Müvekkilim Ahmed Rabbani, resmi olarak suçsuz bulundu. Küba’daki bu kötü şöhretli kamptan aylar önce tahliye edilmesi gerekiyordu. Ama hala orada alıkonuluyor.
Dün gece, Guantanamo Körfezi’nde tutulan 39 tutukludan biri olan müvekkilim Ahmed Rabbani ile bir telefon görüşmesi yaptım. Bu kötü şöhretli ABD askeri kampında tutulan adamların neredeyse yarısı gibi, Ahmed de birkaç ay önce serbest bırakıldı, ancak hâlâ orada alıkonuluyor. Mahkûm arkadaşlarından birinin bir keresinde söylediği gibi, Guantanamo, ünlü Eagles şarkısında anlatılan California Oteli’ne çok benziyor, “İstediğiniz zaman çıkış yapabilirsiniz ama asla ayrılamazsınız.”
Yine de Ahmed’in, tatil sezonu bitmeden Pakistan’a döneceğini ummuştum. Buna engel hiçbir şey yoktu: Pakistan Başbakanı Imran Khan, Ahmed’in dönüşü için kişisel onayını da vermişti. Ama bu da yetmedi. Bu yüzden acil ve kötü bir haber vermek için onu aramak zorunda kaldım.
Ahmed’e, kayınvalidesinin Pakistan’ın Karaçi kentindeki bir hastanede ölüm döşeğinde olduğunu söylemek zorunda kaldım. Doktorların sadece dört ya da beş günlük ömrü kaldığını tahmin ettiklerini ilettim. Dört gün, elbette bir jet uçağının Ahmed’i Guantanamo’dan Karaçi’ye götürmesi için yeterli bir süre -ama ABD ordusu gitmesine izin verirse ancak-. Aslında Amerikalıların böyle bir şey yapmayacağını Ahmed de biliyor. Bu yüzden, Ahmed’e kayınvalidesini bir daha asla göremeyeceği haberini verdim.
Konuşmamı bitirdiğimde hattın diğer ucunda bir sessizlik oldu. Ahmed, “Burada geçirdiğim 20 yıl boyunca çok sayıda akrabamı kaybettim” dedi. “Özellikle ikisi bana çok yakındı ve öldüklerinde çok üzüldüm. Biri, beş yıl önce ölen ve bana kendi oğlu gibi davranan bir akrabamdı. Diğeri babamdı. Şimdi ise kayınvalidemin bu durumda olması benim için çok üzücü. Eğer ölürse, ailemin en kıdemli üyesi olarak ben kalacağım. Fakat ben de burada sıkışıp kaldım.”
Ahmed, sessizce devam etti. “Bu çok üzücü bir durum. Ağlamaktan başka elimden bir şey gelmiyor. Karım, bensiz 20 yıldır tek başına acı çekiyor ve bu onun için bardağı taşıran son damla. Benim için kayınvalidem, eşimin annesinden çok daha fazlası, o beni çok seviyor ve ben de onu çok seviyorum. Bazen beni kendi çocuklarından daha çok seviyormuş gibi davranırdı. Son günlerini onunla geçirmek ve onun için elimden gelen her şeyi yapmak benim için bir onur olacaktı. Keşke ölmeden önce ayaklarını öpebilseydim,” diye bitirdi.
2013’ten beri neredeyse aralıksız olarak açlık grevinde olan Ahmed, günde iki kez zorla beslenmesine rağmen kilosunun yarısını kaybetti ve bu süreç, vücudunda onarılamaz hasarlara yol açtı. Onu temsil ettiğim on beş yıl boyunca, o da yaşama isteğini kaybetmeye çok yaklaştı ve birkaç kez hayatına son vermeye çalıştı. Bu yüzden verdiğim haberin onu bir kez daha kendi kendini yok eden bir depresyon dönemine sokabileceğinden endişelendim ve ona sağlığını sordum:
“Serbest bırakıldığımı duyduktan sonra yemek yemeye başladım ve biraz daha iyileştim” dedi. “Ama şimdi bazı kalp sorunlarım var. Ne zaman derin bir nefes alsam göğsümde bir ağrı hissediyorum. Bu, bir stres sorunu,” diye devam etti. “Suçsuz olduğum ispatlandı ama hala serbest bırakılmıyorum. Eve gidebileceğimi öğrenmeden önce, burada bir gün, sonsuz bir şekilde sürüklenerek geçen 10 günlük gerçek bir hayata eşitti. Şimdi her gün bir ay gibi. Bekliyoruz. Bir gün serbest bırakılacağımızı biliyoruz, bu yüzden umudumuz var. Yine de dört gözle bekliyoruz ve hiçbir şey olmuyor. Ülkemiz bizi kabul etmeye istekli ama kayınvalidem ölürken ben burada kalıyorum. Umutla beklemek, hiç umut olmamasından daha kötüdür.”
Görüşme sırasında, Guantanamo hapishanesinin 20. yıldönümü olan 11 Ocak 2022’yi de kısaca ele aldık.
“Bizim için,” dedi Ahmed, “ıstırabın yıl dönümü. Keşke ölüm yıl dönümü olsaydı, daha iyi olurdu. Sırf ailemi görmek istediğim için hayatta kaldım yoksa uzun zaman önce eve bir tabutun içinde giderdim. Şimdi 50’li yaşlarımdayım ve ölümle benim aramda fazla bir şey yok. Belki de onlar farkına varmadan kendimizi öldürmeliyiz.”
Ahmed, davasının ABD ile Pakistan arasında siyasi bir satranca dönüşüp dönüşmediğini merak ediyor. “Biden benden ne istiyor? Beni neden burada tutuyor?” Cevabım yok.
İçinde bulunduğu çıkmazdan yalnızca bir çıkış yolu olduğunu söylüyor: “Tek bir çözümüm var, kendi kaderimin kontrolü bendeyken yapabileceğim tek bir şey var: Barışçıl bir açlık grevine başlamayı düşünüyorum… Bu sefer ölene kadar yapmaya hazırım, sadece diğerlerinin dışarı çıkmasına yardım etmek için. Hemen başlayacağım. Bu çağrıdan hemen sonra beni hücre hapsine atacaklar. Ölene kadar her şeyi reddedeceğim ve eve bir kutu içinde gideceğim. Ölene kadar. Ölmek benim için zor değil.”
Neredeyse yirmi yıllık ıstıraptan sonra Ahmed’in ölmesinin gerçekten zor olmayacağına inanıyorum. Ancak Biden yönetiminin, bu suçsuz insanları oyalamayı bırakması ve Ahmed’in sevdiği annesini son bir kez görmesi için eve gitmesine izin vermesi de zor olmayacaktır.
Ülkem, bu adamın hayatından onlarca yıl çaldı, en azından bu seferlik ona biraz merhamet gösterin.
(Bu yazının yayınlanmasından hemen önce Ahmed Rabbani’nin kayınvalidesi vefat etmiştir. Avukatı, hala ona bu haberi iletemedi.)
(İnsan Hakları Avukatı)
Çeviren: İsmail Ceylan
Al jazeera, 22 Ocak 2022

Follow