(Adeta “bize ne sizin çocuğunuzun eğitiminden” dercesine raporu yenilenmeyen ve eğitimi engellenmek istenen engelli çocuğun annesinin duygularını-acılarını ifade ettiği şiir)

Bir sabah erkenden seni de uğurlasam Okula güle oynaya
Okul formanı giysen
Hiç hırçınlaşmadan ağlamadan
Seninle de performans ödevleri yapsak
Hiç unutmadan defteri kâğıdı yırtmadan

Bir sabah erkenden saçlarını tarasam
Uzasa o güzel saçların hiç kesilmese
Tokalar alsak
Anne saçımı ör desen
Ben; koşa koşa gelip,
Tamam kızım, desem

Bir sabah erkenden kahvaltı hazırlasak
Hiç zeytini, peyniri dökmeden
Sen; sofrayı sersen
Ben; tepsiyi getirsem
Sen; anne ben çayı getiriyorum, desen

Bir sabah erkenden alışverişe gitsek Seninle
Hiç yolda koşmadan, arabaların önüne Atlamadan
Sen kıyafet beğensen
Ben; babası almamız lazım, desem

Bir sabah erkenden oruçlu kalksak Mahmur…
Sen, biraz daha yatayım sahurdan sonra Uyumadım, desen
Ben, yat ama çok yatma Kur’an okuyalım, Desem
Sen; akşama ne yapıyorsun, desen
Ben; ne istersen ama birlikte yapalım, Desem

Bir sabah erkenden güneşin doğuşunu İzlesek seninle
Namaz kılıp tefekkür etsek
Şöyle ana kız…
Sen ayet okusan, ben hadis…

Bir sabah erkenden hayal kursak seninle
Mekke’ye gitsek, Medine’ye…
Uhud’a gitsek, Bedir’e…
Gezsek seninle…
Mısır piramitlerine gitsek
Sonra Kerbela’ya…
Uğrasak hüzün dolu topraklara
Yâd etsek geçmişi, yalvarsak Yaradan’a
Bir sabah erkenden acıyı vursak seninle
Hani; o hiç vurulamamış acıyı
Hani; şairin “Seni de vururlar bir gün” Dediği acıyı
Hani; ruhumu bedenimi saran acıyı
Hani; doktora her gittiğimde yüzüme Vurulan acıyı
Hani; koşmaktan ayaklarımı acıtan acıyı
Hani; beni durmaktan korkutan acıyı
Hani; sen durunca ben durunca dünyanın duracağını zannettiren acıyı
Hani; babaannesi tarafından dövülen “Ölürse ölsün” diye
Hasta hasta okula gönderilen Derviş’in Yüzündeki acıyı
Hani; sizin gözleriniz var ya…
Siyah, mavi, yeşil, kahverengi…
Ürkek ve korkak bakışlardaki acıyı
Hani; bazen boş boş etrafa bakarken ki Acıyı.

Bir sabah erkenden ve ey Şehide!
Lütfen vuralım bu acıyı, toprağa gömelim
Üstüne taş koyalım,
Koyalım ki bir daha çıkmasın.
Bir sabah erkenden vuralım bu acıyı.

Zihniye KARAKUŞ