Neden Olmasın ki?
Gündem Son Sayımız Yazarlar

Neden Olmasın ki?

Neden, başlanıldığı gibi gidilmesin ki?

Neden, eskisi gibi iyi ve güzel olunmasın ki?

Neden, sanatçılarımız ve yazarlarımız önceki gibi değer görmesin; önemsenmesin, takip edilmesin, sorulmasın ki?

Neden, dâvâ merkezli yazılan kitaplar yeniden elden ele dolaşmasın, baskı üstüne baskı yapmasın, insanlar o kitapları konuşmasın ki?

Neden, ruhumuzu hareketlendiren, bizlere şevk veren ezgilerimiz-marşlarımız önceki gibi bir yoğunlukla piyasaya çıkmasın, dinlenmesin, dinletilmesin, mevcutlara da kıymet verilmesin ki?

Neden, Ömer Karaoğlu, Grup Genç, Mikail, Grup Mavera, Grup Kardelen, Taner Yüncüoğlu, Erdoğan Akın, Abdulbaki Kömür, Grup Kardeşlik Çağrısı vd. daha çok programlarda, konserlerde görülmesin, dinlenmesin, onların renklendirdiği nitelikli organizeler daha bir sıklıkla oluşturulmasın ki?

Neden, dergilerimiz ‘hür tefekkürün kaleleri’ olma vasfının gereğini daha ileriye götürerek korumasın; bunca çıkan dergimize rağmen ülke ve dünya çapında yazar-çizer-şair insanlarımız yetiştirilmesin/oluşturulmasın ki?

Neden, ümmet olarak Abdulhamid Bilalî, Fethi Yeken, Mustafa Meşhur, Abdullah Nasuh Ulvan gibi dava ve davet adamlarının oluşturduğu davet konulu eserlerin yenileri, günümüze uyarlanarak yeniden yazılmasın ki?

Neden, Fî Zilal’il-Kur’an, Tefhimu’l-Kur’an, Hak Dini Kur’an Dili gibi yazıldıkları günden bu yana okunmaktan ve faydalanılmaktan usanılmayan/bıkılmayan tefsirler, bugün de oluşturulup toplum nazarına sunulmasın ki?

Neden, bundan en az yirmi, otuz ve hatta kırk yıl evvel okunacak kitap bulunamadığı halde insanlar okuma sevdalısıyken, şimdilerde bu kadar çok imkâna rağmen kitap-dergi okumak boş zamanların uğraşısı olarak kabul görülsün de, en kıymetli vakitler kitaba verilen vakitlerdir anlayışı hâkim olmasın ki?

Neden, önceleri toplumun nabzını tutan ve gündem belirleyenler üniversiteli gençler/Müslümanlar iken şimdi başkaları ortalıkta cirit atsın da iman edenler nöbet yerlerine geri dönmesin ki?

Neden, önceden olduğu gibi erkeklerimizin sakallı olanları toplum içinde çoğunlukta olmasın; güzel sakallı gençlerin üniversitelere renk katan varlıkları yine aynı minvalde yürümesin ki?

Neden, kızlarımız/kadınlarımız önceden daha çok başörtüsünün, tesettürün içeriğinde kendilerini kıymetlendirirken, şimdi yine ve daha büyük hassasiyetle bu içerik burçlara çıkarılmasın ki?

Neden, internet üzerinde, sosyal medya adı verilen mekânlarda insanlar her şeylerini paylaşırken, her şeyden haberdar iken yanı başlarındakilerden daha fazla haber sahibi olmasın ki?

Neden, dünya nüfusu her geçen zaman içerisinde çoğaldığı halde ve teknolojinin tüm ileriliğiyle her şey gözler önündeyken, zalimler hâlâ zulmüne hoyratça/hunharca devam edebilsin ve yalnızca Allah’tan korkması gerekenler bu bilinçlerinin verdiği sorumlulukla yeryüzünün cümle zalimlerine hakkı haykırmasın ki?

Neden, önceleri Müslümanlar bir araya geldiklerinde konuştukları konuları İslam ve Müslümanların durumuyken ve cihad meydanları iken, şimdilerde yine bu konulara öncelik verilerek gündemler oluşturulmasın ki?

Neden, önceden zihinlerde ve gündemlerde olan kavramlar tevhid, şirk, tağut, rejim, şehadet vb. iken, şimdilerde onların yerini demokrasi’nin, liberalizm’in, hoşgörü’nün, tatil’in, borsa’nın vb. alınmasına izin verilsin; neden olması ve konuşulması gerekenler ne ise öyle olmasın ki?

Neden, on-on beş yıl öncesine kadar meydanlar hak ve adalet arayan seslerle yankılanırken, ‘böyle olmaz’ derken, şimdi daha gür ve kavî seslerle bu erdemli gelenek sürdürülüyor olunmasın ki?

Neden, şimdilerde yapılan güzel/iyi/hayırlı işlerin ucundan tutma ve onları yayma erdemini gösterenleri mumla aramak yerine, daima hayırda yarışanlar olarak temayüz edilmesin ki?

Neden, kötünün, çirkinin ve şerrin karşısında olma mücadelesini sürdürenlere burun kıvırmayı tercih etmektense iyinin, güzelin ve hayrın temsilcileri olarak anılmaya aday olunmasın ki?

Ve neden, ben bu kadar soruyu sormak yerine, sorumluluklarımı kuşanmaya yekinmeyeyim ki? (Ve tabi bu, bütün şuur ehli Müslümanlar için de geçerli olan bir yekinmedir.)

NOT: BU YAZI GENÇ BİRİKİM DERGİSİNİN AĞUSTOS 2013 SAYISINDA YAYINLANMIŞTIR.

GRUBA KATIL