Gülümser ADEMOĞLU
“Biz büyüdük ve kirlendi dünya” diyor, Murathan Mungan bir şiirinde. Gülümsüyorum bu mısraı her duyduğumda. Çünkü ben de öyle düşünüyorum, Çocukluğumun parlak dünyası ile şimdiki kokuşmuş kirli dünyayı yan yana getirince. Ve bir ah daha yolluyorum geçmişe. İşin düşündürücü tarafı ise M. Mungan bu şiiri muhtemelen ben çocukken yazmıştır. Benim parlak dünyama o, kirli demiş. Oysa dünya aynı dünya değil mi? Güneş’in etrafında dönen, elips şeklindeki mavi gezegen… Böyle düşünürken, “Annesinden doğan her insan fıtrat üzere tertemiz doğar” buyrulan hadis-i şerif geliyor aklıma. Kirlenenin ne olduğunu anlıyorum. Kirlenen bizim kendi dünyamız; dünyamızın başkenti kalbimiz.
Öyle ya evlerin, arabaların, düşüncelerin, kelimelerin, ellerin kirlendiğini görüyoruz her gün. Bir kere dönüp de kalbimize bakmıyoruz. (Sahi “Benim kalbim temiz” diyenler nasıl temiz tutuyorlar kalplerini) Peki ne oluyor da kirleniyor kalbimiz, toz toprak mı onu kirleten?
Şimdi Peygamberimizin bir hadisine kulak verelim. Verelim de bu konuya İslam’ın penceresinden bakalım: “Mü’min bir günah işlediğinde kalbinde siyah bir nokta oluşur. Eğer tevbe edip günahı bırakır ve Allah’tan mağfiret dilerse kalbi cilalanır. Eğer günaha günah eklerse siyah noktalar çoğalır ve sonunda kalbini kaplar. Yüce Allah’ın ‘Hayır, onların işleyip kazandıkları şeyler, kalplerinin üzerine pas olmuştur.(Mutaffifin 14)’ ayetinde bahsettiği pas işte budur. “Başka bir hadis-i şerif’te ise Peygamberimiz(sav) şöyle buyuruyor: “Makam ve mal kalpteki nifakı suyun tere otunu büyüttüğü gibi büyütür.” İbn-i Kayyum da Kalbin İlacı adlı eserinde bu konuya temas ediyor ve şöyle bir yorum yapıyor bu konuda: “Günah ve masiyetler yeryüzünde su, hava, tahıl, meyve gibi nimetlerin kirlenmesine ve obalarda türlü türlü bozguncular, fesatlar doğmasına sebep olur. Yüce Allah’ın ‘İnsanların elleriyle kazandıkları (günahları) yüzünden karada ve denizde fesat çıktı. Belki dönerler diye Allah onlara yaptıklarının bir kısmını bildiriyor.(Rum 41)’ ayeti kerimesi buna işaret eder.
Peygamberimizin başka bir hadis-i şerifinde ise konuya farklı bir açıdan yaklaşılıyor: “Bir kimse uzun bir yolculuğa çıkar, saçı başı dağınık, toz toprak içerisinde ellerini semaya kaldırır, ‘Ey Rabbim, Ey Rabbim’ der. Ama onun içtiği haram, giydiği haramdır. Böyle haramla beslenmiş olduğu halde artık onun duası nasıl kabul olunsun”.
Günah ve masiyetler, haramlar, makam ve mal sevgisi ile kirleniyor kalbimiz. “Temizlik imanın yarısıdır” hadis-i şerifini kaç defa okuyup da üstümüze başımıza çekidüzen verdik kim bilir? Ama Allah başka bir şey istiyor bizden: “Muhakkak Allah’ın küfür ve isyandan temizlediği nefis kurtulmuştur. Uzaklaştırılacaktır ondan(cehennemden), takva sahibi olan, malını (hayra) veren, (gösteriş yapmaktan) temizlenen.(Leyl 17–18)
Şimdi haftalık temizliklerin, bahar temizliklerinin, bayram temizliklerinin üstesinden gelen hanımların ilgisini çekecek bir temizlik maddesinden bahsedeceğim: Nasuh tevbe! Her türlü kirliliğin bir numaralı düşmanı, lekeleri derinlemesine temizlerken beyazları daha beyaz yapar. Peki, ey Müslümanlar var mısınız şöyle bir silkelenmeye, kalplerimizi mıntıka temizliğinden geçirip gönül gözümüzü parlatmaya? Bir klişe ile bitirelim sözü: Herkes kendi kalbini temizlerse tüm dünya tertemiz olur.
KAYNAKLAR:
Kimyayı Saadet-Gazali
Kalbin İlacı-İbn Kayyım
Güzel Ahlak-Muhsin Toprak
NOT: Bu yazı Genç Birikim Dergisinin Mayıs-2013 sayısında yayımlanmıştır.