İslam dini, nefsin ve neslin korunmasını, aile ile onu da evlilik kurumuyla sağlamaktadır. Evlilik, her şeyden önce bir kadın ve erkeğin aynı çatı altında yaşamaya karar verip yuva kurma isteğiyle başlar.
“Sizi, bir tek insandan yaratan ve onunla gönlü huzura kavuşsun, diye eşini de kendisinden var eden Allah’tır.” (Araf, 7/189; Nahl, 16/72)
“Kendileriyle huzur bulasınız, diye size kendi (cinsi)nizden eşler yaratması ve aranıza bir sevgi ve merhamet vermesi de onun (varlığının ve kudretinin) delillerindendir.” (Rum, 30/21)
Evlilik, kadınla erkeğin anlaşmasına dayanan nikâh akdi ile başlar. Bu akdin temelini; karşılıklı sevgi, saygı, şefkat, merhamet, sadakat ve güven oluşturur. İnsanın sıcak bir yuvaya, hayatını birlikte geçirebileceği bir eşe sahip olması, en büyük huzurdur.
Aile Ne için Var?
Aile olmaktaki amacımız nedir? Nefsi ihtiyaçlarımızı karşılamak için mi? O da lazım ama esas gayemiz bu olamaz. Cebimizi, egomuzu, heva ve hevesimizi tatmin etmek midir? Hayır. Eş seçiminde bazen farklı farklı şeyler duyarız: Sarışın, mavi gözlü olacak, bir yetmiş boyu olacak, altmış beş kilo olacak…
Marketten ürün alır gibi eş seçerseniz nikâh kıyılırken hastalıkta, sağlıkta, ölünceye kadar sözleri çabucak unutulur ve iki ay sonra çabucak boşanmaya gidilir.
“Bir kadın, şu dört şey için nikâhlanır: Ya malı için ya soyluluğu için ya güzelliği için ya da dindarlığı için. Siz dindar olanını alın, eliniz dert görmez (sıkıntı görmezsin).” (Buhari, Nikâh 15; Müslim, Nikâh 30).
Aile oluruz, neslimizi devam ettirmek ve imanlı, hayırlı nesiller yetiştirmek için. Aile kurarız, gönlümüz huzur bulsun, muhabbet doğsun diye.
“Onlar ki, ey rabbimiz, bize gözümüzü aydın kılacak eşler ve evlatlar bağışla, bizi takva sahiplerine önderler kıl, diye dua ve niyaz ederler.” (Furkan 24/74).
“Evleniniz, çoğalınız çünkü ben kıyamet gününde sizin çokluğunuzla iftihar edeceğim.” (Beyhaki, VII/81). Allah Resulü (sav), ümmetinden evlenmelerini ve çoğalmalarını istemiştir. Bu çoğalma, nefsani amaçlar için olmamalıdır.
Ailesinin geçimini sağlayan bir baba, hayatının bir döneminde iş göremez, ailesinin geçimini sağlayamaz duruma düşerse ailenin diğer fertleri, ne hâlin varsa gör, deme hakkına sahip değildir. Ailenin geçimini sağlayan sağlıklı baba da, bana minnet borçlusunuz, yediklerinizin parasını ben veriyorum, diyerek bunu, aile fertlerine baskı unsuru olarak kullanamaz. Bu, erkeğin asli vazifesidir. Bu vazifeyi, Allah (cc) erkeğe vermiştir.
Küresel güçler ve medya unsurları, aileyi parçalayıp herkesi birey hâline getirmek için uğraşırken, cinsiyetsiz bir toplum yaratma çabaları devam ederken Müslümanlar olarak bizlere düşen vazife, aile içinde haklarımızın peşine düşmek değil, aile birliğini her zamankinden daha fazla sağlamak olmalıdır.
Küresel Güçlerin Aileyi Parçalama Faaliyetleri
Küresel güçler ve Avrupa Birliği; sapkın dernekleri, dünya üzerinde ve Türkiye’de desteklemeye devam etmektedir. LGBT lobisinin Türkiye ayağı tarafından, 2021’e kadar bu derneklere 24,5 milyon dolar (300 daire parası) aktarıldığı tespit edilmiş. Bunun %31’ini KAOS GL almıştır. Bu yardımların %60’ı elçilikler aracılığı ile yapılmıştır. En fazla yardım, Ankara merkezli bir LGBT derneğine, yaklaşık 8 milyon dolar olarak aktarıldı (100 daire parası).[1]
Avrupa Birliği Komisyonu, yerel yönetimlere uyarıda bulunarak cinsel ayrımcılık yapan belediyeleri, (Polonya’da, LGBT’den arındırılmış 100’e yakın belediyeyi LGBT’ye sınırlama getirdikleri için) yardımları sonlandırmakla tehdit etmiştir.
Neden bu dernekler bu kadar finanse ediliyor? Aile yapısını bozmak, aile üyelerini bireyselleştirmek ve buradaki rantı toplamak için, (hormon ilaçları, devam eden ameliyatlar, psikiyatrik destek programları…) kaz gelecek yerden tavuğu esirgemiyorlar. Bu konuda başta devlet olmak üzere aileler, öğretmenler duyarlı olmalı ve bu sapıklığın salgın hâline gelmesine engel olunmalıdır.
Ailede Eşlerin Vazifeleri
Eşlerin öncelikli vazifesi, bir diğerinin biyolojik, psikolojik ve sosyal ihtiyaçlarını karşılamaktır. Bunlar ise sevgi, ilgi, sadakat, merhamet, vefa, samimiyet, ruhsal ve sosyal ihtiyaçlardır.
“Erkeklerin, hanımları üzerinde hakları olduğu gibi, hanımların da kocaları üzerinde meşru hakları vardır. Ancak erkeklerin, kadınlar üzerinde bir derece farkı vardır.” (Bakara 228).
Allah (cc) erkeği, aile reisi olarak tayin etmiştir. Ancak erkek, çeşitli nedenlerden dolayı aileyi yönetmekte yetersiz olursa veya kadın, bu konuda daha başarılı olursa bu görevi o üstlenir. “Kadın; eşinin, evinin ve çocuklarının yöneticisidir.” (Buhari, Nikâh, 81; Müslim, İmare, 20; Tirmizi, Cihat, 27). Bu hadiste de haber verildiği gibi, kadının aile içinde yönetim sorumluluğu vardır. Erkeğin de ev dışında yönetim sorumluluğu vardır. Aslında kadın ve erkek, bir nevi görev taksimi yaparak aileyi yönetmektedirler. Esas olan, aralarındaki sevgi, saygı, dürüstlük, samimiyettir.
Ailede Babanın Sorumlulukları
Baba, her şeyden önce eşi ve çocukları için güven kaynağıdır. Çocuklar, babayı; daha güçlü, daha çok bilen, daha çok saygı uyandıran kişi olarak bilirler. Ceza vermese de korkutmasa da baba, ailede çekinilen ve korkulan kişidir. Çocuğun dünyasında babanın varlığı çok önemlidir. Baba, evde güvenliğin ve istikrarın sembolüdür. Baba, disiplin uygulayıcısı olarak otoritesini ortaya koyduğunda çocuk gelişimine, terbiyesine katkı sağlar
Peygamberimiz: “Hiçbir baba, çocuğuna güzel terbiyeden daha üstün bir bağışta bulunmamıştır.” buyurmaktadır. (Tirmizi, Birr, 33) .
Çocuğun örnek alacağı “baba figürü” çok önemlidir. Babaların olmadığı ailelerde büyüyen çocuklarda; pasif kişilik, özgüven eksikliği, ruh sağlığı gelişiminde aksamalar görülebilir. Çocuğun eğitiminde ve yetiştirilmesinde, annenin yanında babanın önemi büyüktür.
“Sizin en hayırlınız, ehline (eşine ve çocuklarına) en hayırlı olanınızdır. Ve ben de ehline karşı en hayırlı olanınızım ” (İbni Mace, Nikâh, 50).
Baba, eve gelince eşine selam vermeli, onun hâl ve hatırını sormalıdır. Gününün nasıl geçtiğini sormalı, neşesine veya üzüntüsüne ortak olmalı, onu teselli etmelidir. Çocukların bakımında ve terbiyesinde, eşine yardım etmelidir.
Eşler, birbirlerine latife yapmalı, birlikte oyunlar oynamalıdır. Allah Resulü (sav), hanımlarına karşı insanların en kibarı idi. Bir keresinde Aişe (ra) ile yarış yaptı, Aişe validemiz, Resulullah’ı geçti. Bir başka zaman yarış yaptıklarında Allah Resulü (sav), Aişe annemizi geçti. Müslüman’ın hanımına şaka yapması, onunla oyunlar oynaması, günah değildir; sevaptır ve sünnettir.
Evlatlarımıza Karşı Yumuşak Sözlü Olmak
Allah (cc), yüce kitabımızda, resullerinin evlatlarına karşı hitaplarını aktararak evlatlarımıza karşı nasıl yumuşak sözlü olmamız gerektiğini bizlere bildirmektedir.
Lokman (as) evladına hitaben şöyle dedi: “Hani lokman oğluna öğüt vererek şöyle demişti: ‘Yavrucuğum! Allah’a ortak koşma çünkü ortak koşmak, elbette büyük bir zulümdür. Yavrucuğum! Şüphesiz, yapılan iş bir hardal tanesi ağırlığında olsa ve bir kayanın içinde yahut göklerde ya da yerin içinde bile olsa Allah, onu çıkarır getirir. Çünkü Allah, en gizli şeyleri bilendir, hakkıyla haberdar olandır.” (Lokman 16).
Nuh’un (as), inanmayan evladına hitabı şöyleydi: “Gemi, dağlar gibi dalgalar arasında onları götürüyordu. Nuh, gemiden uzakta bulunan oğluna; yavrucuğum, bizimle beraber bin, kâfirlerle beraber olma, diye seslendi” (Hud 42).
İbrahim’in (as), evladına hitabı ise şöyleydi: “Yavrucuğum, rüyamda seni kurban etmeye hazırlandığımı görüyorum, bir düşün bakalım, bu işe ne diyeceksin?” (Saffat 102).
Bizler, evlatlarımıza hitap ederken nasıl sesleniyoruz acaba? “Yavrucuğum” diye mi? Rabbimiz, Kuran-ı Kerim’inde, evlatlar için kullanılan bu latif hitapları, hikâye olsun diye değil, bizlere örnek olması için anlatıyor. Nuh (as), inançsız evladına hitap ederken bile “yavrucuğum” diye hitap ediyor. Bizler evlatlarımıza hitap ederken nasıl hitap ediyoruz? Hatalı da olsalar, Nuh (as) gibi “yavrucuğum” diye hitap edebiliyor muyuz?
Baba, Kızına Hayırlı Bir Eş Bulmakla Yükümlüdür
Erkek adam, kızına koca aramaz, delikanlılıkta olmaz. Hepimizin bildiği üzere Allah Resulü, kızı Ümmügülsüm için, kim kızımı nikâhlamak ister, diye sorar. (Rukiye’nin vefatından sonra, Ümmügülsüm’ü kastederek) yönü Hz. Ebu Bekir’e (ra) dönüktür. Hz. Ebu Bekir, teklifin kendisine yapıldığını düşünerek kalkmaya niyetlenir. Resulullah, yönünü döner. Resulullah’ın yönü, Hz. Ömer’e (ra) dönmüştür. Hz. Ömer de teklifin kendisine yapıldığını zannederek kalkmaya niyetlenir. Resulullah, yine yönünü döner. Resulullah’ın yönü, Hz. Osman’a (ra) dönmüştür. Hz. Osman anlar ki Resulullah, Rukiye’nin vefatından sonra, diğer kızı Ümmügülsüm’ü de kendisine nikâhlamak istiyor. “Ey Allah’ın Resulü, ben nikâhlamak istiyorum.” der.
Ebu Hanife’nin babasının, derede bulduğu elmanın sahibini araması ve kayınpederinin kızını ona vermesi, hepimizin malumu. Resulullah’ın sünneti, diye suyu oturarak ve üç yudumda içeriz fakat kızımıza hayırlı bir damat aramayı delikanlılığa yakıştıramayız; bunu, sünnet kabul etmeyiz. Bu, töreler dininin İslam’ın önüne geçmesidir. Kızımıza hayırlı nasip bulmak, aile reisi ve baba olarak en önemli vazifemizdir.
Kız Çocuklarını Mirastan Mahrum Bırakmak
Cahiliye Devri’nde kız çocuklarını, “Şerefimize leke sürer, düşman eline düşerse namusumuz lekelenir.” diye küçük yaşta ölüme terk ederlerdi. İslam geldikten sonra kadınlara ve çocuklara haklar verilmiştir. Bu haklar, 1400 yıl önce verilmiştir. Yetim, kadın ve miras hakkını Allah (cc) vermiştir. 1400 yıl geçmesine rağmen hâlâ kız çocuklarının miras hakkını alamadıklarına şahit oluyoruz. Bazı bölgelerde kız evladının adı bile geçmiyor. “Kaç çocuk var?” dendiğinde “Ali, Hasan, Hüseyin” diye cevap verilir. “Kız yok mu?” diye sorulduğunda “İki de kız var.” denir.
İç Anadolu, Doğu ve Karadeniz bölgelerinde şahit olduğum, muhafazakâr kesimin de içinde olduğu bazı yerlerde hâlâ kız çocuklarına miras verilmiyor, sus payı misali bir iki bilezikle geçiştiriliyor. Yaşlanıp bakıma muhtaç olunca oğlun bakmaz ise damadın evine gidip nasıl oturacaksın? Hesap gününde rabbim, “Benim emrimi çiğneyip kız çocuğunun hakkını neden vermedin?” dediğinde “Rabbim, töreler vardı, töreyi senin emrinden üstün tuttum.” mu diyeceksin? Bunun hesabını nasıl vereceksin?
Sonuç Olarak…
TÜİK 2022 verilerine göre, bir yılda evlilik sayısı, 100; boşanma sayısı, 31. Yani evlenen 3 aileden biri boşanıyor, demektir. Yıllar geçtikçe bu oran, daha da artmaktadır. Aile birliğini koruma, gerekli önlemleri almada geç kalırsak evlatlarımızdan biri, aile birliğinin bozulması ile yüzleşecek demektir.
Küresel güçler, Avrupa Birliği, sosyal medya, televizyon dizilerinin inanç ve geleneklerimize aykırı yayınları ile inanç ve kültür erozyonuna maruz kalıyoruz.
Maddiyatın ön plana çıktığı günümüzde, evlatlarımıza sahip çıkmaz isek korkarım, evlatlarımız elimizden kayıp gidecekler. Bizler; ev, araba peşinde koşarken küresel güçler, sosyal medya ile aileyi parçalamanın kapılarını sonuna kadar açıyorlar.
Müslümanlar olarak ailemizle, çocuklarımızla daha fazla ilgilenmek zorundayız. Çocuklarımızla ilgilenmek için fırsat kollayan art niyetli mihraklar hazır bekliyorlar. Rabbimizin; ailemizi, neslimizi, ümmetimizi korumasını dilerim.
Cefai DEMİREL
Faydalanılan makale:
Süleyman Gülek, Ailede Erkeğin Sorumlulukları, (https://www.akasyam.com/amp/ailede-erkegin-sorumluluklari-158490/)
[1] Yeni Şafak, 25 Şubat 2021