İsrail, Neden Filistinlilerden Bu Kadar Nefret Ediyor?
Arşiv Yazarlar

İsrail, Neden Filistinlilerden Bu Kadar Nefret Ediyor?

“İsrail’in Filistinlilere olan nefreti, üç temel duygu tarafından şekilleniyor.”

Filistinlilerin İsrail’den nefret etmek için her türlü nedeni var. Çünkü İsrail, Filistinlilerin anavatanlarının yıkıntıları üzerine kurulmuş yerleşimci-sömürgeci bir işgal devletidir. Ama İsrail, neden Filistinlilerden bu kadar nefret ediyor? Hayatlarını ve geçimlerini kontrol altına aldıktan sonra onları sadistçe ve sistemli bir şekilde terörize ediyor, ablukaya alıyor ve hapsediyor, temel hak ve özgürlüklerinden mahrum ediyor.

Açık cevap, her zaman doğru cevap olmayabilir. Evet, İsrail, birkaç İsrailliyi etkileyen Filistinlilerin karşı saldırılarından nefret ediyor ama bu, İsrail’in Filistinlilere uyguladığı toptan şiddet ve devlet terörüyle kıyaslandığında hiçbir şey.

Bana göre İsrail’in Filistinlilere olan nefreti, üç temel duygu tarafından şekilleniyor: korku, kıskançlık ve öfke. Bu faktörlerden en önemlisi, korkudur. İki tarafın arasındaki güç farkını düşününce mantıksız gelebilir ama alttaki açıklamalarımla durum daha anlaşılır hale gelecek.

İsrail’in tüm topraklarını işgal ettikten ve bölgede güçlü bir ekonomik ve nükleer güç olduktan sonra da Filistinlilerden korkmaya devam etmesi şaşırtıcı olmamalı. Çünkü Filistinlilere karşı duyduğu korku, sadece fiziksel veya maddi değil, varoluşsal sebeplere dayanmaktadır.

Uygun başlık şöyle olabilir: Neden tüm İsrailliler korkak? İsrailli bir köşe yazarı, 2014’te silahsız Filistinli gençleri uzaktan vuran korkak askerler üreten siyonist toplumun sosyopsikolojisini merak ettiğini sorguluyor. Yaklaşık dört yıl sonra, 2018’de günlerce süren çatışmalarda, İsrail askerlerinin yüzlerce silahsız protestocuyu vururken güçlendirilmiş savunmaların arkasına korkakça saklanmalarını izlemek, gerçekten gerçeküstüydü.

İsrail, 2005’te Gazze’de arkasına bakmadan kaçtı ve orada yaşayan çoğu mülteci iki milyona yakın nüfusa insanlık dışı bir abluka uyguladı.

İsrail, Filistin’in kararlılığından, Filistin birliğinden, Filistin siyasetinden, Filistin şiirinden ve dil de dâhil olmak üzere tüm Filistin ulusal sembollerinden ve yasaklamaya çalıştığı bayraktan korkuyor. İsrail, özellikle “demografik tehdit” olarak adlandırdığı yeni bebek doğuran Filistinli annelerden korkuyor. On iki yıl önce, İsrail’in Filistinlilerin nüfus artışıyla ilgili bu ulusal takıntısını yineleyen bir tarihçi, demografinin Yahudi devletinin bekası için nükleer İran gibi bir tehdit olduğu konusunda uyardı; çünkü ona göre Filistinliler, 2040-2050’ye kadar çoğunluk haline gelebilirler.

Korku, aynı zamanda İsrail gibi “bir ülkeye bağlı bir ordu” olarak bilinen bir garnizon devleti için de geçerli olabilir. Amerikalı bir gazeteci, İsrail’deki onlarca yıllık deneyimini özetleyen bir kitapta şunları kaydetti: “Bugünün hükümeti, çoğu hayali ve çılgınca abartılı korkular uyandırıyor ve İsrail’i izole, yalnız, tehdit altındaki, küçük bir ülke olarak resmediyor. Böylece kendi halklarını sürekli tetikte tutmaya çalışıyorlar.”

Özetle, korku, nefret yaratır; çünkü başka bir İsrailli gözlemcinin ifadesiyle, her zaman korkan bir devlet, özgür olamaz; toprakların yerli halkına karşı militan mesihçilik ve ırkçılık tarafından şekillendirilen bir devlet de tam anlamıyla bağımsız olamaz.

İsrail, Filistinlilere karşı sürekli öfkeli; pes etmedikleri, gitmedikleri için onlara hep kızgın. İsrail, 1948’den beri tüm savaşlarını kazandı ve Arap rejimlerini aşağılanmaya, boyun eğmeye zorlayarak bölgesel bir süper güç haline geldi. Yine de Filistinliler, İsrail’in gücünü inkâr etmeye devam ediyor; boyun eğmeyecekler, teslim olmayacaklar, ne olursa olsun direnmeye devam edecekler.

İsrail, cebinde ABD, arkasında Avrupa ve ona yalakalık yapan Arap rejimleri ile dünya güçlerini kendi tarafında tutuyor. Ancak izole edilmiş ve hatta unutulmuş Filistinliler, bırakın yenilgiyi kabul etmeyi, temel haklarından vazgeçmeyi bile hâlâ reddediyor. Ellerinde bu kadar masum kanın olması, İsrail için çileden çıkarıcı olmalı. Öldürüyor, işkence ediyor, sömürüyor ve Filistinlilerin değerli olan her şeyinden çalıyor ama onlar, boyun eğmiyorlar. Yıllar boyunca bir milyondan fazla kişiyi hapse attılar ama Filistinliler, teslim olmayı reddediyor. Birçoğu İsrail’e karşı bedenleriyle savaşarak kendi ölümünde ısrar ederken, özgürlük ve bağımsızlık için özlem duymaya ve mücadele etmeye devam ediyorlar.

İsrail, Filistin’in iç gücünün yanında dış gururunu da kıskanıyor. Bugünün İsraillilerine muhtemelen erken dönem Siyonistleri hatırlatan güçlü inançlarını ve fedakârlık yapmaya hazır olmalarını kıskanıyor. Bugünün Robokop görünümlü İsrail askerleri, zırhlı araçlarının arkasından çıplak göğüslü Filistinlilere karşı korkakça ateş ediyor. Günümüzde Davut ve Golyat, açıkça rol değiştirdiler.

İsrail, en çok Filistinlilerin Filistin’e olan tarihi ve kültürel aidiyetini kıskanıyor. Bu, Siyonizm’in, Yahudileri sömürge yerleşimcileri olmaya ikna etmek için üretmek zorunda olduğu bir bağlılık. İsrail, kendisine ait olduğunu iddia ettiği toprakların tarihi, coğrafyası ve doğasıyla bütünleşmiş olduğu için Filistinlilerden nefret ediyor. İsrail, varlığını haklı çıkarmak için uzun zamandır teoloji ve mitolojiye başvuruyor. Filistinliler ise kendi davalarında bu şekilde teolojik ve mitolojik gündemlerden uzak olarak daha güçlü ve bitmeyen bir bağlılık gösteriyorlar.

İsrail, Filistin varlığının tüm izlerini silmeye veya gömmeye çalıştı hatta sokakların, mahallelerin ve kasabaların adlarını bile değiştirdi. Bir İsrailli tarihçinin sözleriyle, “mevcut yerlerin gerçek isimlerinin saptanması için 15. yüzyılın sonlarında İspanya’ya veya Bizans İmparatorluğu kayıtlarına geri dönülmelidir.”

İsrail, Siyonizm’in temellerini sarsan canlı kanıt oldukları için Filistinlilerden nefret ediyor. İsrail, beş bin yıllık Siyonist rüyanın gerçekleşmesini engelledikleri için onlardan nefret ediyor. Ve rüyayı kâbusa çevirdiği için özellikle Gazze’de yaşayanlardan nefret ediyor.

Nefret, yıkıcıdır ve daha fazla nefreti besler. Nefret, nefret edenler ve nefret edilenler için yıkıcıdır. Geçmişte olduğu gibi Kudüs’ü kutsal sayan tüm insanların tekrar burada özgürce yaşaması mümkün. İsrail’in bitmeyen nefreti Filistinlileri kovmayacak ama gelecekte Yahudileri bu topraklardan kovacak gibi görünüyor.

Marwan Bishara,

Al Jazeera English, 08-08-2022

Çeviren: İsmail Ceylan

 

GRUBA KATIL