“Kurbanlarınızın ne etleri ne de kanı Allah’a ulaşmaz, ama sizin takvanız Allah’a ulaşır” (hac 22/37)
“Kurban”, Allah’a yakınlaşma, yakın olma eylemidir. Kurban, pazarlıksız teslimiyettir, Allah rızası için vermektir, Allah’a adanmışlıktır.
Kurban, Hz. İsmail gibi, Hz. Meryem’in annesi Hanne gibi her şeyden vazgeçebilmek, en sevdiğini, sevdiği için feda edebilmektir.
İsmail Haniye gibi 3 evladı 7 torunu şehid edildiği haberini alınca sendelememektir.
Katledilen ciğerparesini kucağında taşırken eli öpülesi Gazzeli anne gibi Allah’a şükretmektir.
Evleri başlarına yıkılmasına, aile fertleri şehid edilmesine; açlığa, susuzluğa ve terk edilmişliklerine rağmen Gazzeli kahramanlar gibi “hasbuna(A)llâhu veni’me-lvekîl” (Al’i İmran, 3/173) diyebilmektir.
Kurban ibadetini anlamlı kılan kulluk şuurudur yani takvadır. Çünkü ‘Allah, ancak takva sahiplerinin kurbanlarını kabul eder’ (Maide, 5/27) buyurulmaktadır.
Bayramlar, bizlere kardeşliği, kardeş olmayı, yardımlaşma ve dayanışmayı hatırlatan mübarek günlerdir. Dili, rengi, ırkı, yaşadığı coğrafya, mensup olduğu grubu, cemaati, meşrebi farklı da olsa, Müslümanım diyeni ve gereğini yapmaya çalışanı kardeş bilmektir.
Bayramlar, bizlere doğru olmayı, istikamet üzere yaşamayı ve aleyhimize bile olsa adil olmayı, adaletten ve doğruluktan yana tavır almayı hatırlatmaktadır.
Kardeş olmak, ‘emrolunduğumuz gibi dosdoğru olmak’, istikamet üzere yaşamak, Allah’ın ipine (İslam’a) sımsıkı, ama topluca sarılmak, birlik ve beraberlik içerisinde ümmet şuuru ile ayağa kalkmak, bu güzel ve mübarek günlerin uyanışımıza vesile olması ümidiyle başta Gazzeli Müslümanlar olmak üzere bütün mazlum ve mahrum bırakılmışların bayramını tebrik ederiz.
Genç Birikim