Filistinli Yazar Musa Akkari ile Filistin, Hamas ve Aksa Tufanı Operasyonu Röportajı – II
Arşiv Yazarlar

Filistinli Yazar Musa Akkari ile Filistin, Hamas ve Aksa Tufanı Operasyonu Röportajı – II

Filistinli Yazar Musa Akkari ile Filistin, Hamas ve Aksa Tufanı Operasyonu Röportajı – II
Filistin’de Hamas gibi başka partiler/örgütler var mı, kimlerdir? Hamas ve diğerlerinin dış/diğer ülke ve örgütlerle irtibatları, desteklenmesi, iletişimi ve fiili yardım alması durumu nedir?
Hamas İslami Direniş Hareketi’yle birlikte direniş yolunu seçen başka direniş hareketleri de var, İslami Cihat ve diğer direniş hareketleri gibi.
Hamas, son senelerde diğer direniş hareketlerinin katılımıyla ortak operasyon komitesi oluşturdu. Filistin halkının haklarını geri almak ve Mescid-i Aksa’yı özgürleştirme mücadelesinde gerçekleştirilen bütün operasyonlar, diplomasi müzakereleri vb. bütün süreç, bu operasyon komitesi tarafından yürütülmektedir. Hamas İslami Direniş Hareketi de sahadaki en güçlü ve en büyük direniş hareketi olduğu için bu operasyon komitesini, Hamas yönetmektedir.
İslam ümmetinin tüm fertlerinin dualarının bizimle beraber olduğunu bilmemiz, en büyük manevi destektir. İslam dünyasında Hamas ile aynı düşüncede olan İslami hareketlerin direnişe, mücahitlere ve ailelerine destekleri, bazı dernek ve vakıfların halkımıza destekleri çok önemli. Türkiye’nin uluslararası arenada siyasi desteği çok önemli. İran’ın sunmuş olduğu askeri destekler çok önemli. Saymış olduğumuz bütün bu destekler, direnişin devamlılığı için çok önemlidir.
Hamas ve el-Kassam Tugaylarının ilişkisi/yapılanma/irtibat durumu nedir? Kassam Tugaylarından özellikle de hafız taburundan bahseder misiniz?
Kassam Tugayları, Hamas İslami Direniş Hareketi’nin askeri kanadıdır. Hamas’ın, siyasi ofisi, davet birimi, gençlik birimi vb. toplumun her kesimine hitap eden ve çalışma yapan birimleri vardır. Askeri kanat, Hamas’ın en önemli birimidir.
Kassam Tugayları; Hamas’ın, davet ve eğitim çalışmaları sonucu camilerden, sohbet ortamlarından, okullardan yetiştirdiği gençlerden seçerek oluşturduğu çekirdek kadrodur. Kassam Tugayları içinde çok sayıda hafız kardeşimiz olmakla beraber özellikle hafızlardan seçilerek oluşturulan hafızlar birliği de bulunmaktadır. Aksa Tufanı operasyonunda da hafızlar birliğinden 100 kardeşimiz görev almıştır.
Aksa Tufanı operasyonuna nasıl hazırlanıldı? Halid Meşal bir röportajında, “Operasyonu televizyonlarda duydum.” derken bu operasyonun, siyasilerin bilgisi ve izni dışında gerçekleştiğini mi kastetti? Bu operasyona neden ihtiyaç duyuldu?
Hamas, dünyanın diğer bölgelerinde olan direniş hareketlerinde olduğu gibi, tek bir coğrafyada mücadele eden bir hareket değildir. Bunun en önemli sebebi, Hareket’in mücadele ettiği bölgenin; Gazze, Batı Şeria vb. birden fazla olmasıdır. Gazze, 17 senedir ambargo altında bulunan bir yerken Batı Şeria’da, Siyonist işgalciler ve işgalcilerle iş birliği içinde olan Mahmud Abbas liderliğinde Filistin yönetimi bulunmaktadır. Diğer taraftan Hareket’in; siyaset, diplomasi, medya, insani yardım vb. alanlarda çalışma yapabilmesi için siyasi liderlerin Filistin dışında bulunması zorunlu olmaktadır. Siyasi liderler, geniş bir coğrafyada hareket etmektedir.
Gazze’deki Hamas yapılanması, bölgeye hâkim bir durumdadır. Bu durum, Hareket’in daha rahat hareket etmesini sağlamaktadır. Hareket’in bulunduğu coğrafyalar içinde Gazze, bu durumuyla merkez üs olma konumunu güçlendirmektedir. Filistin dışında bulanan siyasi liderler, operasyonların genel hatlarını bilmekle beraber, operasyon hazırlıkları, başlama saati vb. detaylar Gazze yapılanmasının inisiyatifine ve iradesine bırakılmıştır. Bu durum, Hareket’in birden fazla coğrafyada, birbirinden farklı şartlar altında bulunmasının bir sonucudur. Bu durum, asla ihtilaf, ayrılık, gruplaşma vb. bir anlama gelmemektedir.
Aksa Tufanı için kısa/orta/uzun vadede hedefler nelerdi ve şu ana kadar bu hedeflerin ne kadarının gerçekleştiğini düşünüyorsunuz?
Aksa Tufanı operasyonunun kısa ve uzun vadeli hedefleri vardır. Bununla beraber taktiksel askerî hedefleri olan bir operasyondur.
Askeri hedef olarak Gazze sınırına yakın Siyonist İsrail ordusunun en önemli birliği olan, Gazze’ye yönelik gerçekleştirilen bütün savaşlarda parmağı olan, Gazze’nin kadınlarını, çocuklarını katleden Gazze tümenini ele geçirmekti. Elhamdülillah, bu hedef, operasyonun başlamasından 2 saat sonra gerçekleşti. Gazze tümeni komutanı öldürüldü, 4 üst düzey general ve 250’ye yakın işgalci asker esir alındı.
Bu operasyonun stratejik hedefi, İslam ümmetine Mescid-i Aksa’nın özgürlüğünün hayal olmadığını gösteren bir pencere açmasıydı. Bu hedefin bizim ellerimizle gerçekleşebilecek bir hedef olduğunu gösterdi. Diğer taraftan bu operasyonun hedefi, süper güç zannettiğimiz, karşı konulmaz ordu olarak sunulan İsrail ve işgal ordusunun ne kadar güçsüz, korkak ve aciz olduğunu göstermekti.
Operasyonun ilk günü, mücahitlerin saldırıları karşısında işgalcilerin nasıl kaçtıklarını hep beraber gördük. Bu operasyon bize, Mescid-i Aksa’nın özgürlüğünün ilk adımının irade olduğunu gösterdi. İslam ümmeti eğer Mescid-i Aksa’yı özgürleştirme iradesi ortaya koyarsa bu hedefin çok uzak olmadığını, çok kolay bir şekilde gerçekleşebileceğini, operasyonun ilk günü görmüş olduk. 1300 mücahitle başlayan operasyonda; kardeşlerimiz, 4 saat içinde, işgal edilmiş Filistin topraklarında, 45 km yol katettiler. En basit imkânlarla bunu başardılar. Gazze ile Mescid-i Aksa arası, 80 km. Bu yolun yarısından fazlası, 4 saat içinde kat edildi. İslam ümmeti, gerçekten Mescid-i Aksa’yı özgürlüğüne kavuşturmak isterse bunun çok uzak olmadığını görmüş olduk.
Aksa Tufanı operasyonu, Mescid-i Aksa’nın özgürlük savaşının bir provası, büyük filmin bir fragmanıdır.
Aksa Tufanı sonrası, işgalci rejimin tepkisi/saldırı boyutunun beklentinize göre durumu nedir? Küresel emperyal güçlerden, bunca vahşeti bu boyutta destekleyecekleri tahmin edilmiş miydi?
7 Ekim sonrası, Siyonist yönetim ve işgalci İsrail toplumunda, büyük bir kaos ortamı ortaya çıktı. Böyle bir kabusun yaşanacağını hiç tahmin etmiyorlardı. Bu durum da onların, öfkeden çılgına dönerek intikam hırsıyla Gazze’ye yönelik katliamlar yapmalarına sebep oldu.
Küresel emperyalizm, Siyonist işgalcilere, kendi maslahatları penceresinden bakıyorlar. ABD başkanı, birçok defa “Bölgede bir İsrail olmazsa yeni bir İsrail yaratmamız gerekir.” diye açıklama yapmış birisi. İsrail’in Orta Doğu’daki varlığı, tıpkı bir kanser hücresinin vücutta bulunması gibi, İslam ümmetinin bedeninde bir zayıflık ve hastalık sebebi olarak yer almaktadır. Küresel emperyalizm, İslam ümmetinin ayağa kalkmasını engellemek için, kanser hücresi gibi olan Siyonist İsrail’e, bölgedeki varlığının devamlılığını sağlamak için her türlü desteği ve yardımı sunmaktadır. ABD ve küresel emperyalizm; İsrail’in işgal tarihi boyunca yaşadığı en zayıf ve en güçsüz döneminde, Siyonist işgalin devamı için savaşa doğrudan müdahale ederek İsrail’i korumak ve kurtarmak için sahadaki yerini almıştır.
Bizim, şunun hayalini kurmamız gerekir: Siyonist İsrail, bu bölgede olmasa İslam ümmeti, kendini toparlayacak ve İslam’ın uyanışı ve ayağa kalkması gerçekleşecektir. Bu durum da küresel emperyalizmin sonu olacaktır. İslam ümmetinin bunun için çalışması, mücadele etmesi ve bedel ödemeyi göze alması gerekmektedir. İslam ümmetinin suskunluğu ve tepkisizliği ya da daha doğru bir ifadeyle ortaya konulan tepkilerin, olması gerekenden daha az seviyede kalması, Siyonist işgalcilere ve küresel emperyalizme, katliamlara devam etme cesaretini vermiştir.
“İnsani ara” vermeyi nasıl değerlendiriyorsunuz? Hamas’ın bu ara vermede etkisi ve kazanımı ne olmuştur? 7 Ekim sonrası Kassam Tugaylarının durumunu değerlendirir misin? Dört üst düzey komutanın şehit edildiği bilgisi verildi. Bu durumun, Kassam Tugayları üzerindeki etkisine, kısaca değinir misiniz?
“İnsani ara”; Filistin halkının nefes alması, şehitlerini uğurlaması ve enkaz altında bulunanların kurtarılması için gerekliydi. Diğer taraftan Siyonist işgalciler, askerî olarak böyle bir araya Hamas’tan daha fazla ihtiyaç duyuyorlardı. Özellikle bazı Siyonist komutanların, birlikleriyle beraber savaş meydanından çekilmeleri, işgalci askerlerin manevi olarak çökmesine sebep olmuştu. Her iki tarafın da böyle bir araya ihtiyacı vardı. Ama Hamas, böyle bir arayı, İsrail’e bir bedel ödeterek verdi. Bu süre zarfında, Gazze’de esir tutulan siviller karşılığında, İşgal hapishanelerindeki Filistinli kadınlar ve çocuklar serbest bırakıldı.
Gazze’de esir olan siviller, mücahitler tarafından esir alınmadı. 7 Ekim sabahı, işgal altındaki Filistin topraklarına geçen Gazze halkının, beraberinde getirdiği esirlerdi. Hamas, ilk günden itibaren İsrailli siviller için, “Onlar, bizim misafirimiz, uygun zamanda karşılıksız serbest bırakacağız.” demişti. Ama İsrail yönetimi, “Biz, güç kullanarak esirleri kurtaracağız.” dedi. Başaramadılar.
İnsani ara sürecinde, zaten serbest bırakacağımız siviller karşılığında işgal hapishanelerindeki Filistinli kadınlar ve çocukların özgürlüğüne kavuşmasını sağladık. Bu ara, aynı zamanda mücahitlerin, stratejilerini ve operasyon taktiklerini yeniden gözden geçirmesi ve hazırlık yapması için bir fırsat olarak kullanıldı.
Son olarak Gazze’deki son duruma değinip Müslümanlardan beklentinizin neler olduğunu söyleyebilir misiniz?
Gazze, şu an insani bir kriz ile karşı karşıya. Gazze’deki binaların yarısı yerle bir edildi. 1.700.000 kişi evsiz, 20 binden fazla şehit var. Yaralılar, 50 binden fazla.
Mescid-i Aksa davası için ödenmesi gereken hiçbir bedelden kaçmayacağız. Mescid-i Aksa’nın özgürlüğü için bütün Filistinlilerin kurban verilmesi gerekiyorsa biz, buna da hazırız ve razıyız. İslam ümmetinden, bu davada bizi yalnız bırakmamalarını istiyoruz. Bu dava, sadece bizim, sadece Filistin’in, sadece Arapların bir davası değil, bütün İslam ümmetinin davasıdır.
Aksa, İslam ümmetinindir. Bizim nasibimiz, bu dava için ön cephe hattında savaşmak. Siz kardeşlerimize düşen sorumluluk da bu savaşta, bizim yanımızda, arkamızda yer almanızdır. Filistin halkının ihtiyaçlarını karşılamak, cihada destek vermek, size düşen sorumluluktur.
Askeri olarak mücahitlerimiz, hâlâ savaşın kontrolünü ellerinde bulunduruyorlar. İşgalciler, her gün onlarca askerî aracını ve askerini kaybediyor. Siyonist İsrail, askerî hezimetini ve acziyetini gizlemek için sivillere saldırarak zafer kazanacağını zannediyor. İzzeddin el-Kassam Tugaylarının 40 bin mücahidi var. Şu an 13 bin mücahit savaşıyor. Geri kalan mücahitlerimiz, savaşmak için emir bekliyor.
Genç Birikim okurlarına bir diyeceğiniz var mı?
Genç Birikim’deki kardeşlerime söyleyecek çok sözüm var ama en önemlisi, Efendimiz Hz. Muhammed (sav), “Gençlerle desteklendim,” buyurdu. Gençlerimizin Mescid-i Aksa davasını bilmesi, anlaması ve anlaşılması için mücadele etmesi gerekir. Bunun için bir farkındalık seferberliği başlatmanız gerekir. Bugünün komutanları, 1. İntifada başladığında gençlerdi, öğrencilerdi. Bugün, komutan olarak savaşı yönetiyorlar. Bugünün mücahitleri, 2009 savaşında 7-8 yaşlarında çocuklardı; şimdi mücahit oldular ve Mescid-i Aksa’yı özgürlüğüne kavuşturmak için mücadele ediyorlar. Sizler de bunun için çalışmalı, bu davayı anlatmalısınız.
Gençlerimizi İslam davası için hazırlamalıyız. Küresel emperyalizm gençlerimizin; özünden uzaklaşması, zihinlerinin işgal edilmesi için mücadele ederken bizim de onları, İslam davası için hazırlamamız, yetiştirmemiz gerekiyor.