Medeniyet Vakfı Akdere Kültür Merkezi’nin düzenlemiş olduğu ‘’Arakan Ağlıyor’’ programına Arakan-Bangledeş sınırında kamplarda yardım dağıtan, İHH Ankara Ansar ekibinden Sayın Ebubekir Septioğlu ve Erkan Halıcı misafir oldu.
Kuran’ı Kerim tilavetinden sonra sözü alan Ebubekir Septioğlu içler acısı durumu şöyle özetledi;
Yaklaşık 3 hafta önce İHH(İNSANI YARDIM VAKFI) olarak acil çağrıyla Myanmar (Arakan) bölgesine intikal ettik. İHH olarak Kurban Organizasyonu için daha önce bu bölgede yardım faaliyetlerimiz yürütmekteyiz. Çok yabancı olmadığımız bu bölgede olan ve yardım faaliyetlerini yürüten arkadaşlarımız vardı. Bu bölge Budist çetelerin uzun yıllardır baskı, işkence ve zulüm yaptıkları bölge olarak bilmekteydi ancak son zamanlarda bu baskılar daha da arttı ve Müslümanları canlı canlı yakarak, parçalayarak ve akla gelmedik işkencelerle katlanılması zor olan katliamlara dönüştü. Amaçları buradaki Müslümanları bu topraklardan sürmek ve yok etmek. Çünkü bu topraklar verimli ve henüz sömürülmemiş topraklar. Terör devleti ABD ve Çin başta olmak üzere birçok emperyal güçlerin bu topraklar üzerinde hesapları var. Stratejik bir öneme de sahip olan bu bölge terör devletlerinin iştahını kabartmakta ve burayı Müslümanlardan temizleyerek işgal etme hesapları vardır.
Bu bölgede müslümanlar çok kötü koşullarda yaşam mücadelesi veriyor. Açlık, hastalık, sefalet o kadar çok ki hangi tarafa baksak aynı durumla karşılaşıyoruz. Arakan’da yüzlerce kamp bulunmakta, ancak kamp dediysek yanlış anlaşılmasın buradaki kamplar gibi değil. Derme çatma 4 adet bambu ve üzeri naylon örtülü etrafı tamamen açık, zemin toprak ya da çamur. Sürekli yağışlar buradaki yaşamı iyice zorlaştırıyor.
Yiyecek bir şey bulamıyorlar temiz su yok. Etraftan topladıkları ot larla, ağaç yapraklarıyla veya azda olsa ellerine ulaşırsa müslümanlar tarafından gönderilen yardımlar ki buda çok yetersiz kalıyor ve bununla hayatlarını devam ettirmek zorunda kalıyorlar. Milyonlarca bu şekilde olan mazlum insanlar var. Buradaki Müslümanlar gerçekten çok zor şartlarda yaşam mücadelesi veriyor. Defalarca kendime şu soruyu sordum:
‘’Eğer bunlar insansa biz neyiz, biz insansak bunlar neden bizim gibi değiller.’’
İlk etapta Bu bölgeden 500 bin Müslüman aç susuz 70-80 km yürüyerek Bangladeş sınırına akın etmekteler, kimisi yollarda hayatını kaybetmekte, kimisi ise Bangladeş hükümetinin izin verdiği ölçüde, sınırı geçmekte ve mülteci durumuna düşmekteler. Ev yapmak yasak, evlenmek yasak. Hala Bangladeş-Myanmar sınırına sıkışmış 500 bin Müslüman bulunmakta ve bunların 250 bini çocuk. Biz İHH olarak, 21 yıldır bu bölgeye yardım götürmekteyiz ve bu nedenle bu bölgeyi en iyi bilenlerden biri bizleriz. Diğer birçok yardım kuruluşları da bizimle irtibata geçerek yardımlarını bu mazlum insanlara ulaştırmaktalar. Sadece Türkiye değil Katar ve diğer bazı ülkelerden de azda olsa yardımlar bizim vasıtamızla dağıtılmaktadır.
Bakın değerli Müslümanlar Türkiye’ de gündem çok çabuk değişmekte. Arakanı unutmak üzereyiz. Basın, yayın, medya bize hatırlatırsa hatırlıyoruz yoksa silinip gidiyor aklımıza dahi gelmiyor. Sizlerden ricam bir Müslüman olarak, bizler Arakan’ lı kardeşlerimizi unutmayalım ve yardımlarımızı esirgemeyelim, az çok gücümüzün nispetinde verelim, yoksa gerçekten iman etmiş biz Müslümanlar bunun hesabına Allah’ a veremeyiz. Onlar yokluk içinde yaşıyorlar ve yokluk çekerek Allah’ a hesabını verecekler. Biz bu kadar varlığın içinde iken Rabbimize nasıl hesap vereceğiz düşünmemiz lazım.
Değerli Müslümanlar buradaki Müslümanlar gerçekten çok mazlum ve çok yoksul olmalarına rağmen ibadetlerini imkânlar ölçüsünde yerine getirmeye çalışıyorlar. Budistlerin dinlerinden vazgeçirme çabalarına rağmen işkenceyi ve ölmeyi göze alarak dinlerinden kesinlikle dönmüyorlar. Kadınlar kilometrelerce yolu yürüyerek açlıktan ve yorgunluktan önce bizden başlarını örtecek elbise istiyorlar. Karşılaştığımız çocuklardaki dini eğitim bizleri şaşırttı. Bu kadar yokluğa rağmen ne kadar güzel Kuran öğrenmişler. 7 yaşında minicik yavrunun okuduğu Fatiha suresi herşeyi özetler nitelikteydi. Dini eğitimlerini de aksatmadan aldıkları belliydi. Çok düzgün ahlaka sahiplerdi. Binlerce kişi yardım beklerken, malzeme bittiğinde bitti, dendiğinde alamayanlar dönüp gidiyor, yokluğa rağmen yağmalama, birbirini ezme kesinlikle yok. Birde ihtiyacı neyse onu alıyorlar, birbirlerinin hakkına riayet gösteriyorlar.
Arakan’ da bir insanlık suçu işleniyor. Küfür ehlinden zaten bir beklentimiz yok. Ancak Müslümanlar bir şeyler yapmalı, buradaki Müslümanlara duyarsız kalmamalı ve gündemden düşürmemelidirler. İmkânları nispetinde maddi ve manevi destek olup, kalıcı yatırımlar yaparak Arakan’ da ki mazlum insanlara yardımcı olmalıyız.
Daha sonra sözü alan Sayın Erkan Halıcı, konuşmasında daha çok Arakan’ın tarihi planını ve tarihsel süreci hakkında genel bilgi verdi.
Yaklaşık 250 yıldır Myanmar’ın batısındaki Arakan eyaletinde baskı ve şiddet altında yaşayan Rohingya Müslümanları farklı tarihlerde defalarca katliama uğradı. 1942 yılında Müslüman kadınlara tecavüz edip mızraktan geçiren Budist çeteler, 150.000 Arakanlı’yı katletti. Benzer olaylar daha sonra defalarca tekrarlandı. Budist saldırılar sonucu Haziran 2012’de yine binlerce Müslüman katledildi.
Ekim 2016’da başlayan askeri şiddet ve baskılar neticesinde yaklaşık 100 bin insan yerlerinden edildi. 75 binden fazla insan Bangladeş’in Cox’s Bazar bölgesinde bulunan ve dünyanın en kötü kampı olarak bilinen Kutupalong Kampı ve çevre bölgelerine yerleşmek zorunda kaldı. Yakılan köyler ve baskılar neticesinde yaklaşık 30 bin insan Arakan içinde yerlerini değiştirmek zorunda kaldı. O tarihten bu yana yüzbinlerce Arakanlı yardıma muhtaç hale geldi.
Evlerini terk ederek Bangladeş’e sığınan Arakan müslümanları dünyanın en kötü şartlarında mülteci kamplarında hayatta kalmaya çalışıyor.
Son olarak Arakan bölgesindeki çatışmalar 10 polisin öldürülmesiyle yeniden başladı. Polislerin ölümünden Rohingya Müslümanlarını sorumlu tutan Myanmar hükumeti ve çeteler, bölgede insan avına çıktı. Binlerce kişinin öldüğü, on binlerce kişinin de işkence gördüğü katliamdan kaçan Rohingyalar ise sınırda Bangladeş polisi tarafından geri çevriliyor.
Myanmar’da 10 günde 700’den fazla ev, cami, Kuran kursu, medrese, okul ve dükkân yakıldı; 35’e yakın köy boşaltıldı. Bangladeş hükümeti mülteci girişini engellemeye çalışsa da son birkaç günde 20 binden fazla Müslüman yasa dışı yollarla Bangladeş’e giriş yaptı. Yaklaşık 60 bin Müslüman ise sınırı geçemediği için dağlık bölgelerde hayatta kalmaya çalışıyor.
Rohingya Müslümanlarına yardımlarını aralıksız sürdüren ve kurban çalışmaları için bölgede bulunan ekiplerimiz, katliamdan kaçanlara acil gıda yardımı ulaştırmaya devam ediyor.
Programımızın sonunda soru, cevap ve ikramlarla programımızı sonlandırdık. Çok faydalı geçen programımızda davetimize icabet eden Ebubekir Septioğlu ve Erkan Halıcı kardeşlerimize ve katılım gösteren kardeşlerimize teşekkür ediyoruz. Allah yardımcıları olsun. Rabbim razı olduğu kullarından kılsın bizleri.