Namazın Gerekliliği
Gündem

Namazın Gerekliliği

Cihad Batmaz

Bir çok ayet ve hadis ile sabittir ki, namaz İslam dininin en temel ibadetidir. Namaz için Müslüman’ın vazgeçilmezi, rutini hatta kimlik kartı diyebiliriz. İnsanları Müslüman ve olmayan diye sınıflandırırken, Müslüman olan kısmın bir alt kategorisi namaz kılan ve kılmayanlar olur çoğu kez… Kısacası namaz kılmak kendimizi tanımlama biçimine dönüşür. Pek tabii ki bu tespitlerin ardından namaz amaç mıdır? Yoksa araç mıdır? tartışması zihinde belirir. Kendisini Allah’a teslim etmek nihai amacını taşıyan İslam dininde irili ufaklı bütün ibadetler bu amaca ulaşmanın aracı olması gerekir. Yalnız söz konusu namaz gibi, insan yaşamında mekan, zaman ve ruhsal olarak geniş hacim kaplayan bir ibadet olunca bu ibadeti füruattan görmek imkansızdır. Buna mukabil, hayatımızda kapladığı mühim yere binaen namazı amaçlaştırmamız mümkündür. Böyle bir durumda namaz vazgeçilmez fakat alışılmış bir eylem haline gelir ve namazın hayatımıza kattığı güzel hasletlerden mahrum kalabiliriz. Aynı şekilde namazı sadece ulaşılmak istenen duruma götüren bir vasıta olarak görürsek, istediğimiz yere ulaştığımızı düşündüğümüzde bizim için değerini yitirebilir. Ya da hayatımızdaki anlamı azalabilir.

namaz

 

Peki İslam dininde bu kadar önem taşıyan bir ibadet amaç ve araç arasında bir yere konumlandırılabilir mi? Belki de daha sağlıklı olan bu iki kavramın arasında değil de tamamen başka bir yerde görmemizdir namazı… Mesela gereklilik. belki de namaz bizim için ne amaç ne de araç değil de bir gerekliliktir. Düşünün ki bir yaratıcı var, öyle bir yaratıcı ki mahlûkatının her saniyesini kuşatmış, bütün ömrünü tanzim etmiş, nerede nasıl ne yapmasını tavsiye ve emretmiştir. Böyle bir yaratıcının namaz gibi bir ibadeti emredip, bu ibadeti mevcudiyetimizin göbeğine yerleştirip ve bunu yaparken namazı kendisine ulaşmak için edilgen bir ritüelden ibaret tasarlayabilir mi? Zayıf bir ihtimal! ihtimalin kuvvetli olanı ise yaratıcının bizi bu denli kuşatacak bir ibadeti emrederken, bunu insanoğlu için mutlak bir gereklilik olarak düşünmesidir. Söz gelimi Rab namazı kesin bir dille emrediyorsa Peygamberimiz bir çok hadiste namazı övüyorsa, en azından namaz kılan ile kılmayan arasında müspet yönde farklılıklar oluşacağını biliyorlardır. Elbette ki bu farklılıklar kerameti kendinden makul ve soyut zeminde olup gözle görünmeyen durumlar değildir. Olmaması da gerekir. Namazın sayısız faydası, eksikliğinin sayısız zararları olduğu gibi gereklilik sebeplerine de bir kaç örnek verebiliriz.

Düzenli fiziksel ve ruhsal aktivite gerekliği namaz kılma ile giderilebilir. Bu günün dünyasında insanlar bu gerekliliği karşılamak için çeşitli fiziksel aktivitelerden tutunda yoga benzeri din kaynaklı ayinlere varana dek geniş bir yelpazede zaman israfına girerler. Bu insanlar düzenli namaz kılsa hem yaptıkları aktivite iki günlük heves olmaktan çıkıp bütün ömürlerini kapsayacak hem de sosyal ve iş hayatlarından kısıtlamaya gitmek zorunda olmayacaklar. Aynı zamanda da ruhsal olarak geçici bir rahatlamaktan öteye geçip gerçek huzura kavuşacaklardır. Bu kıyaslamayı fazla uzatıp da namaz gibi çağlar üstü bir eylemi, trend sınırlarına hapsolmuş bu faaliyetlere eşdeğer tutmamak gerekir. İnsanın psikolojik yapısına bakıldığında ve sözünü ettiğimiz trendlerin çıkış sebeplerine inildiğinde, insan ömrünün tamamını kapsayacak olan fiziksel ve ruhsal aktivitenin sürekli ve disiplinli bir şekilde ihtiyaç olduğu görülecektir. Yaratıcının on beş asır önce bu boşluğu doldurmak için emir buyurduğu namazın hiç bir çağda ve hiç bir coğrafyada abes kalmadığını görmek insana hayret ve iman tazelenmesi veriyor.

İnsan için diğer bir gereklilik de borçluluk hissinin tatmini olabilir. Bu his fıtri ve akli sorunları olmayan, bir parça vefa duygusu taşıyan hemen herkes tüm insanlarda mevcuttur. Şüphesiz iyi davranışlarda bulunmak Müslümanlara emredilmiş olsa da sadece Müslümanlara has bir tavır değildir. Müslümanlarda iyi davranışların temeli rızayı haktır. Gayri Müslimler ise iyilik yaparken bazen bir yaratıcı tasavvuruna, bazen evrene, bazen de doğaya karşı kendilerini sorumlu hissedebilirler. Her namuslu ve vicdanlı insan kendini yaratan veya var olma sebebi addettiği güce karşı sorumluluk duyar. Bu sorumluğu bazen kendine bazen de başkalarına karşı iyi davranarak azaltmaya çalışır. Namaz kılmak belki maddi anlamda spesifik bir iyilik karşılığı olamayabilir ancak, karşılıksız yapılan bir iş olması, ihlas içermesi ve sürekliliği ile yaratıcıya karşı olan sorumluluğun giderilmesinde çok kullanışlı bir eylem olabilir. Kısacası her namuslu ve vicdanlı insan namaz kılmayı fıtratının bir sonucu olarak eda edebilir.

Hızla aratan günlük meşgaleler, rızık teminin her geçen gün zor ve zahmetli oluşu, bilişim ve iletişim dünyasının günlük mesaimizi işgal altına alması ile zamanı etkili kullanma çağdaş insanın en önemli sorunlarından biri haline gelmiştir. Halbuki zamanı doğru düzenleme ve bunun sonucunda daha etkili kullanma gerçek Müslümanların asırlar önce çözmüş olduğu bir sorundur. Namaz sayesinde günü beş parçaya bölen Müslüman adeta yazılı olmayan bir ajandaya sahiptir. Sabaha erken başladığı için normal insanlara göre daha fazla zaman kullanma imkanı bulurken, koşturmasının çoğunluğunu geçirdiği gündüz vaktini de ikiye bölerek zamanı daha sağlıklı kullanır. Akşam da (namaz kılan) Müslüman için yemek yiyip yatmaktan öte iki namaz vaktine ayrılarak tanzim edilmiştir. Ayrıca yatmadan önce yatsı namazını kıldığından emin bir şekilde kafasını yastığa koyan adam tarifsiz bir rahatlama ve huzurla dolar. Hele ki gece namazlarına kalkabilen biri kör ve faydasız geceyi uyku ve rüyadan fazlası olarak anlamlaştırmayı başarmıştır.

Bu gerekliliklerin dışında modern insanın en büyük problemi kimlik ve kişilik belirsizliğidir. Çağımızda Müslüman olmak (namazsız) tek başına kimlik sahibi olmaya yetmediği gibi kavramlar ve sıfatların dejenere bataklığında belirsizleşmelerinden dolayı; en önemlisi de Müslümanlık kimliğinin algı teknisyenlerince içinin boşaltılmaya çalışıldığından Müslüman’ın kendisi bile kimlik bunalımına gark olmuştur. Müslüman kelimesi bir çok yerde işaret sıfatından öteye geçmemektedir. Bunun yadsınamaz bir sebebi de Müslüman’ın kimliğini kişilikle dolduramamasıdır. Belki de bu eksikliğin hal çaresini namazsızlıkda aramak lazım gelir. Çağdaş Müslüman’ın namazla olan münasebetinin seyrekliği onun kişilik sorunları yaşamasına sebep olur. Kimlik olarak Müslüman sıfatını taşıyan bizler, namaz aracılığı ile gerekli kişilik ikmalini yapmadığımız için, bu şerefli kimliği taşımamıza rağmen başka kişiliklerde yaşamaya mahkûm olmuş durumdayız. İnsan inandığını yaşamaz da sadece inandığı ile kalırsa, yaşadığı kişiliğin kimliğini gayri resmi boynunda taşır. Halk arasında menfi bir hareketle itham edilen biri ”O yapmış olamaz, o namazında niyazında biri” tepkisini aldığını duymuşsunuzdur. Bu toplum tarafından namaz kılmanın bir kimlik öğesi ve kişilik geliştirme eylemi olarak kabul edildiğini gösteren bir tablodur. Yani namaz kılan adam yalan söylemez, namaza bulaşan faize bulaşmaz, anlı secdeye değen torpil ve rüşvetten uzak durur ve sonuç olarak namaz kılan kılmayandan daha güvenilirdir, hatta güvenilir olmak zorundadır. Namaz kılanın şahitliği yalan söylediğine pek rastlanmamışsa daha makbuldür. Fakat şöyle bir gerçeklik de vardır ki; namaz kılanın sergilediği yanlış davranışlar kendi kişiliğine zarar verirken, kimlik olarak verdiği tahribat kendisi ile sınırlı kalmaz. Namaz kılanların üstlendiği veballer İslam kimliğini zedelemek için fırsat kollayanları da cesaretlendirir.

Yukarıda namazın amaç veya araçtan öte gereklilik olduğunu savunup buna birkaç örnek vermeye çalıştık. Bu gereklilik alanları bahsettiklerimizle sınırlı değildir. Bununla birlikte namaz kılma gerekliğinin yanında, namazı bizim için vazgeçilmez yapan; onlarca varoluş hikmeti, dünyevi hayatımıza yansıyan onlarca olumlu sonucu, onlarca uhrevi sonucu ve onlarca haz kaynağı vardır. Bunların her biri ayrı ayrı, bir insanın namaz kılma sebebi olabilir. Biz sadece namaz neden gereklidir diye bir kaç örnek vermeye çalıştık. Bu gerekliliklerin her birini bağımsız olarak ele alıp namaza karşılık getirmeye çalışmak da büyük bir yanlışlık olabilir. Söz gelimi ”namaz sadece günümüzü zaman dilimlerine ayırmaya mı yarar” sorusunu akla getirmek gibi. Namazla ilgili hikmetlerin, gerekliliklerin, sonuçların veya vaatlerin her biri kendi başına ya da hepsi top yekûn vicdanlı bir insanı namaza yöneltebilir. Gerçek şu ki namaz insan için bir seçenekten öte zorunluluktur.

NOT: Bu Yazı Genç Birikim Dergisinin 176.sayısında (Ocak-2014) Yayınlanmıştır.

GRUBA KATIL