“Mü’minin mü’mine karşı durumu, birbirine sımsıkı kenetlenen bir binanın tuğlaları gibidir” (Buhari, Salat 88, Mezalim 5; Müslim, Birr 65; Tirmizi, Birr 18; Nesai, Zekât 67). Resulullah, bunu açıklamak için iki elinin parmaklarını birbirlerine geçirerek sahabeye göstermiştir.
Bizler Mü’min isek birbirimize binanın tuğlaları gibi sıkı sıkıya kenetlenmemiz gerekir. Filistin, bizim derdimiz olmalı, mü’min olmanın gereği Müslümanların dertleri ile dertlenmektir. Onların sıkıntıları, bizim sıkıntımız olmalı; onların acıları, bizim acımız olmalıdır.
Müslüman kardeşlerimize Filistin’de günlük bin ton bomba atılırken; çocuk, kadın, erkek, günlük üç yüz elli Müslüman öldürülürken, bizlerin hiçbir şey olmamış gibi, hayatımıza devam etmemiz düşünülemez. Müslümanın Filistin diye bir derdi olmalı. Gündemimizde Filistin olmalı.
Hamas sözcüsü Ebu Ubeyde’ye sorulan bir soru: “Halkı Müslüman olan ülkelerden yardım bekliyor musunuz?” Ubeyde de cevap olarak, “Biz, sadece rabbimizden yardım isteriz; O kimi layık görürse onu bize yardımcı olarak gönderir, yardım etmiyorlarsa rabbim onları layık görmediğindendir.” diyor.
Kaybeden Gazze değil, bizleriz. Bizler, yardıma gitmeye layık kimseler değiliz. Rabbim, halkı Müslüman ülkeleri buna layık görmüyor. Bu işe layık olan bir avuç Müslüman, mücadelesine devam ediyor. Rabbim de onları mücadelelerine karşılık olarak şehadetle mükâfatlandırıyor.
Atılan bombalarla ailesini kaybetmiş yaralı bir çocuk haykırıyor: “Hasbünallahi ve niğmel vekil: Vekilim Allah’tır (cc).
Mazlum ve mağdur çocuk, hakkını alabilmek için rabbini vekil tayin ediyor. Yarın ilahi nizamda zulmeden İsrailoğullarından, akıtılan kanlardan, yitirilen canlardan, dağılan ailelerden hakkını alabilmek için rabbini vekil tayin ediyor. Sessiz kalan halkı Müslüman ülkelerden, yeterli tepkiyi göstermeyenlerden, zulmü gündemine almayanlardan, dünyalık peşinde koşturmaktan Filistinlilere zaman ayıramayanlardan, boykot ürünlerinden vazgeçemeyenlerden, her üründe bize bomba ve mermi olarak geri dönen Yahudi malı tüketen Müslümanlardan şikâyetçiyim ve vekil (avukat) olarak seni tayin ediyorum Rabbim, diyor.
İlahi mahkemeyi bir gözümüzün önüne getirelim. Hâkimi, Allah (cc); savcısı, Allah (cc); davacı sabinin avukatı, Allah (cc)… Davalı… Bizleriz… Mahkeme sonucunda davalının beraat etme ihtimali var mıdır? Rabbim, bizleri merhameti ile yargılasın.
Türkiye’nin İsrail ile ticaret hacmi, son yıllarda artış göstermiştir. Adana Sanayi Odası verilerine göre Türkiye, 2022 yılında 6,7 milyar dolar ihracat gerçekleştirmiş, İsrail’den 2,2 milyar dolar ithalat gerçekleştirilmiş. Yani ihracat, ithalata göre 3 kat daha fazladır. İhracatın 3 kat fazla olması, kötü bir durum gibi gözükmüyor. Durum tersi olsa idi vahim bir durum olurdu.
İsrail’e ihracatın yüksek olması avantajlı bir durum olsa da sadece İsrail malı ürünlere boykot uygulamak yeterli midir? İsrail’e mali yardım eden Amerika ve Avrupa imalatı ürün ve markaların Türkiye’de ciroları ne durumdadır? Bunların da göz önünde bulundurulması lazımdır.
İsrail’e ihracat kalemlerine bakacak olursak; demir, çelik, otomotiv, kimya, hazır giyim, çimento ve mobilya. İsrail’den ithalat kalemlerinde, madeni ve mineral yağlar, plastik ve mamulleri, organik ve kimyasal gübre, tohum ve hurma.
İsrail ile ticaret, Türkiye’den yana avantajlı bir durum olsa da gübre tohum ve kimyasal yağlarda Türkiye’nin kendine yeter duruma gelmesi ve buna yönelik adımlar atması şarttır.
Filistin, İslam ülkelerinden, Arap birliğinden yeterli desteği göremedi. Hatta “oh olsun!” diyen bazı İslam ülkeleri liderleri (!) bile olmuştur. Amerika, Avrupa liderlerinden zaten destek beklenmiyordu. Bizleri şaşırtmadılar. (İspanya ve Belçika, Filistin’e desteklerini belirtmişlerdir.)
Halkı Müslüman Arap ülkelerinin liderleri, Amerika’ya göbekten bağlı oldukları için ses çıkaramadılar, onu anladık. Müslüman halkın tepkisizliğini anlamak mümkün değil! Amerika’da, Washington ve New York’ta, Avrupa’da, Londra’da, Paris’te, Almanya’da, yasağa rağmen halk, Filistin’e destek için sokaklarda idi, vicdanı olan Hıristiyan, Yahudi, Ateist kim varsa Filistin’e destek verdi. Müslüman ülkelerin halklarının vermediği desteği Hıristiyan Avrupa halkı ve Amerikalı Yahudi ve Hıristiyan halkı verdi.
Terörist olarak görülen Filistinliler, ellinci gün sonunda, on altı bin şehit verildikten sonra, dünya kamuoyunda haklı bir zemine oturdu. Zalim ve işgalci olanın, terörist olanın İsrail olduğu ortaya çıktı.
İsrailli iki esir bayanın serbest bırakılmasında, Hamaslı mücahitlerin kibar davranışları, seksen beş yaşındaki yaşlı bayanın geri dönüp mücahidin elini sıkması, kendisine neden elini sıktın, onlar seni esir aldı, diye sorulması üzerine, “Bize çok iyi davrandılar, tüm ihtiyaçlarımızı karşıladılar, onlar ne yediyse bize de onu verdiler.” diye cevap vermesi…
Mücahitlerin İsraillileri esir alırken, evlerine girdikleri bir aileden, “Muz alabilir miyim?” diye izin istemesini, canından korkan İsrailli kadının Filistinli askerin kendinden muz almak için izin istemesini, bu durum karşısındaki şaşkınlığını, bizlerle birlikte bütün dünya izledi.
Yazımı yazarken esir takasının ikinci gününde idik. İsrail hapishanelerinden çıkan Filistinli esirlerin, hapishanedeki ezan ve ibadetlerini yapamadıklarından, kendilerine yapılan eziyetlerden bahsettiler. İsrailli esirler serbest bırakıldıklarında, Hamaslı askerlere teşekkür ederek gülen yüzlerle onlardan ayrıldılar.
Böyle bir propaganda veya reklam milyon dolar verilse yapılamazdı. Amerika ve Avrupa basınında, “Müslümanlar teröristtir!” masalı yerle yeksan oldu. Amerika ve Avrupa’nın İsrail yanlı medyası, yalancı konumuna düşüverdi. Yıllarca insanların beyinlerine kazıdıkları “Müslümanlar teröristtir!” yalanı ellerinde patladı. Milyarlarca dolar verip satın aldıkları kalemler, medya patronları, basın yayın organları sahtekâr konumuna düştü.
Filistin kazandı! Bedeli ağır oldu ama Filistin kazandı! Müslümanlar kazandı! Avrupa ve Amerika’da İslam tekrar merak edilen, araştırılan din oldu. “Terörist (!) bildiğimiz Müslümanlar, adil ve kibar insanlarmış, Kur’an’ı araştırmaya değer,” diyerek yeniden İslam’ı araştırmaya yöneldiler. Bunu da bir avuç Filistinli başardı. İslam’ın izzetini korudular.
Dünyanın gözünde İsrail, MOSSAD için “Her şeyi bilir bunlar, acayip teknolojileri var, kimsenin gücü yetmez, demir kubbe geçilemez!” denilirdi. Meğerse gözlerde ne de çok büyütülmüş İsrail!
Filistinli bir avuç kardeşim, bütün bu mit’leri darmadağın etti. İsrail’in kâğıttan kaplan olduğunu, kocaman bir balon olduğunu bütün dünyaya gösterdiler. Kendilerine Mısır’dan ve istihbarat birimlerinden bilgi gelmesine rağmen gurur ve kibirlerinden bunun olabileceğini kabul etmeyip haberi umursamıyorlar. Sonucunda felaketi yaşıyorlar.
Filistinliler kazandı! Neden?
Filistinli bir çocuk, bir gün, portakalı kese kâğıdına koyup, İsrail askerlerinin olduğu tarafa fırlatır. Bütün askerler dağılır, bomba olabilir, diye mevzilerde saklanırlar. Yarım saat sonra, bomba imha uzmanları gelir, incelerler, bomba olmadığı anlaşılır. Askerler yine de ihtiyatlı davranırlar. Tedirginliklerini hemen atamazlar. On dakika sonra kese kâğıdına bakarlar, bir şeyler yazılıdır: “Siz, bizlere binlerce ton bomba attınız, yine de sizden, bombalarınızdan ve ölümden korkmuyoruz. Siz ise bizim portakalımızdan bile korkmaya başladınız.”
Filistin kazandı! Çünkü İsrailoğulları, Filistin topraklarında veya başka bir ülkenin topraklarında bile rahat dolaşamayacaklar. Çok güvendikleri demir kubbeleri de, çok güvendikleri, kimseye vermedikleri Merkava tankları da onları koruyamadı. Portakaldan, tıkırtıdan korkmaya başlayacaklar. Sürekli anksiyete bozukluğu içinde kalacaklar. İsrail, hiçbir zaman işgal edilmiş Filistin topraklarında huzur içinde uyuyamayacak!
1986 yılında, bir gazeteci, o zamanın dışişleri bakanı Şimon Perez’e “Kur’an-ı kerim sizin devletinizin yıkılacağından bahsediyor, korkmuyor musunuz?” diye sorunca, “Kur’an’ın bahsettiği Müslümanlar gelsin, düşünürüz” diye cevap verir.
Rabbimden dileğim, halkı Müslüman olan ülkelerin birlik ve beraberliğini sağlamasıdır. Bu ülkeler birlik olsa idi bir avuç İsrail, Orta Doğu’da terör estiremezdi. Perez, böyle konuşamazdı. Müslümanlar birbirleri ile uğraştıkları sürece İsrail’in ekmeğine yağ sürmeye devam edeceklerdir.
İslam birliğinin oluşması ve özgür Filistin’i görmek dileğiyle, hoşça kalın.
Cefai DEMİREL