı bir sisteme sahte bir feminist yüz koydu. Amerikalılar büyük ölçekte yoksulluktan ölmeye devam etmeli ki seçkin azınlık kendi kendine pilotluk eden roketlerle dolaşabilsin. Yıldızlara nişan alabilecekken neden yeryüzündeki acıları hafifletmek için milyarlarca dolar harcıyorsunuz?
Sonuç olarak gösteri, basından ve sosyal medya yorumcularından beklenen coşkulu eleştirileri almadı. Hatta o kadar kötüydü ki The New York Times bile “Blue Origin’in tamamen kadınlardan oluşan uçuşu, kadınların artık zengin erkeklerle birlikte kapitalizmin en abartılı ganimetlerinin tadını çıkarmakta özgür olduğunu kanıtlıyor” değerlendirmesinde “kapitalizm” kelimesini kullanmak zorunda hissetti.
Gerçekten de bu, roket yakıtıyla çalışan kapitalizmdir. Uzay gemisinden indikten sonra dramatik bir şekilde yeri öpen Perry, artık “aşka aşırı bağlı hissettiğini” ve yolculuğun “tamamen dünyanın yararına” olduğunu söyledi. 11 dakikalık uzay seyahati sonucunda kendini dünya barışı için epey geliştiren Perry, dünya sakinlerinin büyük çoğunluğu tarafından; örneğin, Gazze Şeridi’nde ABD destekli soykırımda paramparça edilen Filistinli kadınlar ve çocuklar için herhangi bir “fayda” tespit edemediği için şüphesiz affedilirdi.
Bu arada, herkesin kirpik uzantılarının kalıcı olması dileğimle yazımı bitiriyorum.
Belen Fernandez,
Al Jazeera English, 17.04.2025
Çeviren: İsmail Ceylan

GRUBA KATIL