Kibar Olmayı Bırakın – Colin Powell Bir Katildi
Arşiv Yazarlar

Kibar Olmayı Bırakın – Colin Powell Bir Katildi

Powell, kariyeri boyunca emperyal cinayetler için hem cumhuriyetçilerden hem de demokratlardan destek toplayan ve siyahî oluşunun ardına gizlenerek “kibar ve entellektüel” bir imaj ortaya koymaya çalışan bir katildi.

Colin Powell öldü ve Amerikan medyası, onu aziz ilan eden gazete ilanları ile dolu. New York Times, onu bir “yol gösterici” olarak selamlıyor: “Amerika Birleşik Devletleri’nin ilk Siyah ulusal güvenlik danışmanı, Genelkurmay Başkanı ve Dışişleri Bakanı.”

ABD ana akım medyasının geri kalanı da benzer bir çizgi izledi ve bir zamanlar siyah oluşundan dolayı ayrımcılığa uğrayan bir adamın, hayatta bu kadar ileri gidebildiği fikriyle tipik “Özgür Amerika” çığırtkanlığı yaptılar.

CNN, Powell’ın 2001 Senatosu dışişleri bakanlığı oturumunda söylediği sözleri gururla aktarıyor ve kendisinin iddia ettiği gibi dünyaya şunu gösteriyor: Eğer “özgürlükçü değerlere” inanıyorsanız Amerikan rüyasını takip edin. Ne de olsa Harlem’de doğmuş ve genç bir subay olarak hizmet verdiği ülkedeki belirli restoranlara ve motellere girmesi yasaklanmış bir adamın ulusal güvenlik danışmanı, Genelkurmay Başkanı ve Dışişleri Bakanı olması bunun nişanesidir. Yurtdışındaki sayısız kahverengi insanın yok edilmesi ve diğer renklerden katledilen insanlardan şimdilik bahsetmeyelim, “malum, ölüye saygı duymak lazım”.

MSNBC, ABD Dış İlişkiler Konseyi başkanı Richard Haass’ın Powell için “şimdiye kadar tanıştığım en entelektüel dürüst insanlardan biri” değerlendirmesini yayınlayarak, azizleştirme furyasını bir adım daha ileri götürdü.

“Dürüst” teriminin, 2003’te Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin önünde 76 dakika süren konuşmasıyla kitle imha silahları yalanını söyleyen ve doğrudan George W. Bush yönetiminin Irak’ı paramparça etmesine zemin hazırlayan kişiye nasıl yakıştırılabileceği de ayrı bir uzmanlık konusu. MSNBC’nin, ölümünden sonra yayınlanmış olan Powell yazısında “Richard Haass: Colin Powell’ın kitle imha silahları konusunda gerçeğe dayandığı” başlığını kullanması da şaşırtıcı değil.

Powell’ın gerçekliği, Irak’ın var olmayan kitle imha silahlarını ve diğer tehditleri içeriyorsa, felsefi olarak “gerçeklik” ne anlama geliyor? Anlaşılan ABD’de gerçeklik ve yalan eş anlamlı kullanılıyor. Bu durum, en basit ifadeyle, ABD’deki siyasi medyanın, dünya genelinde yüz binlerce insanın ölümüne neden olduktan sonra ölen bir insanı uzun uzun övmekle, yalancılıkta kendilerini aştıkları anlamına geliyor.

Örneğin Washington Post, “ABD liderliğindeki savaş ve işgal” nedeniyle “100.000’den fazla Iraklının ölümüne” atıfta bulunmayı -bu rakamı küçümseyerek- başarsa da. Irak’ta açıkça daha önemli olan “binlerce Amerikan ölümü” diye konuyu “mantıklı bir şekilde” açıklamaya çalıştı.

George H.W. Bush yönetimindeki Müşterek Kurmay Başkanı olarak Powell, 1991’de Çöl Fırtınası Operasyonunun ya da eski Teksas Üniversitesi gazetecilik profesörü Robert Jensen’in “Körfez Savaşı dediğimiz katliam” olarak adlandırdığı operasyonun başındaydı.

2000 yılının Mayıs ayında Los Angeles Times’ta yazan Jensen, söz konusu katliamın şimdiye kadar “modern savaş tarihinde sivil topluma yönelik en yoğun saldırılardan biri” olduğunu bildirmişti. ABD, körfez katliamında direkt sivilleri hedef aldı ve ayrım gözetmeksizin bombaladı.

Powell, sadece Ortadoğu’da katliam yapmadı. 1989’da da ABD tarafından yoksullaştırılmış sayısız Panamalı sivilin katledildiği Orta Amerika ülkesi Panama’daki her türlü bombalama ve yıkıma başkanlık etti.

Irak savaşı, “kitle imha silahları” bulmak için başlatılmıştı fakat bu silahlar, hiçbir zaman bulunamadı. Panama’da ise ABD ordusu, Noriega’nın evinde bir kokain zulası bulduğunu muzaffer bir şekilde duyurmuştu.

Daha sonra, bu “Kokainin” muz yapraklarına sarılmış tamales olduğu ortaya çıktı.

Her neyse, bu üzüntülü günde eski defterleri açarak mevtanın ruhunu daha fazla incitmeyelim.

ABD imparatorluğu adına onlarca yıllık hizmeti boyunca Powell, Vietnam’daki kötü şöhretli My Lai katliamı ve İran-Kontra skandalı gibi ABD’nin “soylu” çabalarıyla da dolaylı olarak bağlantılıydı.

Liza Featherstone, Jacobin dergisi için yazdığı “Colin Powell, Kibarca Acı Çeken Savaş Suçlusu, 84 Yaşında Öldü” başlıklı ölüm ilanında, adamın “o kadar popüler” olduğunu hatırlatıyor ki, her iki ABD siyasi partisinden de insanlar ona “cumhurbaşkanlığına aday olması için onlarca yıl yalvardılar” diyor.

Powell, daha küçük görevlerinde bile, emperyal katliam için iki partili desteği toplamak-sürdürmek ve mümkün olduğunca “kibar” bir imaj ortaya koymak konusunda harika bir iş çıkardı.

Geçen yıl CNN’in, Birliğin Durumu programında konuşan Powell, tesadüfen, o zamanki ABD Başkanı Donald Trump’ı “bir şeyler hakkında yalan söyleyen biri” olarak eleştirdi ve insanlar onu sorumlu tutmayacakları için bundan paçayı sıyırdı.

Ancak şu anki gazetelerin Powell’ın arkasından dizdikleri methiyeleri gördükçe, ABD siyasetinde “hesap verme” gibi bir kavramın olmadığı ve olmayacağını anlamak çok da zor değil.

Belen Fernandez

Çeviren: İsmail Ceylan

20 Ekim 2021, aljazeera.com

GRUBA KATIL