“Vahyin İnsanı İnşası” Konferansı Gerçekleştirildi
Gündem

“Vahyin İnsanı İnşası” Konferansı Gerçekleştirildi

vahyin_insani_insasi_besir_eryarsoy

Sunumunu Medeniyet Vakfı Başkanı değerli ilim adamı M. Beşir Eryarsoy’un yaptığı “Vahyin İnsanı İnşası” başlıklı konferans Üsküdar Bağlarbaşı Kültür Merkezi’nde gerçekleşti.

Rüştü İzgöer Hocaefendi’nin Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başlayan programda ilk olarak vahyin tanımı, vahyin indiği ortam ve insanlığın vahye olan ihtiyacı ele alındı.  Vahyin kapsamı içerisinde Kur’an ve sünnetin beraber yer aldığını belirten Eryarsoy, çıkan ihtilaflarda, anlaşmazlığa düşülen meseleleri Allah’a ve O’nun Rasulüne götürmek gerektiğini dile getirerek şunları ifade etti:

“Anlaşamadığımız meseleleri Allah’a götürmekten maksat O’nun kitabı Kur’an-ı Kerim’e götürmektir. Rasulüne götürmekten maksat ise Hz. Peygamber (as)’ın sünnetine götürmektir. Allah Rasulü’nün sünnetini yok saymak, Allah Rasulü aramızda yok o halde biz sadece Kur’an’a bakarız demek, ‘Eğer her­han­gi bir hu­sus­ta an­laş­maz­lı­ğa düşer­se­niz -Al­lah’a ve âhi­ret gününe ina­nı­yor­sa­nız-  onu Al­lah’a ve Ra­sûlü’­ne götürünüz.’ (Nisa, 59) ayetini tarihselci bir anlayışla değerlendirmek manasına gelir. Bu tarihselci anlayış Kur’an ayetlerini tarihe hapseden, günümüzde bu ayetlerin hükmünün olmadığını ifade eden bir anlayıştır.’’

Vahyin geldiği sırada Arap Yarımadasındaki ortama değinen Eryarsoy; müşrikler arasındaki inancı, gelenek ve görenekleri ve ahlakı verdiği örneklerle ele aldı. Günümüz insanlığının durumunu modern cahiliye olarak tanımlayan Eryarsoy, vahyin beşeriyet için hayati soruları cevaplandırdığını dile getirdi: ‘‘İslam inancının yerini alan rejimler, insan hayatında ahlaki çürümeye, zulüm ve sömürüye neden olmuştur. Cahili ideolojiler ve rejimler beşeriyeti içinde bulunduğu bataklıktan kurtaramaz.’’

Vahyin insana kazandırdığı ahlaktan bahseden Eryarsoy, konuşmasında şunları dile getirdi: “Ahlakın esası imandır. İman doğru ve müstakim olmazsa ahlaktan insana bir fayda gelmez. Ahlakın hülasası yapılacak olursa; 1. Sağlıklı iman 2. İhtiyaç sahiplerine vermek 3. Verilen sözde durmak 4. Sabredilmesi gereken yerlerde sabretmektir. Bunlar ahlakın vazgeçilmez esaslarıdır.’’

“Günümüzde beşeriyet her bakımdan ciddi bir krizle karşı karşıyadır. Beşeriyet inanç, ahlak krizi yaşamaktadır, ekonomik ve siyasal krizler yaşamaktadır, aile büyük sarsıntı ve kriz geçirmektedir. Yeni neslin uyuşturucu krizi, gelir dağılımı krizi, servet dağılımı krizi vardır, adaletsizlik ve hukuksuzluk vardır. Bunların hepsi ortadan aldırılması gereken zorluklar ve sıkıntılardır. Ancak beşeriyetin gözünden bütün bu sıkıntılar saklanıyor. Adeta meseleler bir iki yerdeki siyasal ve ekonomik krizlere indirgenmektedir. Hakikat ise böyle değildir. Hakikatte bugün ideolojiler ve izmler inancın yerini almak istemiş ama kesinlikle insanlığa bir şey verememiş, insanlığın sıkıntılarını çözememiştir. Ahlaki çöküşe çare bulunamamış, zulüm ve sömürü önlenememiştir. 21. asrın cahiliyesi, beşeriyeti içinde bulunduğu bu bataklıktan kurtarabilecek durumda değildir. Çünkü cahiliyenin beşeriyete hiçbir şey vermediği gibi verebileceği hiçbir şey de kalmamıştır. Modern cahiliye hayırları tüketmiş, itikaden ve ahlaken iflas etmiştir. Cahiliyet insanın ahireti ile alakalı hiç bir tasavvura sahip değildir. Dolayısıyla insanın bu alandaki açlığını ve ihtiyacını karşılamak imkanına sahip değildir. Beşeriyet bugün bölücülük, sömürü, kavmiyetçilik belaları arasında debelenip durmaktadır. Ve biz şunu biliyor ve diyoruz ki; saydığımız ya da sayamadığımız cahiliyenin bütün zorluk ve sıkıntılarına İslam çare olabilecek imkanlara ve güce sahiptir. Onun için İslam’ın imkanlarının farkına varmamız beşeriyete bu imkanların İslam’da mevcut olduğunu anlayabileceği dille anlatmamız lazım. Çünkü Cenab-ı Allah rabbinin yoluna hikmetle ve güzel öğütle davet et ve en güzel tartışma ve mücadele yolu ile onlarla mücadele et, diyor. Bütün bunlar Müslümanlar olarak bizim sorumluluğumuzdur.

Dünyanın bütün güçlerine, Haçlılığa ve Siyonizme karşı İslam’ı kuşanıp İslam’ı beşeriyete takdim etme yolu biliyoruz ve inanıyoruz ki güllerle döşeli bir yol değildir. Sıkıntıları, çileleri olan bir yoldur. Fakat bizim için de beşeriyet için de dünyada ve ahirette yegane kurtuluş yolu budur. O halde bu dini içselleştirmeli ve içimizdeki bu din vakıamıza aynen yansımalıdır. Bu dini yaşadığımız, Kur’an’ı hayata geçirdiğimiz her hal ve hareketimizden ortaya çıkmalı ve belli olmalıdır. Ahlakımızdan, inancımızdan, Müslümanca sağlam duruşumuzdan asla taviz vermemeliyiz. Beşeriyet bugün nereye giderse gitsin, isteyen ne kadar dünyevileşirse dünyevileşsin, isteyen istediği kadar mala mülke, firavunizme, karunizme, tağuta pirim verirse versin bunların hiçbirisi bizi etkilemez ve bizi bağlamaz. Hakikatin ta kendisi olduğuna inandığımız vahyin takipçileri olarak tek kalsak dahi bu yolda son nefesimize kadar ilerlemekte kararlılığımızı, imanımızı ve cehdimizi sürdürme mecburiyetimiz var.

vahyin_insani_insasi_besir_eryarsoy_5

GRUBA KATIL