Arşiv Genel Yazarlar

İlahi Esinti

Her zaman güneş doğmaz. Gün gelir öyle bir doğuş yaşanır ki semada, güneş dahi kıskanır onun aydınlığını. Yeryüzüne inişi, en şiddetli yoklukları bile mümeyyiz kılar. Alevler onun nuruyla harını yutar ve kâinat, onun gelişiyle müjdelerin en büyüğüne mazhar olur. İşte o kutlu doğuş, hilalin doğuşudur.
Kuytularda yaşamayı sever insanlık. Kendisini sessizliğe kurban etmeyi, kapılar her kapandığında buhrana yönelmeyi, umutsuzluğunun köhne bulutlarında yavaş yavaş ölmeyi, seyircisi olduğu dünyaya her fırsatta meyletmeyi, korkularına teslim olup susmayı, ruhunu çekip çıkaracak felah duvarlarına dikenli teller döşemeyi, şüphelerinin zindanına düşüp cahilliğin eyaletlerinde hapsolmayı sever. Hulasa insan, kalbini evirip çeviren ilahı unutarak nefes alacağını, yolların engelsiz bir şekilde önüne serileceğini sanarak ömrünü incecik bir ipe bağlar. Sonra bu iple hem ölür hem öldürür. Yaşamayı ve yaşatmayı kendisine vadeden o sağlam ipe sırt dönüp ölümün pençesine bırakır, hayatının tüm kördüğümlerini. Ardından eline verilmeyenleri, kendisinden esirgenen fırsatları sayar bir bir. Fakat kendi çukurunu, kendi eliyle kazdığını bilmez, bilse de söyleyemez. Nefsinin hengâmesinde kaybolur.
Bütün aydınlıkları avuçlarında tutan hilal, işte tüm bunlardan beri olmak için sergiler kendini Müslümanlara. Kapılarını açar sonuna kadar; yüreklere ışık tutmak, diriltmek, hayatın akışını tersine döndürmek için. Akılları sorgulatır bazen, kökten değiştirir bazı şeyleri. Bir yandan yok eder bir yandan var… Mahyalara dek uzanır arzular. İmanı tazeler, ayetleri yaşatır, Aksa’yı anımsatır. Sokaklara kadar iner sevinçli yürekler. Birleşir, bir olanın halkasında seyreyler kardeşliğin narin esintisini.
Yeri ve göğü birleştirenin rahmetiyle ayaktadır mahlukat. Bu yüzden mağfiret edilmenin ayırdındadır ve bu yüzden temizlenmeyi en çok bu vakitlerde temenni eder. Aklanmanın yollarını arar. Şabanın yükünü atar üzerinden ve koşar adım ilerler şevvale. Mübarek saatlerin rengini hisseder. Toprağın kokusu daha da canlıdır artık.
Adımlar, Resul’e (sas) uymuştur, fesadı yok eden ameller üzere yaşanır hayat, kısa bir süre. Çocukça hayaller bir köşeye atılıp şecaat işlenir gönüllere. Siyah inciye yönelen yüzler çoğalmış, rabbani havayı solumaya koyulmuştur canlılar. Akşamüzeri ötüşen kuşlar, sürüyle uçarlar minarelerin etrafında. Bir müjdeyi haykırmakta, sedaların en muştulusunu çağırmaktadırlar. Gözler, kerim kelam için açılacaktır yalnızca. Kulaklar salt emirleri duyacak, bedenler harama sırt dönecektir. Her yürüyüş cennete bir adım daha yaklaştıracak ve her susuş, beyaz bir güvercin konduracaktır omuzlara.
Yükünü hafifleten bir teslimiyete bürünecektir zaman. Selam üzere akacaktır yüreklere, kandillerinde umut taşıyan o ramazan.
Rüveyde Bera PALA

Exit mobile version