Kıbrıs’ta Siyonist İşgal – I
Arşiv Yazarlar

Kıbrıs’ta Siyonist İşgal – I

Kıbrıs’a, uzun zamandan beri ama özellikle de 7 Ekim’den sonra yoğun bir Yahudi göçü başlamıştır. Bu Yahudiler, gerek kuzeyde gerekse Güney Kıbrıs’ta toprak alma, yeni siteler kurma, yabancıların da aralarına girmelerine engel olacak tarzda yeni koloniler oluşturma çalışmalarına girişmişlerdir. Toprak alımı yapılan yerler ise Kıbrıs’ın stratejik olarak en önemli yerleridir. Amaç, 1890’lı yıllardan itibaren Filistin’de yaptıkları gibi, Kıbrıs’ı da yavaş yavaş Siyonistleştirmektir. Çünkü Siyonistlerin batıl inançlarına göre Kıbrıs da arzımevut sınırları içerisinde bulunmaktadır.
Bu amaçla karanlık mahfillerde hazırladıkları sinsi planlarını, Kıbrıs’ta uygulamaya koymuşlardır. Başlangıçta ülke ekonomisini kalkındırma, yatırım yaparak istihdamı artırma gibi masum taleplerle olayı kamuoyuna benimsetmeye çalışmışlardır. Amaç, hedeflerine ulaşmak için, herhangi bir sıkıntı yaşamamaktır. Zaten güçlendikleri zaman, artık o ülkenin asıl sahibi kendileri imiş gibi yerli halkı ya sürgün etmekte ya da parya konumuna getirmektedirler. Filistin’de olup bitenler, bunun en güzel örneğidir. Bu sinsi planların arkasında ise dünya çapında kapitali, kirli parayı, ellerinde tutan Siyonist sermayedarlar, bankerler ve oligarklar bulunmaktadır. Gerektiği zaman parayla gerektiği zaman da zorbalıkla, mafyavari yollarla amaçlarını gerçekleştirmeye çalışmaktadırlar. Bu nedenledir ki uyguladıkları bu sinsi planlar neticesinde bugün Kıbrıs’ta en güçlü konuma gelmişlerdir. Nitekim Kuzey Kıbrıs’ta 25 bin dönüm toprak alımı yanında, on binlerce apartman dairesi yaparak kendi gettolarını oluşturmaları, güçlerinin ulaştığı aşamayı göstermektedir. İşin ilginç yanı ise geçmişte Filistin’de uyguladıkları planın aynısını bugün, Kıbrıs’ta da uyguluyor olmalarıdır. Tarihten ders alınmadığı için tarih, Kıbrıs’ta da tekerrür etmektedir. Geçmişte Filistin topraklarına çökmek için uyguladıkları yöntemin benzerini hatta aynısını, bugün Kıbrıs’ta uygulamaktadırlar. Bu Siyonist yöntem, dört şekilde uygulanmaktadır:
1- Eğer ülkenin hukukunda yabancılara toprak alımını engelleyen hükümler varsa o zaman ülkenin vatandaşlığına geçerek toprak alımını gerçekleştirmektedirler. Bunu için de bavul dolusu para harcamaktan çekinmemektedirler.
2- Şayet İsrail vatandaşlarına yasal engel varsa bu sefer başka ülkelerin vatandaşlığına geçerek hedeflerindeki ülkeye İsrail vatandaşı birer Yahudi olarak değil, başka ülkelerin vatandaşı Yahudiler olarak girmektedirler.
3- Genel olarak Yahudilere bir engel varsa bu sefer de o ülkede %49 hisse kendilerine, %51 hisse de o ülke vatandaşlarına ait olmak üzere kâğıt üzerinde şirketler kurarak arazi alımı gerçekleştirmektedirler. Ülke vatandaşlarının şirket ortaklığı ise aslında formalite icabıdır, zamanı gelince parayla ya da güçle ortaklıkları sona erdirilmektedir.
4- Bazen de o ülkenin vatandaşları parayla ikna edilerek o ülke vatandaşları adına toprak alımı yapılmaktadır. Daha sonra o toprakları bir şekilde kendi üzerlerine geçirmektedirler. Bunu da ya bol para ile ya da tehdit ve şantajla halletmektedirler.

Kıbrıs’ta Toprak Alımı Nasıl Gerçekleşmiştir

Her ülkede olduğu gibi, Kıbrıs’ta da yabancıların toprak alımı için kanuni prosedürler bulunmaktadır. KKTC’deki kanuni prosedüre göre, üçüncü ülke vatandaşlarına taşınmaz mal satışları Bakanlar Kurulu onayına bağlıdır. KKTC vatandaşları için ise böyle bir onaya gerek duyulmadan sınırsız mülk satın alabilme imkânı bulunmaktadır.
KKTC yasalarına göre, yabancı şirketlere en fazla 500 metrekare toprak satın alabilme imkânı tanınmaktadır. Ancak yabancı ortaklı şirketlerin en az yüzde 51 hissesi KKTC vatandaşlarına ait olması hâlinde bu sınırlama ortadan kalkmakta ve yabancıların da istedikleri kadar arazi satın alabilmeleri mümkün olabilmektedir.
Kıbrıs’ta toprak alım satımı; emlakçıda, avukatta yapılan sözleşme ile gerçekleştirilebilmektedir. Alıcıya zaman sınırlaması getirilmeksizin istediği zaman tapuya giderek resmî işlemi yaptırabilme hakkı tanınmaktadır. Yapılan ikili sözleşmenin üzerinden aylar da geçebilir, yıllar da… Bu, hiç önemli değil. Bu arada alıcı, isterse satın aldığı mülkü kiraya verebilir veya satabilir. Bu tür satışlar resmî makamlara intikal ettirilmediği için, devlet tarafından kaç yabancının mülk satın aldığı da bilinmez. Çünkü devletin bildiği rakam, tapuya kayıtlı olan rakamdır.

Kıbrıs’ta Yahudilerin Toprak Alımı

Kıbrıs’ta toprak alan yabancıların tamamına yakını Yahudilerdir. Bu Yahudiler, Siyonist İsrail vatandaşı olabildikleri gibi, başka ülkelerin de vatandaşı olabilmektedirler. Siyonist İsrail vatandaşlarının dışında ilk sıralarda İngiliz, İran, Ukrayna ve Rus Yahudileri bulunmaktadır.
İsrail’in, dolayısıyla Yahudilerin KKTC’ye ilgisi ve adaya gelmeye başlamaları 2000’li yıllarda Mehmet Ali Talat’ın başbakanlığı döneminde hız kazanmıştır. KKTC yönetimi tarafından, Yahudi iş adamlarına sağlanan kolaylıklarla önce Erenköy’de bir yat limanı ve 5 yıldızlı oteller bölgesi projesi onaylanmıştır. O dönemde kamuoyuna “Sadece yatırım için geldiler.” mesajı ustalıkla verilmiştir. İsrail lobisi, bu yatırımla girdiği adada, kısa süre içinde en etkili lobilerden biri hâline gelmiştir. Girne’ye bağlı Karaoğlanoğlu köyünde Haim Azimov adına alınan iki katlı bir villanın, KKTC’nin ilk gayriresmî sinagogu olarak açılması da bu dönemde gerçekleşmiştir.
İsraillilerin adada sınırsız mülk edinmek için başvurdukları tek yöntem, KKTC vatandaşlığı almakla olmamıştır. Bazen Kıbrıs vatandaşları adına da toprak alımı gerçekleştirmişlerdir. Bunu da ya KKTC vatandaşlarını yüksek paralarla ikna ederek ya da şantaj ve tehditle hâlletmişlerdir. Toprak alımında başvurdukları bir başka yol da KKTC vatandaşlarının adına kur(dur)dukları şirketler üzerinden almaktır. Bazı Yahudiler de kendi kimliklerini gizleyerek İngiltere, Rusya, İran ve diğer batılı ülkelerden aldıkları vatandaşlık kimlikleriyle mülk satın almayı devam ettirmişlerdir. Kısacası her türlü hokkabazlığı yaparak Kıbrıs’ta 2 bin şirket kurmuşlar ve 25 bin dönüm toprak satın alarak on binlerce apartman dairesi dikmişlerdir. Bu toprak alımları, İsrail lobisi tarafından oluşturulan üst merkezin planları ve direktifleri çerçevesinde gerçekleşmiştir. Bu çerçevede adada Yahudi nüfusu da artmış ve gayriresmî rakamlara göre 386 bin nüfusu olan KKTC’de 30-35 bin civarında Yahudi yaşar hâle gelmiştir. Bu rakamlara Ukrayna’dan savaş sonrası gelenler dahil değildir.
Yahudi nüfusunun arttığını gündeme getiren Kıbrıs Rum Kesimi’nde yayınlanan Alithia gazetesinde, “Yarın müzakere masasına oturmamız gerekirse karşımızda muhatap olarak Kıbrıslı Türkler yerine İsraillileri, Rusları, Ukraynalıları ve İngilizleri bulacağız. Bütün bunlar, Başkan Nikos Hristodulidis, mülkiyette ilk söz hakkını mal sahibine değil, kullanıcıya veriyor, diye Guterres Çerçevesi’ni reddettiği bir zamanda oluyor. Çok yakında mal sahibinin kim olduğunu bile bilemeyeceğiz.” şeklinde belirtmek suretiyle olayın vahametini yazmıştır.

2000 Şirket Kurulmuştur

Yahudilerin Filistin bölgesinde toprak alma girişimlerinin benzeri belirli bir süreden beri KKTC’de yaşanmaktadır. Tarihten ders alınmazsa tekerrür eder sözü, Kıbrıs’ta gerçekleşmektedir. Sabah gazetesinden Abdurrahman Şimşek, paraların çantalarla geldiği inşaat firmalarının gerçekten orada aktif rol oynadığını gözümle gördüm; emlakçılar, taksiciler ve esnafla görüştüm, demektedir.
Abdurrahman Şimşek, adada 2 bin inşaat şirketi kurulduğunu, bu şirketlerin çoğunun KKTC vatandaşlarına ait görünüyorsa da bunun gerçeği yansıtmadığını çünkü bu şirketlere finansman sağlayanların Yahudiler olduğunu belirtmektedir. Ya Siyonist İsrail’deki ya da değişik ülkelerdeki zengin Yahudi finansörlerden alınan çantalar dolusu para, yanaşan teknelerle ge(tiri)lmektedir.
Yahudilerin adadaki asıl hedefleri, küçük bir İsrail oluşturmaktır. Sinagoglar, genellikle sitelerin ve evlerin giriş katlarına yapılmış; tabelalar, apartman isimleri, kısacası her şey İbranice yazılmaya başlanmıştır. Abdurrahman Şimşek, gezdiğim bölgede yaşayan her 100 kişiden 95’i Yahudi kökenli olduğunu belirtmiştir, sanki Tel Aviv’de geziyorum, şeklinde ifade etmiştir.
İsrail’le ilişkili aracılar tarafından, ülkenin kuzeyinde on binlerce dönüm arazinin gizli sözleşmelerle, âdeta Filistin modeli uygulanarak KKTC’nin yavaş yavaş ele geçirildiği ileri sürülmektedir. Savaşları gerekçe göstererek KKTC’ye gelen İsraillilerin yanı sıra birçok ülkeden gelen zengin Siyonist Yahudilerin, adanın kuzey ucundan Tel Aviv’i gören yerlerde toplanmasına “Adanın kuzeyinde yeni İsrail mi kuruluyor?” denilerek tepki gösterilmektedir.

Kurulan İnşaat Şirketleri

Kıbrıs, Yahudi şirketleri tarafından âdeta parsellenmiştir. Şirketlerin birbirlerinin bölgesine girmemesi ve birbirleriyle rekabet etmemesi, yatırım alanlarının bir üst merkez tarafından koordine edildiği iddialarını doğrulamaktadır. Aslında bu bir iddia değildir. Çünkü aksi hâlde her şirket, kendi menfaati için neresi uygunsa yatırımı oraya yapar, bu da şirketler arasında rekabet ve çekişme meydana getirebilirdi. Oysa hiçbir şirketin, kendisine ayrılan bölgenin dışında başka bölgeye yönelmemesi, bu iddianın gerçekliğini ortaya koymaktadır. Yani her şirketin toprak alması ya da inşaat yapması, bir üst akıl tarafından organize edilmekte ve faaliyet gösterecekleri alanlar önceden belirlenmektedir.
Son 2 yılda birçok İranlı Yahudi’nin de KKTC’de şirket kurup piyasaya girdiği, binlerce konut ve binlerce dönüm arazi aldığı, aynı şekilde Yahudi asıllı Rus ve Ukraynalıların da şirketler kurarak aynı faaliyetleri gösterdikleri belirtilmektedir. Bu şirketlerin kuruluş amacı, daha çok toprak satın almaktır.
Türk Denizcilik ve Global Stratejiler Merkezi (Türk DEGS) başkanı, emekli Tümamiral Cihat Yaycı’nın verdiği rakamlara göre, 2022 yılı içerisinde KKTC’de 2 bin 672 yabancıya taşınmaz mal alma izni verilmiştir. “Tabii bu rakamlar içerisinde KKTC vatandaşlığına geçmiş yabancıların ve yüzde 51 hissesi KKTC vatandaşlarına aitmiş gibi görünen şirketlerin aldıkları taşınmazlar yoktur. Asıl soru da budur.” ifadesini kullanmıştır.
KKTC’de faaliyet gösteren 3 büyük inşaat şirketinin sahipleri, KKTC vatandaşlığı almış Yahudilerdir. Asıl büyük toplu alımları da bunlar yapmıştır. Rauf Denktaş’ın özel kalem müdürü ve gazeteci Sabahattin İsmail, Yahudilerin kontrolündeki bu şirketlerin, resmiyette KKTC şirketi olarak göründüğünü ve bu şirketlerin, adada binlerce dönüm arazi kapattığını söylemektedir. Bu iddiasına dayanak olarak da Karpaz Gate Marina’yı yapan David Levis adlı İngiliz vatandaşını göstermektedir. Levis, Dünya Siyonist Kongresi ve İsrail tarafından İsrail’e yaptığı hizmetler sebebiyle ödüllendirilmiş bir isimdir.
Binlerce dönüm toprak alımı gerçekleştiren şirketlerden öne çıkanların isimleri ve sahipleri şöyledir:
1- KKTC’nin en büyük inşaat şirketi Cesar-Dominika İnşaat Şirketi. Şirketin sahibi Şimon Afik Aykut ve oğlu Jack Afik Aykut’tur (TC-KKTC vatandaşı). Bu şirket, özellikle İsrail’e bakan İskele-Karpaz bölgesinde binlerce dönüm arazi alıp binlerce konut yapmıştır. Yahudi olan baba ve oğula KKTC vatandaşlığı verilmesi, sınırsız arazi almalarına fırsat vermiştir.
2- Evergreen İnşaat Şirketi. Sahibi ise Amicam Marhoom. Kendisi kan kanserinden ölmüştür. Eşi ve çocukları olmasına rağmen şirketin mal varlığı, Amerika’dan gelen Yual isimli bir Yahudi’ye devredilmiştir. Eğer bu şirketler, bir Siyonist üst yönetim, üst akıl tarafından idare edilmeseydi bu şirketin mal varlığı, Yual isimli Yahudi’ye değil, eşi ve çocuklarına miras kalırdı. Bu da bunun ve diğer şirketlerin Siyonist bir üst akıl tarafından yönetilip yönlendirildiğini göstermektedir.
Evergreen İnşaat Şirketi’nin, Girne’nin doğusunda şu an en az 10 noktada site inşaatları sürmektedir. Bu şirket, ayrıca adanın batısındaki Güzelyurt körfezindeki Gaziveren sahilinde ve Girne’nin doğusundaki Esentepe sahilinde arazi alıp siteler yapmaktadır.
3- Girne’de kurulu Eurocoast şirketi. Bu şirketin sahibi Benzi Friedman ve oğlu Maor Friedman. İkisi de KKTC vatandaşı değil ve İsrail ordusunda subay olarak görev yapmış isimler.
Girne’nin batısındaki Ilgaz, Alsancak, Lapta, Karşıyaka sahilleri ile kısmen Girne’nin içinde faaliyet göstermektedir.
Ayrıca “Girne’nin batısında, enfes bir kumsala sahip Alagadi bölgesinde büyük bir sitenin inşasına başlayan Samar Saade adlı kişi de İsrail kökenli bir Siyonist’tir. Yahudiler tarafından Kıbrıs’ta kurulan şirketlerin tamamı, Siyonist merkez tarafından belirlenen planlar çerçevesinde faaliyetlerini sürdürmektedir. Yaptıkları apartmanlar da yine bu üst yönetimin belirlediği çerçevede ve belirlenen isimlere satılmaktadır.
KKTC’nin İskele bölgesinde emlakçılık yapan Kemal, Sabah gazetesinden Abdurrahman Şimşek’e, Yahudilerin arazi ve binalar almasını şöyle anlatmıştır: “Ben İngiltere’de uzun yıllar (25 yıl) yaşadım. Memleketimi çok özlediğim için, dört yıl önce geldim. Huzur bulmak için geldim ancak buralarda güzellik ve huzur bulamadım. Çünkü buralar çok karışık. İnsanların birbirine hiç saygısı kalmamış. Burada Rus, Ukrayna, İran, İsrail ve Polonyalı Yahudiler varmış. Neden burada toplanıyorlar, kim bunlar, şeklindeki sorulara; bunlar birbirlerini tutuyor, bunların illaki bir başları ve yönlendireni var. Türkler burada az ve buralara gelmiyorlar. Buna çok üzülüyorum. Burası Orta Doğu, merkez burası, üs burası. Amerikan üsleri, her yer yakın buraya. Her şey var burada. İsrail, Lübnan ve Lazkiye yakın. Türkiye yakın. Hedef Türkiye. Abluka… İstihbarat çok burada, büyük istihbaratlar var burada. Her ülkenin istihbaratı var. Amerikan istihbaratı bile geliyor. Çok şey dönüyor burada. Vallahi toprak kalmadı. Çoğu gitmiş yabancılara. Burada Türkleri beğenmiyorlar, ancak biz olmadan da yapamıyorlar. Aşırı para veriyorlar. Kirli para dönüyor burada. Bazen düşünüyorum, keşke çocuklarım olsaydı, diye ama iyi ki olmadı. Çünkü gidişat iyi değil. Geleceği iyi görmüyorum. Bunlar dergâh sistemi ile çalışıyorlar. Kapalı sistem… Bu yerler sadece İskele bölgesinde değil, Girne ve Güzelyurt’ta da satılıyor. Bunların başları var. Geliyor 10 milyon pound veriyor, buraları satın alıyor. Komple, blok blok binalar satılıyor burada. Buraya bavul bavul para getiriliyor.” ifadelerini kullanmıştır.
Lapta, Alsancak, Çatalköy, Ilgaz, Gaziveren bölgelerinin tamamı… Ve Girne’den doğuya, Dipkarpaz’a kadar satın alınan arazilerde Yahudilere ait siteler yükselmeye başlamıştır. Bu kısımlar tamamlandıktan sonra Karpaz yarımadasının güney sahillerine doğru yöneliyorlar. Aralarına yabancı almamaya büyük özen gösteriyorlar. KKTC Bakanlar Kurulu kararıyla vatandaşlık hakkı verilen İsrail doğumlu bir iş insanı, İskele bölgesinde satın aldığı binlerce dönüm toprak üzerine dev Yahudi siteleri inşa etmeye başlamıştır. İsrail doğumlu başka bir KKTC vatandaşı iş insanı ise Girne Alagadi Plajı’nda büyük bir site inşaatına devam etmektedir. Gaziveren bölgesindeki dev Afrodit Sitesi’nin sahibi vatandaşlık verilen İsrail doğumlu başka bir iş insanı.

Geçitkale SİHA Üssü

Türkiye, Kıbrıs’ta Geçitkale kasabasında Türk SİHA’ları için üs kurmuştur. Türkiye ve KKTC’nin bu hamlesinin ardından İsrail, bölgede birtakım girişimlerde bulunmuştur. İsrail’in, KKTC’de bulunan ve İsrail’le bağlantılı kişiler vasıtasıyla Türk SİHA’larının KKTC’de daimi olarak konuşlandığı Geçitkale Hava Üssü’ne beş kilometre yakınlıktaki Alaniçi köyünde, yaklaşık 1000 dönümlük arazi aldığı belirtilmektedir.
Doç. Dr. Cihat Yaycı, Yahudilerin Kıbrıs’ta bu kadar yoğun toprak almalarının, özellikle de Türkiye’nin SİHA üssünün kurulduğu Geçitkale Havaalanı’nın çevresinde böyle arazilerin alınmasının üç tehlikesinden bahsetmektedir. Yaycı, bu tehlikeleri şöyle sıralamaktadır:
1- Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin arazileri, Filistin’de yapıldığı gibi, Türklerin elinden parayla pulla, şunla, bunla alınıyor. Ya doğrudan ya dolaylı alınıyor.
2- Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin en verimli arazileri alınıyor. Çok dikkat çekici bir durum.
3- Askerî güvenlik bölgelerinin, askerî tesislerin yakınlarındaki araziler, hiçbir sınır gözetilmeksizin bu yabancılara ya da yabancıların aracılarına satılıyor.
Yaycı, SİHA üssündeki her türlü hareketimizin, etraftaki tesisler tarafından kontrol edilebileceğini belirtmektedir.
Geçitkale’de SİHA üssüne yakın yerde bir Yahudi’nin 1000 dönüm toprak almasının yasalara göre mümkün olmadığını belirten Prof. Dr. Ata Atun, “Burada bir hülle var, yerli bir şirket, satın almıştır. Yerli şirket, bu toprağın sahibidir. Türkiye Cumhuriyeti dışındaki yabancılar sadece bir ev alabilir, başka bir şey alamazlar.” şeklinde konuşsa da bu, yasalara uysa da uymasa da Yahudilerin binlerce dönüm arazi satın aldıkları gerçeğini değiştirmeyecektir.
Yaycı başka bir konuşmasında ise “İşgalci ve faşist yaklaşımla 1948’den beri Filistin’i adım adım işgal eden, 7 Ekim’de başlayan çatışmaları fırsat bilerek masum Filistinlilere yönelik katliamlarını artıran İsrail, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinden sinsice toprak topluyor. Hukuksuz toprak toplamayı sürdüren İsrail, Yavru Vatan’ı da işgal ettiği Filistin’de olduğu gibi hedef almış durumda.

Kıbrıs’tan Tepkiler

Çeşitli ülkelerden gelen Yahudilerin, Kıbrıs’ta toprak almalarına içeriden de tepkiler gelmeye başlamıştır. Çünkü Gazze’de işlenen katliama destek sağlayan ve gelecekte Kıbrıs’ı da arzımevut için Truva atı olarak kullanmak isteyen Siyonistlerin amaçlarını fark edenler, tepki göstermeye başlamışlardır. Nitekim KKTC Ulusal Birlik Partisinden Lefkoşa milletvekili ve meclis başkanı Zorlu Töre, İsraillilerin sadece Karpaz tarafında değil, Gaziveren tarafında ve Ercan Havaalanı çevresinde de araziler satın aldıklarını söylüyor.
Zorlu Töre ayrıca, İsrail başbakanı bir gün mutlaka cezasını çekecek, ortaya attığı bu mesnetsiz iddia, yaptığı barbarlığı örtmeye yetmez, demiştir.
Netanyahu’nun iddiasının; KKTC’yi suçlamanın ötesinde, Türkiye’yi de hedef aldığını belirten Töre, Tel Aviv yönetimi terör devletidir, şeklinde konuşmuştur.
Milletvekili Yasemin Öztürk tarafından verilen soru önergesinde, İsrail başbakanı Netanyahu’nun bağlı olduğu Siyonist CHABAD tarikatı ve MOSSAD organizasyonuyla İsrailli askerlerin KKTC’ye getirildiği ve eğitildiği öne sürülmüştür.
Yasemin Öztürk, bu iddiaların araştırılması için KKTC meclisine soru önergesi vermiştir. Öztürk’e göre İsrail, Gazze’de soykırım uygulayan özel birliklerini, sporcu kimliği altında KKTC’ye getirerek adanın kuzeyinde benzer bir planı uygulamaktadır. İddialara göre İsrailli askerler, özel eğitim almak üzere Sezar Kompleks’e yerleştirilmektedir.
KKTC güvenlik kaynakları, Siyonist tehlikenin arttığına dikkat çekmekte ve CHABAD örgütünün ada genelinde etkin olduğunu belirtmektedir.
Yasemin Öztürk’ün iddialarına göre, CHABAD’ın Kuzey Kıbrıs sorumlusu Haim Azimov, Kıbrıs’ı Yahudi merkezi yapma amacını açıkça ifade etmektedir.
Siyonistlerin, KKTC ile ilgisi eski cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat’ın başbakanlık dönemine dayanmaktadır. Yasemin Öztürk soru önergesinde, İsrail vatandaşlarının konut aldığı ve siyonist askerlere eğitim verildiği iddialarının araştırılması için içişleri ve maliye bakanlıklarına çağrıda bulunmuştur. (Devam edecek)

GRUBA KATIL