Adana’da faaliyet gösteren Şefkatli Eller Cemiyeti / Medeniyet Vakfı’nın hanımlara özel düzenlediği konferansta Zamanın Zeynebi Derneği Başkanı ve Yazar Sabiha Ateş Alpat’ı ağırladı.
Hanımların yoğun ilgi gösterdiği programın açılış konuşmasını yapan Arife Aşkın, İslam’ın kadına verdiği önem ve değerden bahsetti.
“Hasan El Benna der ki, “Siz evlerinizi İslamlaştırın, sokaklarınız o zaman İslamlaşır.” İşte bu söze binaen İslamın temellerini evlerimizde atmalıyız. İslam kadına sorumluluklar vermiştir, bunun başında da aile gelir. Hz. Hacer’e, Hz. Aişe’ye, Hz. Meryem’e, Hz. Hatice’ye düşen ne ise bize de düşen görevler aynılarıdır. Görevlerimizi yerine getirirsek neden onlar gibi olmayalım ki?”
Konferasın konuğu Sabiha Ateş Alpat Hoca, sözlerine “Siz her hangi bir kadın değilsiniz”diyerek başladı.
Konuşmasına ‘misyon’un açıklamasını yaparak devam eden Alpat, İslami davet misyonunu yüklenen kadınların az olduğunu vurguladı.
“Genç yada ihtiyar, hiç farketmez. Yüzdeye vurduğumuz zaman davet misyonunu yüklenen kadınların çok az olduğunu görüyoruz. Kaç kadın farkındalığının farkında. Bizim farklılığımız imanımız. Daha kendisine gönderilen imanın görevlerin bilmeyen kadınlar var. Mevdudi’nin şu sözü beni çok etkilemiştir. “Papağana da talim yaptırırsanız size 1 hafta sonra Kelime-i Tevhid’i söylemeye başlar. Bizim papağandan farklı olmamız gerekmez mi?”
Alpat, teslimiyetin önemine değinerek “Teslim olmak, kitabı kendine uydurmak değil, kitaba uymaktır. Teslimiyetimiz Hacer (as)’in teslimiyetimiz gibi olmalı. Müslüman, müslüman isminden başka bir isim kabul etmez. Derdimiz İslam olmadıkça Kur’an’ın istediği kadın olamayız. Sınırlarımızı Allah ve Rasulünden almamız gerek. Sınırlarımızın olması mücadele içinde olmayacağımız anlamına gelmez. Görev alanlarımız farklı olsa da dava birdir.” dedi.
“Cahiliyye’ye ait her şeyi kendimizden temizlemeliyiz. Öyle ki biz Hz.Ömer’i “siyah kadının oğlu” sözünden dolayı “sen de cahiliyye kalıntıları mı var ey Ömer, sen İslam olmadın mı?” diye azarlayan bir peygamberin ümmetiyiz. Özellikle hanımlar, modernizm ve feminizm gibi kavramlardan uzak durmalı. Allah bize ‘ıslah edin’ diyor fakat biz daha kendimizi bile ıslah edememişiz.
Dini kulaktan dolma öğrendiğimiz için kalıplardan çıkamıyoruz. Arınamayanlar adanamazlar, adanmayanlar kazanamazlar. Bize biçilen kaftandan gocunmayacağız. Alanımız dünyadır fakat başlama noktamız evimizdir. Dışarısı ve içerisi dengesinin iyi kurulması gerekmekte. Kadının dava içindeki çalışmasına en büyük örneklerden biri Esma binti Ebubekir’dir. Kardeşi Abdullah, babası ve peygamberimize bilgi ulaştırırken kendisi Sevr’e yemek taşıyordu. Çünkü “Ey iman edenler” ayeti kadın erkek ayırmaksızın herkesi kapsar.
Sabiha Hoca, Doğu illerinden birine konferansa gittiğinde yaşadığı bir anıyı anlatarak şöyle devam etti.
“Bir öğrenci yurdunda tevhid konulu bir konuşma yapmıştım. Daha sonra öğrendim ki o yurdu Türkan Saylan yaptırmış. Öyle birinin yaptırdığı yurtta öğrencilere tevhidi anlatmak hoşuma gitti fakat sonra utandım. Yurt görevlilerinin anlattığına göre Saylan, en ücra köylerdeki zeki ve yetim çocukları alır bu yurda getirirmiş. Şimdi soruyorum. Küfrün önderi sayılan bu kadın yetimleri bulup onları küfür merkezli eğitirken biz neredeydik? Neredeyiz?
Yakın tarihe baktığınızda Zeyneb Gazali’den başka dava kadını hatırlıyor, biliyor musunuz?”
İsmaillerimiz manevi susuzluktan ölürken, onların ellerinden tutacak olan sizsiniz. Bu kadar mağdur olan insanın vebali bizimdir. Kalk emri verilen peygambere oturarak mı yetişeceğiz?”
Sabiha Ateş Alpat Hoca, program sonunda kitaplarını imzalayarak, izleyiciler ile sohbet etti.
Sütunhaber