Ramazanı Nasıl Karşılamalıyız?
Yazarlar

Ramazanı Nasıl Karşılamalıyız?

     1. Ramazan’ın gelişine sevinç duymak.

Resulullah’ın ashabı ve onu takip eden selef-i salihin, Ramazan’ın gelişine büyük bir sevinç duymayı, iman alameti olarak görürlerdi.

Kardeşlerim! Soralım kalbimize, gerçekten sevinç duyuyor muyuz, bizi, bir Ramazana daha ulaştıran Allah’a hamd ediyor muyuz? Yoksa iftar, yemek, oruç, misafir konularının endişesini mi yaşıyoruz? “Çocuğu sütten kesmedim, nasıl oruç tutacağım, mahvolacağım!” gibi kaygılarla mı karşılıyoruz Ramazanı? Bunun muhasebesini yapalım kardeşler.

  1. Ramazan-ı Şerifi en güzel şekilde ihya etmeye niyet etmek.

Kardeşlerim! Biliyorsunuz tüm amellerde niyet, dinin özünü ihtiva ediyor. Niyet; kalbi, zihni ve bedeni âdeta o amele hazırlayan ve muvaffak olunmasa bile ecir almaya vesile olan muazzam bir sistemdir. Samimi bir niyet ile insan, yaklaşmakta olan mübarek günlerden en büyük feyzi almak yolunda büyük bir adım atmış olacaktır. Günümüz psikolojik akımlarda, niyet tazeleme ve niyet çalışmaları ile insan yaşamlarında çok olumlu sonuçlar alınmaktadır. İslam, zaten bu esası, yüzyıllardır vurgulamaktadır.

  1. Ev halkına Ramazan coşkusunu hissettirecek hazırlıklarda bulunmak.

Bilhassa çocuklar için Ramazana özel etkinlikler yapılabilir. Örneğin; her güne bir mektup renkli zarflarla hazırlanabilir. Bu mektupta dualar, görevler, Esmau’l-Hüsna gibi içerikler olabilir.

  1. Oruç fıkhına dair bilgileri öğrenmek veya tazelemek.

Kardeşler! Oruç, hakikaten Rabbimizin bize bir armağanıdır; öylesine şifalı bir ameldir ki saymakla bitiremeyiz. Bugünün bilimsel verileri de sadece bedene sağladığı faydaları ispat eder niteliktedir. Açlığın, zihni açtığı, beyni arındırdığı, karaciğeri temizlediği, adeta bir tüm vücut detoksu olduğu bilinmektedir. Ama Ramazan orucunu daha kıymetli yapan; yalnız Allah’ın rızası için, kendisiyle karanlıktan aydınlığa çıkılan Kur’an-ı Kerim’in indirildiği ve Rahman’ın gani gani af, mağfiret ve ihsanda bulunduğu mübarek günlerde tutulmasıdır. İnsan ruhuna ise yine faydaları sınırsızdır. İnsana; sekine, yumuşaklık, mütebbessimlik kazandırır; ancak günahlar sebebiyle kalpler öyle kararmıştır ki bunun yerine oruçlu olduğu için öfkeli Müslümanlar türemiştir. Resulullah (sallallahu aleyhi selam) Efendimiz, oruçlunun kötü söz konuşmaması ve kavgaya tutulmamasını salık vermiştir. İşte bu gibi bilgilerle, orucumuzun hem bedene hem ruha hitap etmesi için gerekli bilgileri öğrenmek gerekecektir.

  1. Tevbe-istiğfarı çoğaltmak.

Kardeşlerim! Bildiğimiz üzere günahlar, amellerden feyz almanın ve huşu duymanın önündeki büyük engellerdir. Bu sebeple çoğumuz, ibadet ve amellerde sürekli olamadığımız ve huşu duymadığımızdan bahsederiz. Bu sebeple Ramazan ayını da gaflete kurban vermemek adına tevbemizi artırmak, bu tevbenin şartı olarak pişmanlıkla doğruya yönelmek, kötü işleri silecek iyi işlerde bulunmak güzel olacaktır. Evet, bizler, Ramazana ulaştık; ancak Ramazan’ın bize ulaşması için tüm günah, gaflet, uyuşukluk bariyerlerini yıkmamız icab etmektedir.

  1. Ramazana özel bir program yapmak.

Kardeşler! Ramazan ayını/Kur’an ayını, iftar sahur arası bir koşturma gibi değil de özel bir aylık mektep gibi düşünmek lazımdır. Bunun için teravih gibi bu aya has ibadetler konusunda motive olmalı, ev halkını teşvik etmeliyiz. Ayrıca internet nimetinden yararlanıp örneğin; bir siyer dersi de olsa uygun bir saatte dinlemek faydalı olacaktır. Kardeşler! İftar menüsü konusunda vakit harcamak için bir liste oluşturabilir; hiç değilse bu ayda az çeşitli, sağlıklı hafif yemekler tercih ederek şifayı daha da katlandırabiliriz inşaAllah. Velhamdülillahi rabbil âlemin.

Rüfeyde Durmaz

31.03.2021

GRUBA KATIL