Medeniyet Vakfı aile kurumunu ve onun etrafında gelişen olumsuzluklara dikkat çekmek, bu olumsuzlukları gidermeye katkı sağlamak ve toplumu daha sağlam bir zemine oturtmak için ülkemizin seçkin akademisyen, ilim adamı, düşünür ve kendini topluma adayan insanların tecrübelerini insanımızın faydasına sunmak gayesiyle “Aile Sempozyumu” düzenledi.
Sempozyumda “Aile ve Din”, “İslam’da Aile”, “Günümüzde Aile”, “Küreselleşme ve Aile”, “Aile ve Eğitim”, “Ailede Çözülme”, “İslami Hayat ve Aile” oturumları yapıldı.
“Semavi Dinlerde Aile”, “İslam Ailesinin Belirleyici Özellikleri”, “İslam Hukukunda Kadın Hakları”, “Çalışan Kadın ve Aile”, “Modernleşme ve Ailenin Dönüşümü”, “Sosyal Medya ve Aile” gibi çeşitli başlıkların yer aldığı sempozyumda 26 bildiri sunuldu.
2 gün süren programın ardından Medeniyet Vakfı Başkan Yardımcısı Kâzım Sağlam tarafından hazırlanan sonuç bildirisi şu şekildedir:
AİLE SEMPOZYUMU SONUÇ BİLDİRİSİ
بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
Hepimizin bildiği gibi toplum fertlerden oluşuyor, ferdin de barındığı ilk ocak ailedir. Bu ocak; insanın ilk kültür evi, ilkokulu, sevgi kaynağı ve insanları/çevresini tanıdığı bir yuvadır.
Bir bakıma tüm insanlık ailenin gelişmiş ve organize olmuş şeklidir. Zaten hepimiz/ bütün in-sanlar Hz. Adem’den gelmedi mi? Aile kurumu, toplumun, devletin ve insanlığın bekasıyla birebir ilişkili hatta orantılıdır.
Dünyaya gelen ve aklı ermeye başlayan her insana o andan itibaren bir sorumluluk yüklenir. İlk sorumluluk ve mesuliyet de aileden başlar.
Yüce Allah, bir ayet-i kerimede şöyle buyurmaktadır:
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا قُوا أَنفُسَكُمْ وَأَهْلِيكُمْ نَارًا وَقُودُهَا النَّاسُ وَالْحِجَارَةُ عَلَيْهَا مَلَائِكَةٌ غِلَاظٌ شِدَادٌ لَا يَعْصُونَ اللَّهَ مَا أَمَرَهُمْ وَيَفْعَلُونَ مَا يُؤْمَرُونَ
“Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun. O ateşin başında gayet katı, çetin, Allah’ın kendilerine verdiği emirlere karşı gelmeyen ve kendilerine emredilen şeyi yapan melekler vardır.” (Tahrim, 6)
Efendimiz de bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyuruyor:
كُلُّكُمْ رَاعٍ، وَ كُلُّكُمْ مَسْؤُلٌ عَنْ رَعيَّتِهِ، وَالْأَمِيرُرَاعٍ،وَالرَّجُلُ رَاعٍ علَى أَهْلِ بَيْتِهِ ، وَالْمَرْأَةُ رَاعِيَةٌ علَى بَيْتِ زَوْجِهَا وَوَلَدِهِ،فَكُلُّكُمْ رَاعٍ وَكُلُّكُمْ وَمَسْؤُلٌ عَنْ رَعِيَّتِهِ
“Her biriniz çobansınız, hepiniz güttüğünüzden sorumlusunuz. Amir memurlarının çobanıdır. Erkek ailesinin çobanıdır. Kadında evinin ve çocuğunun çobanıdır. Netice itibarıyla hepiniz çobansınız ve hepiniz idare ettiklerinizden sorumlusunuz.”
Fert, aile ile başlayan yolculuğunda, cemiyete, devlete, medeniyete ve insanlık ailesine dahil olur.
Aile içi ilişki ne kadar sağlam ve esaslı olursa, fertten insanlığa giden yolculuktaki her merhale de o denli sağlam olur. Tersi de mümkündür. Bozukluk ve yanlışlık üzere bina edilen aile ilişkisi toplumu, devleti, medeniyeti ve insanlığı ifsat eder.
Günümüz dünyasında ailenin dolayısıyla bütün insanlığın sürüklenmekte olduğu uçuruma dikkat çekmek ve çareler aramak artık kaçınılmaz hâl almıştır.
Bu sorumluluk sadece ailelere ait değildir. Fertten devlete kadar her kişi, kurum ve kuruluşla-rın da imkan ve yetkileri oranında mesuliyetleri vardır.
Medeniyet Vakfı da bu sorumluluğun gereği olarak, aile kurumunu ve onun etrafında gelişen olumsuzluklara dikkat çekmek, bu olumsuzlukları gidermeye katkı sağlamak ve toplumu daha sağlam bir zemine oturtmak için ülkemizin seçkin akademisyen, ilim adamı, düşünür ve kendini topluma adayan insanların tecrübelerini insanımızın faydasına sunmak gayesiyle “Aile Sempoz-yumu” nu düzenledi.
Katılımın bu denli yüksek olması, problemin derinliğini ve vahametini gözler önüne seriyor. Gözler önüne serilen bir gerçek daha var ki; o da tahrip edici bu olumsuzlukların acilen düzeltil-mesi ihtiyacıdır.
Vakfımız aileyi ve toplumu bozmaya, çözmeye yönelik problemlerin sonuçlarını tesbit etmekle yetinmeyip işin temeline inme niyetiyle; yetkin akademisyen, ilim ve fikir adamlarımızla bu konuyu gündeme taşıdı ve konuları ona göre seçmeye çalıştı.
Sunumlarda; semavi/ ilahi dinlerin bu konudaki görüş ve duruşları, İslam’ın aileye verdiği değer, Müslüman bir ailenin temel özellikleri konuşuldu. Dinin mübelliği ve biricik önderimiz. Hz. Peygamber ve Hülefa-i Raşidin döneminde ailenin yapısı ve özellikleri anlatıldı. Ailenin hu-zurunun ancak İslami kurallara riayet edilerek sağlanabileceği özellikle vurgulandı.
Günümüz ailesinin açmazları bir bir ortaya konuldu. Kadının yeni dünya düzenindeki yeri, ça-lışma imkanları, sıkıntıları ve kentleşmenin aile üzerindeki olumsuz etkileri dile getirildi.
Aileyi etkileyen, küreselleşmenin doğurduğu problemler ve aileye yaptığı tahribat, yeni tip aile modelleri, gelişmekte olan ve toplumu derinden sarsan sosyal medyanın aileye olan etkisi tartışmaya açıldı.
Aileyi tehdit eden unsurlar; boşanma, tüketim çılgınlığı, aile içi iletişimin zorluğu veya kopuk-luğu, dünyevileşmenin ve seküler anlayış ve yaşayışın getirdiği sıkıntılar gündeme getirildi. Sadece gündeme getirilmekle kalınmadı. Nasıl bir aile istiyoruz ve bunun için neler yapılmalıdır soruları sorulup bu sorulara cevaplar arandı.
Nasıl bir aile inşa edilmelidir? Modern dünyada yaşayan ve fakat modern dünyanın verili de-ğerlerine teslim olmayan, bize sunulanları ölçebilen bir nesil nasıl inşa edilir, bu konuda ailenin üstlenmesi gerek rol nasıl olmalıdır? Kişiliğin gelişmesinde, eğitimde, şahsiyet sahibi oluşta nasıl bir yol-yöntem izlenmelidir? Saatlerce bu konular üzerinde kafa yoruldu.
Saygı değer misafirlerimiz, iki günlük çalışmanın sonunda sizinle paylaşmayı uygun gördüğümüz;
BAZI HUSUSLARI DİKKATİNİZE SUNMAK İSTİYORUZ:
1-Bütün problemlerin kaynağında İslâmî hayattan kopmanın olduğu gizlenmez bir gerçektir. Bunun için aileler, kendi özlerine dönerek, çocuklarına, iman, salih amel, güzelahlak ve ahiret odaklı bir hayat anlayışını aşılamalıdırlar/aşılamalıyız.
2-Modern dünya, insanı meta haline getirmekte, insanı insan olarak değil bir müşteri olarak görmektedir. Küreselleşen dünya böyle bir nesil yetiştirmek istemektedir. Biz Müslümanlar buna karşı tebdir almalıyız, hayat tarzımızla meta olmadığımızı, göstermeliyiz.
3-Uluslararsı erk; sabiteleri olmayan, haksızlığa karşı duramayan köksüz bir nesil istemekte-dir. Bunun için mevcut değer yargılarını bir bir yok etme planlarını yapmaktadır. Biz, değerler üzerine bina edilmiş bir aile, ondan neşet eden bir toplum ve bu toplumun idare ettiği bir yapı-lanma inşa etmeliyiz.
4-Bize sunulan her plan, proje ve programların arka planını düşünmemiz ve içlerine yerleş-tirilen hinlikleri keşfe çalışmamız gerekir. Çünkü Batı’nın bize karşı gizli ve derin planlarının olduğunu asla unutmamalıyız. Çok yüzlü Batı medeniyeti tuzak içinde tuzak kurma becerisine sahiptir. Bu hususta AB kriterlerine bilhassa son çıkan aileye ait kanunlara dikkat etmemiz ve karşı tedbir almamız hayati bir zorunluluktur.
5-Modern dünyayı anlayan ve fakat ona teslim olmayan kişilik sahibi evlatlar, nesiller yetiş-tirmeyi hedeflemeliyiz. İyi bir okul kazanmaları için harcadığımız maddi ve manevi gayretin hiç olmazsa yarısını iman ve ahlaklarını temin etmek, muhafaza etmek için harcamalıyız.
6-Çocuklarımızın da katılabileceği aile ortamlarını çoğaltmalıyız. Vakıf-dernek benzeri ku-rumlarımız, bu hususta gösterişi bırakarak, gelecek nesillerin sağlam yetişmeleri için gayret sarf etmeyi öncelemelidirler.
7-Televizyon, internet gibi iletişim araçlarını mutlaka kontrol altına almalıyız. Bu hususta al-ternatifler üretmeliyiz. Ne büsbütün hayattan kopuk ne de güncele teslim olmuş sabitesi ve ideali olmayan bir nesil. İkisi de zararlı ve nakısalarla maluldür. Mevcudu gören ve bilen fakat teslim olmayan ideal ve dava sahibi bir nesil öncelemeliyiz. Yakınmayı terk ederek çocuklarımıza İslam idealini aşılamalıyız.
8-Fert, aile, toplum, devlet ve medeniyeti birbirinden ayırmayan, biri diğerini besleyen bir bütünlük içinde gören bir anlayışı zihinlere yerleştirmeliyiz.
9- Evliliği kolaylaştırıcı ortamlar hazırlamalı ve teşvik etmeliyiz, evlenmelerdeki gösteriş ve israfı önlemenin çarelerini aramalıyız.
10- Aile içi sohbetler, dersler düzenlemeliyiz, aileyi konuşulabilir bir yuva, istişare edebilen bir meclis haline getirmeliyiz.
11-Dışarıdan kurtarıcı beklememeliyiz. Her şeyden biz Müslümanlar sorumluyuz. Mesuliyet-lerimizi siyasi erke havale ederek işin içinden çıkma ucuzluğuna asla kapılmamalıyız.
12- Örnek insanlar göstermek zorundayız. İlmiyle, sahih itikadıyla, salih ameliyle, adaletiyle, gayretiyle, fedakârlığıyla örneklik teşkil edecek insanlar… Zenginlik yarışını bırakmalıyız, ara-mızda helal-haram- günah- sevap konuşulmalıdır. Ancak böyle bir ortamda İslam’ı modern dün-yada temsil edebilecek nesiller yetişebilir.
13-Küresel kapitalizmle mücadele etmeden, onunla hesaplaşmadan, İslâmî aileyi ihya ve inşa etmek mümkün değildir. Küresel kapitalizmin tüketim çılgınlığa kapılmadan tüm insanlığa ör-neklik teşkil eden bir hayat tarzını dünyaya sunmasını bilmeliyiz.
14-İnancımız o dur ki, İstikbal İslam’ındır ve ümmetin geleceği aydınlıktır. İslam dışı tüm dü-şünüş, anlayış ve yaşayışlar iflas etmiştir. Bundan sonra bize vurulacak en büyük darbe, uygula-nacak en sinsi hile bizi de kendilerine benzetmeleridir. Biz Müslüman olarak kişilimizi inşa ede-ceğiz. Müslümanın ahlakıyla ahlaklanacağız. İslam’ın değerleriyle donanacağız. Batıdan alacağı-mız çok fazla şey kalmamıştır. Hilekar Batı, devrini tamamladı, miadını doldurdu, batmak üzere, bizi de beraber batırmak istiyor. Hayır biz kendimiz olacağız ve kendimiz kalacağız.
Aziz misafirlerimiz;
Medeniyet Vakfı adına; Sempozyuma tebliğleriyle katkıda bulunan değerli akademisyen, ilim ve fikir adamlarımıza, kıymetli vakitlerini ayırdıkları, bilgi ve tecrübelerini bizlerle paylaştıkları için kendilerine özellikle teşekkürlerimizi sunuyoruz.
Türlü zahmetlere katlanarak Türkiye’nin değişik yerlerinden buraya kadar gelen hanımefendi ve beyefendilere;
Sempozyumun düzenlemesinde maddi- manevi katkıda bulunan gönül dostlarımıza;
Hassaten Ankara’da bu işi üstlenen fedakar ve gayretkeş Medeniyet camiasına can u gönülden teşekkürler ederiz.
Elimizde olmayan veya fark edemediğimiz eksiklerimiz olmuş olabilir, bizi hoş karşılamanızı ve eksikliklerimizi bize bildirmenizi;
Sempozyumun hayırlara vesile olmasını diler, bir başka programda görüşmek ümidiyle hepinizi Allah’a emanet ediyoruz.
Allah’ın rahmeti, bereketi ve selameti hepinizin ve hepimizin üzerine olsun selamün aleykum ve rahmetullahi….