Arşiv Genel Yazarlar

Suriye’de Fetih Öncesi ve Sonrası

Rabbimize hamd ü senalar olsun, 13 yıllık cihattan sonra 8 Aralık 2024 tarihinde fetih gerçekleşmiştir.

Suriye’deki 61 yıllık BAAS rejimi de yıkılmış, firavun Esad ülkeden kaçmıştır. Zalim Esad, binlerce Müslüman’ı katletmiştir. Zindanlarda Müslümanlara, akla hayale gelmeyen işkenceleri reva görmüştür. Pres makinesinde ezilen bedenler, kıyma makinesine benzeyen makinelerde cesetlerin doğranması, asit kuyularına atılıp yok edilmesi veya fırınlara atılması, kazıklı odalarda kazıklara oturtma, elektrikli işkenceler, etlerin bıçaklarla kesilmesi, tek kişilik hücrelerde, oturma ve yatma imkânı olmadan ayaküstü bekletme, zincirlere asılarak bekletme, aslanlara yem etme, aç bırakma, susuz bırakma, gün ışığına hasret kadınlara tecavüzler… 60 metrekare yerde 300 – 400 kişinin yaşaması… Yatak yok, yorgan yok, tıka basa dolu hapishanelerde, akla hayale gelmeyen türlü türlü işkencelere maruz kaldı yıllarca Müslümanlar, Allah’tan korkmayan firavun Esad ve cani, gözü dönmüş askerlerinin işkencelerine.

Adam hapisten kurtarılıyor, diyor ki “Hafız Esad öldü mü? Bizi Saddam Hüseyin mi kurtardı?” Hâlbuki Hafız Esad öleli 24 yıl olmuştu.

Hapse girenler, dünyadan habersiz, teknolojiden habersiz. Cep telefonunu dahi bilmiyorlar, gökyüzünü ilk defa gören çocuklar, şaşkınlar. Çok kötü bir ortam, anlatılacak gibi değil. Rabbim, bu zalimlere elbette hesap soracaktır. O gün, şüphesiz gelecektir.

Suriyeli bir kardeşimizin; vahşeti, alçaklığı anlatımı da şu şekilde:

Hapishanede Gardiyanların Geçim Kaynağı

Suriye hapishanelerindeki gardiyanlar, bu çıkar sistemini daha da ileri taşıdı. Haksız yere tutuklanan ve mahkemeye çıkarılmayan on binlerce hatta yüz binlerce Suriyelinin yakınları, sevdiklerinin hangi hapishanede olduğunu öğrenmek için gardiyanlara binlerce dolar ödemek zorunda kaldı. Bilgi almanın, mahkûmu görmenin ve ona eşya göndermenin her biri ayrı bir “tarife”ye tabiydi.

Korkunç Yöntemler ve Acımasızlık

On binlerce tutuklu öldürüldü; yakınları ise onların hâlâ hayatta olduğunu düşünerek gardiyanlara para ödemeye devam etti. Cesetler, toplu mezarlara gömülüyor, bazen de organları çalınıyordu. Kan satışı dahi söz konusu olduğunda ‘Eğer mahkûmun vücudunda satılabilir kan kaldıysa!’ diyerek acı bir şekilde gülüyorlardı.

Bir Milyar Dolarlık Çıkar Sistemi

Bir araştırmaya göre Esad rejimi, hapishanelerinde tutuklu olanların yakınları tarafından, bilgi almak için gardiyanlara toplamda yaklaşık bir milyar dolar ödendi. Tutukluların çoğu ise bu ödemelere rağmen kurtarılamadı ve hayatını kaybetti (Ahmed Halid Eş-Şiraa, 19 Aralık 2024).

Zalim firavun Esad’ın yaptığı zulümler, bunlarla sınırlı değil, daha sayamadığımız çok sayıda zulümler ve işkenceler var, burada bazılarını sayabildik.

Rabbimiz şöyle buyurmaktadır:

“İnkâr edip zulmedenleri, Allah asla bağışlayacak değildir. Onları (başka) bir yola iletecek de değildir. Ancak orada ebedî kalmak üzere cehennem, onları yoluna (iletecektir). Bu da Allah’a çok kolaydır.” (Nisa, 168-169)

Nitekim zalimler, zulmedenler, kâfirler elbette hesap vereceklerdir. Bu kaçınılmaz bir gerçektir.

Başka bir zalimlikse milyonlarca Müslüman; ülkelerini, evlerini, ailelerini bırakıp başka ülkelere göç etti. Mülteci durumuna düştü. Çoğunluğu Türkiye’ye geldi. Burada da birçoğu ırkçılar tarafından hakaretlere maruz kaldı, dışlandı, küçümsendi, oturulmayacak evlerde oturdular ve halen oturmaktalar. Zalim ev sahiplerinin, beş para etmez evleri para etti, yurtlarını terk etmek zorunda kalanlara yüksek meblağlara kiraya verildi. Ensarlık yapan Müslümanlar, az da olsa vardı. Her toplumda iyi veya kötü olduğu gibi, bu kardeşlerimizin içinde de kötüler ve iyiler vardı. Ama bir kişinin suçunu, tüm topluma mal edemeyiz. Bizlere düşen, onlara sahip çıkmaktı, elimizden geleni yaptık, yapmayanlar da ırkçılık yapanlar da hesabını Allah’a vereceklerdir.

Rabbimiz ayetinde şöyle buyurmaktadır:

“Ey müşrikler! Siz zafer mi umuyordunuz; işte zaferi (!) gördünüz! Eğer küfürden ve peygambere düşmanlıktan vazgeçerseniz bu, sizin için daha hayırlı olur. Yok, yeniden savaşmaya ve düşmanlığa kalkışırsanız biz, mü’minlere yine yardım ederiz. Bilin ki sayıca ne kadar çok olursanız olun, büyük bir topluluk hâlinde bulunmanızın size vereceği hiçbir fayda yoktur. Çünkü Allah, müminlerle beraberdir.” (Enfal 19)

Sabrın sonu selamet oldu. Rabbim, Suriye’deki mücahit kardeşlerimize zafer nasip etti, fetih nasip etti. Müslümanlar olarak temennimiz, yönetimin Allah’ın hükümleriyle olması. Müslümanlar, firavun Esad’ın zulmünden kurtuldu. Rabbimize hamd ü senalar olsun, buna sevindik hem de çok sevindik. İslam’ın hükmünün Suriye topraklarına hâkim olmasına da sevinmek istiyoruz. Eğer ki orada İslam olmazsa laiklik, demokrasi olursa orada şehit düşmüş mücahitler, ahirette davacı olacaklardır, fethi gerçekleştirenlerden. Rabbim, Şam topraklarını İslam’ın güneşiyle aydınlatır inşallah. Âmin.

Emrah DOĞRU

Exit mobile version