Hamd, şükredenlere nimetiyle karşılık veren, her şeyi hakkıyla işiten, her şeyi kemaliyle gören, her şeyi bilen ve kudreti sonsuz olan Allah(cc)’ye mahsustur.
İnsanoğlunun fıtratında, ‘çoğalıp neslini devam ettirme’ özelliği vardır. Bu özelliğin biz insanoğlunda olması gayet tabii bir durumdur. Gayri tabii olanı, evliliğin önüne setler koyan gereksiz istek ve masraflardır. Çünkü evlilik, bazı ihtiyaçların meşru yolla giderilmesidir. Evlilik dinin yarısını tamamlayan kutsal bir kurumdur. Nitekim bu konuda Allah (cc) şöyle buyurmaktadır: ‘’Kaynaşmanız için size kendi (cinsi)izden eşler yaratıp aranızda sevgi ve merhamet oluşturması da O’nun (varlığının) delillerindendir.’’(Rum Suresi/21)
‘Aile’ Allah (cc) tarafından yaratılan iki cinsin bir araya gelmesiyle oluşan kutsal bir kurumdur. İslam akidesinin temel taşı olan aile, ‘’ortak bir yaşam müessesi’’ demektir. Nitekim bu kutsal müessese hakkında Allah Resulü (sav) ‘’Nikâh sünnetimdir, kim sünnetimden yüz çevirirse o benden değildir.’’ buyurmuşlardır.
Kelime olarak ise aile; destek ve dayanak, birbirini tamamlayan, bütünleşen, bir olan anlamına gelmektedir. Yine bu konuda Allah Resulü (sav) şöyle buyuruyor: ‘’Ey gençler topluluğu! Sizden evlenmeye gücü yeten evlensin. Çünkü evlenmek gözü haramdan en çok çevirici ve ırzı en ziyade koruyucudur. Evlenmeye gücü yetmeyen oruç tutsun. Çünkü oruç onun için şehvet kırıcıdır.’’
Fakat rızık endişesi ve gelecek kaygısı gibi konular yüzünden evlenme konusunu gündeme getirmek bile başlı başına bir sorun haline gelmiştir. Öte yandan kariyer yapma ve toplumun statüye göre muamele yapması da, evliliği erteleyen diğer engelleyici/erteleyici faktörlerdir. Oysa Allah (cc) şöyle buyurmaktadır: “Aranızdaki bekârlar ile iyi davranışlı köle ve cariyelerinizi evlendiriniz. Eğer bunlar fakir iseler, Allah’ın lütfu ile zenginleşirler. Allah’ın nimeti boldur ve O her şeyi bilendir.”(Nur Suresi/32)
Ama ne yazık ki(!) hiç kimse evlenirken ‘ne kadar Müslümansın’ sorusunu sormuyor! Aksine ne kadar maaş alıyorsun? Evin, araban var mı? soruları soruluyor. Türkiye İstatistik Kurumu’nun son verilerine göre Türkiye’de 125.305 evlilik boşanmayla son bulmuştur. Ne yazık ki tensel bir temel üzerine evliliklerini inşa edenler, sağlam bir gelecek ve sağlıklı bir nesil yetiştiremeyecekler. Çünkü temeli dünyalık sebepler üzerine olan evlilikleri, yine sebebi dünyalık olan nedenler yok edecektir! Yine Allah Resulü (sav) “Evlenmenin hayırlısı, en kolay ve külfetsiz olanıdır.” buyuruyor. (Ebu Davut, Nikâh:32)
Ama bizler aksine zorlaştırıyor/çıkmaza sokuyoruz evliliği!
Oysa İslam dini, evliliği tavsiye ettiği gibi, evlilik çağında olanların evlenmesine yardımcı olunmasını da öğütlemiştir. Bu tür yardımı, anne ve babaların görevleri arasında saymıştır. Dinimiz, büluğ yaşını aşmış ve yeterli olgunluğa erişmiş, evlenme konusunda dinin hükümlerini öğrenmiş olan kız ve erkeklerin genç yaşta evlenip yuva kurmalarını ister. Böylece gençliğin, kontrolü zor istek ve arzuları, helal yoldan tatmin olacaktır. Bugün Batıda, tarihe karışmak üzere olan evlilik kurumunun, çoğunlukla otuz yaşın üzerinde oluştuğunu görüyoruz. Batıyı tüm olumsuz konularda örnek almaya çalışan ülkemizde de, artık gençler 20 yaş civarını bile evlenme yaşı olarak görmüyorlar. Genç yaşta evlenmek isteyen bazı Müslüman gençler de her türlü israf ve zorluklarla kapalı engelleri aşıp kolay yolla yuva kuramıyorlar. Böylece ahlaksızlığın önü açılmış oluyor.
Genç yaşta bekâr insanların çokluğu, düzen ve çevrenin haramları süsleyip kolaylaştırması ile birleşince, çeşitli ahlaksızlıkların yayılmasına, maddi ve manevi nice hastalıkların artmasına sebep teşkil ediyor. Bu konuda dinin reddettiği başlık parası, bir ev dolusu gerekli gereksiz eşya veya çeyiz isteme, milyarlarla ifade edilen düğün ve eğlence masrafları gibi İslam’ın reddettiği israf ve lüzumsuz harcamalar da evliliğe ve gençlerin yuva kurmasına engel oluyor. Dinimiz, bu tür davranışları büyük vebal sayarak kınamaktadır. İslam, şer’i bir mazeret olmaksızın evlenmekten kaçınmayı ve yuva kurma işini zorlaştırmayı bir günah saymıştır. İslam, evliliği övmekte, bekârlıkta ısrarı yermektedir. Çünkü dinimiz, kadın-erkek ilişkilerinin meşru olmayan ortamlarda ve ahlaki olmayan bir şekilde gerçekleştirilmesini büyük bir fitne/şer olarak görür. Aile hayatı, korunmak isteyen müminler için kötü yollara en büyük frendir. İslam’ın bir yandan zinayı kesin tavırla yasaklarken; diğer yandan evlenmeyi teşvik etmesinin sebebi budur. (Ahmed Kalkan, Müslümanın Evliliği Ve Aile Hayatı)
Bu yüzden batılı hayat tarzını benimsemiş gençlere bakın! Evlilik onlara işkencedir, hayatlarını kâbusa çevirmektir. Evlilik, onların düşüncesinde bir kafese hapsolmaktır. Hiç biri evlenip başını belaya sokmak istemez! Neden evlensinler ki? Bu kadar zorlaştırılmış ve şartları katılaştırılmış bir evliliği hangi genç istesin ki? Her anne ve babanın evliliği zorlaştırmasındaki en temel nedeni; çocuklarının iyi bir geleceğinin olmasını istemesidir. Çünkü hiçbir anne- baba çocuklarının mutsuz bir aile hayatı olsun istemez. Ama ufak ve önemli bir ayrıntıyı gözden de kaçırmamak gerekiyor. Anne ve babalar çocukları için iyi bir gelecekten önce imanlı bir geleceği istemeli. Çocuklarının evliliği, tensel değil, dinsel bir temel üzerine inşa edilmelidir. Bu her anne ve babanın görevidir.
Evlilik konusu yabana atılmamalı…
Ama ne yazık ki, evlenme yaşına baktığımızda, evlilik konusunun yabana atılmadığını, aksine kurda kuşa atıldığını(!) çok rahat görebiliyoruz.
Selam ve dua ile…