İsrail, başından beri yalan söylüyor. Cesur Filistinlilerden birinin daha nasıl ve neden öldürüldüğünü dünyaya anlatma görevi, her zaman olduğu gibi yine Filistinlilere düşecek.
İsrail, Şirin Ebu Akile’yi 11 gün önce öldürdü. Bu açık ve gizlenemez cinayetten sonra her zamanki pişkinlikleriyle yalan söylemeye devam ediyorlar.
Nereden mi biliyoruz?
İsrail’in, 11 Mayıs sabahı cinayeti ve o esnada Cenin’de olanlar ve bu konuda ne yapacağıyla ilgili açıklamaları, bir bebeğin bezinden daha sık değişti. Filistin’in açıklaması ise her zamanki gibi tutarlıydı: “İsrail yaptı ve kabul etmeyecek.”
İsrail başbakanı Naftali Bennett, yalan söyledi. İsrail Dışişleri Bakanı Yair Lapid, yalan söyledi. İsrail ordusu da bizi şaşırtmayarak bu yalan trenine katıldı.
Bennett, ilk büyük yalanı 11 Mayıs’ta söyledi: Filistinliler yaptı, dedi. Yüzde 99,99 emindi. Rastgele ateş eden bir Filistinli yaptı. İsrail başbakanının yaptığı açıklama tam olarak buydu. Aynı gün, Lapid, ikinci büyük yalanı söyledi: “İsrail, katili bulmak için Filistinlilere yardım etmek istiyor” –zaten Bennett’in cinayeti yüklediği aynı Filistinliler-. Evet, gerçekten de böyle bir açıklama yaptı. Üçüncü büyük yalan, İsrail ordusundan geldi. “İsrail askerleri gazetecilere silah doğrultmaz.” Bu açıklamaya göre 1992’den beri hayatını kaybeden 16 Filistinli gazeteci ya şanssızdı ya da tesadüfen İsrail mermisi, bombası ya da mayınının hedefi oldu. Dikkat edin, “hedef” değillerdi. Sadece “talihsizlik” sonucu öldüler.
Bennett ve İsrail ordusu, gecikmeden dördüncü yalanı söylediler: Ebu Akile, Filistinliler tarafından yüzünden vurulduğunda, askerler Filistinlilere ateş ediyor ve Filistinliler de İsrail askerlerine ateş ediyorlardı. Anlaşılan, kadıncağız çatışmanın ortasında kalmış ve “talihsizce” can vermişti.
İsrailli bir insan hakları grubu, İsrail başbakanı ve ordusunun -yalanlarını desteklemek için bir video kaseti kullanarak- Ebu Akile’nin öldürüldüğü gün, Cenin’de tam olarak nerede olduğu konusunda yalan söylediklerini çabucak kanıtladı. Bu arada Lapid, gereksiz yalanına bağlı kalıyordu. İsrail, Bennett ve ordu, İsrail’in bunu yapmadığını söylemesine rağmen, Ebu Akile’yi kimin vurduğunu bulmak için Filistinlilere yardım etmek istediğini yineledi. Ardından 12 Mayıs’ta İsrail savunma bakanı Benny Gantz, patronunun, başbakanın ve ordusunun yalan söylediğini aşağı yukarı kabul etti. Ebu Akile’yi, “bizim tarafımız” öldürmüş olabilir, dedi. Ebu Akile’nin de bir Amerikalı olduğu hatırlatılan Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği, bazı ABD Kongre üyeleri ve Beyaz Saray, saygıdeğer Filistinli-Amerikalı muhabiri kimin vurduğunun soruşturulmasını talep etti.
İsrail, “araştırma yapacağını” söyledi. Böylece Beyaz Saray, Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği görevini yapmanın verdiği mutlulukla rahatladı. Fakat “araştırma” sözünden herkes memnun değildi. Bazı ABD Kongre üyeleri ve diğer birçok insan, İsrail “soruşturmalarının” örtbas olma eğiliminde olduğuna dikkat çekti. “Bağımsız” bir soruşturma -bu ne anlama geliyorsa- gerekliydi.
Bennett ve Lapid sessiz kalmaya devam ettiler. Daha sonra 12 Mayıs’ta İsrail, birkaç askerinin silahına “el koyduğunu” bildirdi. 19 Mayıs’a kadar İsrail ordusu, büyük, kalın beyaz harflerle “Press” yazan bir kask ve vücut zırhı takarken Ebu Akile’yi yüzünden vurmak için kullanılmış olabilecek silahı tespit ettiğini söyledi. İsrail, ayrıca tüfeğe uydurmak için Ebu Akile’yi vuran mermiye ihtiyacı olduğunu söyledi.
Benim iki teklifim var: Birincisi; İsrailliler, nadir görülen bir iyi niyet ve işbirliği jesti ile tüfeği analiz için Filistin otoritesine kolayca teslim edebilirler. Bu fikir, New York Times’ın bile aklına gelmez. Tabii ki İsrail suçlu değil. Zaten Filistinlilere de güvenilmez. Gerçeği yalnızca İsrailliler bulabilir ve söyleyebilir. O yüzden birinci önerim şimdiden geçersiz gibi duruyor. İkincisi, bize Bingo oyuncularının “Bingo” dediğinden daha sık olarak, politikacılar, diplomatlar, gazeteciler veya düşünce kuruluşu “uzmanları” tarafından İsrail’in “en ahlaki orduya” sahip olduğu söyleniyor. Bu kadar elit ve eğitimli insan da mı yanılıyor?
Şimdilik o tanıdık büyük yalanı kabul edelim: İsrail, şu an için dünyanın en ahlaklı ordusuna sahip. Herkes anladı mı? “Ahlaki” kelimesi -örtük ve açık bir şekilde- İsrail askerlerinin olası dürüstlük ihtimali olduğunu öne sürüyor. Onlar, azizdir -dini bir terminoloji kullandığım için beni bağışlayın-. Tamam. Durumu daha da basitleştirelim. İsrail, 11 Mayıs sabahı Cenin’de o silahı ateşleyen azize, şöyle bir soru sorabilir: Şirin Ebu Akile’yi yüzünden vurduğunuzda, miğfer ve büyük kalın beyaz harflerle “Press” yazılı vücut zırhı takıyor muydu?
Bir soru. Bir cevap ve “soruşturma” sona erdi. Dünyanın en ahlaklı ordusunun bir üyesi tabi ki doğruyu söyleyecek. Doğru? Demek istediğim, Azizler böyle yapar. Azizler, doğruyu söylerler, onurlu ve ahlaklı olanı yaparlar. Gerçeğin ilan edilmesi için tüfeğe uygun merminin bulunmasına gerek yok. Belki savunma bakanı Benny Gantz da yalan söylüyordur. Belki silah yoktur. Belki de İsrailliler, bunu Amerikalıları mutlu etmek için uydurmuştur. Belki de Beyaz Saray’daki secdeye kapanmış arkadaşlarına söyleyebilecekleri herhangi bir malzeme vermek için bunu söylemiştir.
Görünüşe göre, Dışişleri Bakanlığı ve Beyaz Saray, güvenilemeyecek olanın İsrailliler olduğunu keşfettiler. Hepinize günaydın! Gantz’ın saldırı silahının muhtemelen bulduğunu açıkladığı gün, İsrail ordusu artık konuyla ilgili “soruşturma” olmayacağını söyledi. İsrail askerinin Ebu Akile’yi neden katlettiği ile ilgili bir “soruşturma” İsraillileri üzebilir. İsrail ordusu, bunun “muhalefeti” kışkırtabileceğini söyledi.
Endişelenmeyin. Yirmi Mayıs’ta, Al Jazeera, Ebu Akile öldürülmeden kısa bir süre önce yaşananları gösteren bir dakika kırk iki saniyelik bir videoyu yayınladı. Video, Filistinli tanık ifadelerini doğruluyor. Olay esnasında çatışma yoktu. Tanıkların dediği gibi, “bu, bir İsrail yalanıydı. Bunun yerine sakin ve sessiz bir ortam vardı. İnsanlar etrafta dolaşıyor, konuşuyor ve gülüyorlardı. Ebu Akile ve meslektaşları çekime hazırlanıyorlardı. Ardından, hızlı bir şekilde art arda tek atış silah sesi duyuluyor. Toplamda altı tane. İnsanlar telaşlı. Tekrar tek atışlardan oluşan başka bir saldırı. “Şirin” diye bağıran bir ses duyuluyor. Kamera dönüyor ve yukarı kalkıyor. Yakınlarda, Ebu Akile, bir hendekte yüz üstü yatıyor.
Evet, İsrail’in soruşturmayı neden terk ettiğini biliyoruz. İsrail’in aksine, resimler, videolar ve şahitler yalan söylemiyor. İsrail’in kendinden emin başbakanı ve kendini beğenmiş dışişleri bakanı gibi, Beyaz Saray ve İsrail’deki ABD büyükelçiliği de bu tezgâha ortak oldu. Bir grup Kongre üyesi, FBI’ı cinayeti soruşturmaya çağıran bir mektup yazdı. Bir grup gazeteci de, Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne Ebu Akile cinayetini soruşturmaya çağıran bir mektup yazdı.
Hayalperestçe de olsa onlara teşekkürler.
Zaman geçecek ve Filistinliler bir evlatlarının daha nasıl ve neden öldüğünü ayrıntılarıyla dünyaya anlatacaklar. Tüm gerçekler ortaya çıkacak ama “global duyarsızlık” gerçeği değişmeyecek.
Andrew Mitrovica
Al Jazeera, 20.05.2022
Çeviren: İsmail Ceylan
Arşiv
Yazarlar
Şirin Ebu Akile’nin Öldürülmesi: Yalanlar, Soruşturmalar ve Videokaset
- by İsmail Ceylan
- 14 Temmuz 2022
- 0 Comments
- 0 Views

Follow